İzmirli devrimci, Birleşik Haziran Hareketi üyesi Nuret Çalıcı kanser hastalığına yakalandı. Kansere karşı mücadele başlatan Nuret, anti-kanser maratoncusu olarak sağlığına kavuşacağı günleri bekliyor

Kansere inat yaşasın hayat!

NAMIK ALKAN

O bir insan. O boyun eğmez bir devrimci. O bir maratoncu. Antrenmanlı, uzun soluklu ve sabırlı. O bir sosyal bilimci. O bir türkü araştırmacısı ve türkü dinleyicisi. O bir anti-kanser maratoncusu.

Nuret antrenmanlarda hissettiği sol dudakta uyuşukluk, sol yüzde seğirme ve sol el baş ve işaret parmağında hissizlik gibi şikâyetler üzerine hastaneye başvuruyor. Yeşilyurt Araştırma Hastanesi’nde yapılan MR sonucu, akciğerde ve beyinde iki adet kötü huylu tümör teşhisi konuyor. Bu tümörlerden biri (sağ lobda ve büyük olanı) havuzlu villa (ödem) yapmış, belirtileri ortaya çıkaran da bu ödem. Başka hiçbir belirti yok. Sonrasında Suat Seren Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ayrıntılı ped ve biyopsi ile tümörün genetiğinin haritası çıkarılarak tedavi süreci başlıyor. Nuret bunu kanserle savaş maratonunun başlaması olarak not ediyor. Bu maraton gerekirse cerrahi müdahale olasılığı da dahil olmak üzere radyoterapi ve kemoterapi ile sürecek.

ANTİ-KANSER MARATONCUSU

Nuret kansere teslim olmuyor. Ona karşı amansız bir mücadele başlatıyor. Bu konuda şunları anlatıyor: “Ben devrimci bir maratoncu olarak bireysel tedaviye, başta ailem ve yakın çevrem olmak üzere, bilim insanlarının yönlendirmesi ve yardımı ile devam edeceğim. Ancak kanser ve kansere karşı mücadele bireysel değil toplumsal bir sorundur; kansere ve önce onu besleyen, sonra da tedavi sürecini ticari metaya dönüştürerek ondan beslenen çarpık kapitalist sisteme karşı bir mücadeledir. Dolayısıyla kansere karşı toplumsal mücadele politiktir. Bu nedenle 12.02.2020 tarihine kadar Nuret Çalıcı olarak sürdürdüğüm yaşamımı bu tarihten itibaren Anti-Kanser Maratoncu olarak sürdüreceğim. Asalak kanser hücresi baltayı taşa vurduğunu görecek. Asalak kansere ve onu hem besleyen, hem de ondan beslenen kapitalist sisteme karşı toplumsal, kültürel ve siyasal bir savaş başlatıyorum.”

“İŞTE HAZİRANCILAR GELDİ”

O bir bisiklet dostu. Yol-yarış bisikleti Abbas ve yol-şehir bisikleti Abdi yoldaşları var. Onlar Nuret’i dengeyi, doğayla baş başa yolculuğu, duyarlı bir birey olmayı, koşullara, sınırlara, egzoz dumanına bağlı olamayan gerçek özgürlüğü öğretiyorlar. Ha bir de sıkı sıkı ezberlettiler; durursan düşersin!

O bir ÇYDD personeli. Türkan Saylan ile sadece kurumsal değil gönül bağı, yoldaşlık bağı da var. “Karanlığa karşı mum!” dese, Lebra (Cüzzam) dese, lebranın yakın akrabası olarak moralin bozulur.

O bir DİSK, SOSYAL-İŞ Sendikası üyesi. DİSK deyince “Emeğin en yüce değer!” olduğunu anlarsın. Bir anda, “Yılgınlık yok. Direniş Var!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına! Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!” seslerini duyarsın. Hayatı yaratan ellerin tezgâhtaki ahengini, neşesini, Nazım Usta’nın dizelerini hissedersin.

O bir Birleşik Haziran Hareketi Hatay-Güzelyalı Meclisi üyesi. Hayır kampanyası döneminde, kıt imkânları ile Üçyol’dan Üçkuyular’a kadar, devasa imkânları olan kurumlardan daha etkili bir çalışma üreten, “İşte Hazirancılar geldi”, “Siz de olmasanız!” dedirten grubun üyesi.

O bir Ali İsmail Korkmaz Vakfı gönüllüsü. Onun yanında Emel Anne’nin “acıyı kuvvete dönüştüren” bilge tutumu, Gezi’nin “güler yüzlü yenilmez!” direnci var!

O BİR GÖZTEPELİ; ALAYINA İSYAN!

O Babailer neslinden geliyor. Hem anne tarafından (Amasya, Baba İlyas Horosani), hem baba tarafından (Çorum -Mecitözü Elvan Çelebi) ocağına tabi. Dünyaya geldiği semt nam-ı diğer Kızılbaş Mahallesi. Onun içinde yetiştiği kültürde, “bize bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olunur”, “ilimle gidilmeyen yol yol değildir”, “yetmiş iki buçuk millete bir nazarla bakılır”, kısacası; “ENEL HAK!”tır.

Ha! Unutmadan o bir Göztepeli; anlayacağınız “Alayına isyan!”

Kapitalizm beslemesi, karanlık şirketlerin ticari oyuncağı asalak kanser! İşin zor!