Hafta sonunda iki röportaja dalıp gittim bir süre. Biri, Murat Belge’nin, “Bizim desteklediğimiz, doğru işler yapan adam uydurma bir Tayyip Erdoğan’mış”, ‘’2010 referandumunda ‘evet’ diyenler kandırıldı’’ dediği röportaj. Diğeri Bülent Arınç’ın çok şey söylediği ve o çok şey arasında bir de, “TRT bana ambargo koydu” dediği röportaj.

Belge için fazla söze gerek yok, sanal alemin cin çocukları diyeceklerini demişler zaten. Sen kalk yıllarca solculara akıl sat, sonra solda dursa entelektüel kalibresine dudak bükeceğin bir sağcı aklını başından alsın. Yazık!

Şimdi, “Kandım” deyip daha ergen olmamış çocuk pişmanlığı sergilemek, eğer sizin kanmanızın sonucu milyonların “yanması” olduysa ne anlam ifade eder, kendileri düşünsün.

Artık sattığı akılların solda bir alıcısı kalmadığından, bundan böyle Belge’nin kanması da yanması da sadece kendini ilgilendirir.
Arınç öyle değil ama… Aslında onun söylediklerinde de bir tür “kandırıldım” havası var. Yine de tepkileri farklı; Belge’nin tepkisi zavallıca, Arınç’ınki “şövalyece”!

Şövalyece, çünkü kendilerini kandıranlara, kandırıldık demeden meydan okuyor. “Birilerine olan sevgimi de biraz kaybetmiş olabilirim” derken kimi, kimleri kastettiği belli. “İnsan yol arkadaşını çok iyi seçmeli. Ama yola çıktıklarını, yolda bulduklarında değişirsen işler yürümez” derken de mesajı çok net Arınç’ın. Bunları entelektüel vaaz babından söylemiyor; kendine dair de bir siyasi yol haritasının ipuçlarını veriyor.

Açıktan sordular; “Beşinci parti olabilir mi?” Buna da genel bir cevap verdi. Hangi parti çuvallarsa, içinden rahatsızlar çıkacaktır. Ancak, Arınç’ın söylediklerinden AKP’den bir grup ayrılacak da başka parti kuracaklar anlaşılmamalı. Asıl meydan okuma da orada işte!

Parti içinde “yeni yetmeler güruhu” dediklerine, “Zaten bunların toplumda karşılığı yok. Bir araya gelseler ne olacak, parti kursalar ne olacaklar’ demeye kalkarlarsa, başka türlü bir tepki verebiliriz”, “Bizi imtihan etmeye kalkmasınlar” derken, asıl AKP’yi alıp götürmeyi ima ediyor partinin abisi. Partinin asıl sahipleri AKP’yi alacak, yeni yetmeler Saray’ın etrafında öylece kalacak! Hesap, bir grubu alıp çıkmak değil, bu. Bunu hesap ettiği için, hâlâ ve hiç toz kondurmadan AKP için çabalıyor Arınç. Seçim sonrası konuşmak üzere…
Neyse, bu da onların iç işi.

Ama, “Bana ambargo uyguluyorlar, benim sorumlu olduğum TRT de dahil” deyince iş benim alanıma da giriyor. Basın ve ifade özgürlüğü, yıllardır meslek örgütlerinde uğruna bedeller ödeyerek mücadele ettiğimiz konu. Dün bizi yerden yere vuranların da ifade özgürlüğünü savunuyorsak bugün, Arınç’ın özgürlüğünü de savunmak bize kalacak belki.

O yüzden, önce Arınç’a sorumlu olduğu dönemde TRT’nin ifade özgürlüğü ve ambargolar karnesini anımsatmakta yarar var.
Arınç’ın sorumlu olduğu TRT’de emek ve meslek örgütleri KESK, DİSK, TTB, TMMOB’a hep ambargo uygulandı. Eylemleri, etkinlikleri haberleştirilmedi, başkanları hiçbir TRT programına çıkarılmadı. CHP’nin “Milletçe Alkışlıyoruz” reklam filminin TRT sansürüne uğradığını hatırlasın. DİSK/Birleşik Metal-İş’in 29 Ocak’ta 22 fabrikada başlattığı grevi görmezken, Bakanlar Kurulu’nun grev erteleme kararının çarşaf çarşaf verilişini gözünün önüne getirsin.

7 Haziran seçimleri öncesi hangi partiye TRT’de kaç dakika yer verildiğine de bir baksın Arınç. Cumhurbaşkanlığı Seçimi döneminde üç TRT kanalında Erdoğan’a 533 dakika, İhsanoğlu’na 3 dakika 25 saniye ve Demirtaş’a 45 saniye yer verilmesini vicdanında bir tartsın.

7 Ekim 2012 tarihinde Alevi Bektaşi Federasyonu ve Alevi Dernekleri Federasyonu’nun Ankara’da düzenlediği ve 150 bin kadar vatandaşın katıldığı “Laik ve Demokratik Türkiye İçin Eşit Yurttaşlık Mitingi”nin neden tek satır haber olmadığını, bize değil de, TRT ambargosundan şikâyet eden kendine açıklasın.

“Kandırıldım” demek kolay şimdi. Ama bu, sözünüz dinleniyorken kandırdıklarınızın vebalinden kurtarmaz sizi!

Not: Arkadaşımız Hande Demircioğlu’nun yaşamını yitirişi hepimizi sarstı. Ailesine başsağlığı diliyor, toprağı bol olsun diyorum.