Kanun var, uygulama yok!
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ‘Uzmanlar sahada çalışmamakta’ iddiası ile 1 yıl daha ertelendi. Çalışma Bakanlığı yetkilisi “Kabahatli devlettir”derken Maliye Bakanı da muhalefet partilerinin eleştirilerine katıldığını ifade etti
BURCU CANSU burcucansu@birgun.net @burcu_cansu
Soma, Ermenek son olarak da Şirvan’da yaşanan facianın ardından sık sık gündeme gelen iş yeri güvenliği uzmanı sorunu kangrene dönüştü. Yaşanan bütün faciaların ardından maden mühendislerinin dillendiği “Mühendislik bir çalışma ile önlenebilecek olay, faciaya dönüştürülmüştür” ifadesi olası facialarda yine gündeme gelecek gibi görünüyor.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına Komisyonda görüşülmekte olan ‘Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’u konuşuldu. 6331 sayılı Kanun’un işverenin yükümlülüklerini belirleyen geçici 4 üncü maddesinde yer alan “Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, 1/1/2018 tarihine kadar (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi; tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, 1/1/2017 tarihine kadar (C) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi kaydıyla yerine getirilmiş sayılır” hükmü 2018,2019,2020 tarihine ertelendi.
‘Uzmanlar sahada henüz çalışamamakta’
Komisyonda söz alan Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Vekili İsmail Gerim, “Bugüne kadar, bildiğiniz gibi, 6331 sayılı Kanun’da tehlike sınıflarına göre uzmanların görevlendirilmeleri yapılıyordu. Rakamları hemen paylaşabilirim. (A) sınıfında 17.543 uzmanımız, (B) sınıfında 11.411 , (C) sınıfında ise 70 bin uzmanımız bugüne kadar belge almış durumda. Fakat bugüne kadar aktif çalışan uzman sayılarımız ise (A) sınıfı için 8 bin, (B) sınıfı için 7.201 (C) sınıfı için 15.819. Bu düzenlemeyle -daha önce yapmış olduğumuz- tehlikeli, çok tehlikeli iş yerlerine (B) sınıfı uzmanlar bakabiliyordu ve 5.427 uzman şu anda onlara, o sınıfta iş yerlerine bakabiliyor, (C) sınıfı için de 9.687 uzman bakmakta. Bu düzenlemeyle bunların devamını sağlamış olacağız. Normalde sayılarımız yeterli ülke geneline bakıldığında ancak çoğu uzman henüz belgelerini aktif edip sahada çalışmamakta. Bu düzenlemeyle bu eksikliği gidermiş olacağız” savunması yaptı.
‘Kanunu uygulamak yerine süreyi uzatmak doğru değil’
CHP İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya ise, “Biz kanunları çıkarıyoruz ama kanunları uygulama konusunda sıkıntımız var. Dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inciyiz iş kazalarında. 6331 sayılı Kanun 2012’de çıktı. Tehlikeli, çok tehlikeli, tehlikeli ve normal iş yerleri olarak (A), (B), (C) diye ayrıldı. İş sağlığı, iş güvenliği uzmanlarına bu tarihten sonra bir sertifikasyon çalışması yapıldı. Bu sınıflarına göre bu sertifikasyonla o iş sağlığı, iş güvenliği uzmanları o iş yerlerini denetleyecekti. Şimdi, bu getirilen düzenlemeyle ki devam eden bir uygulamasız (B) sınıfı sertifikasyonu olanlara (A) sınıfı iş yerlerini denetleme yetkisini, (C) sınıfı sertifikasyonu olanlara (B) sınıfı iş yerlerini denetleme yetkisini veriyoruz. Şimdi, burada denetim elemanlarının sayısını çoğaltmak adına bir şey yapılmıyor. Soma’yı, Ermenek’i, daha Şirvan’ı, bu madenlerde yeni yaşadık. Yani düşünün, Şirvan’da (B) sınıfı bir iş sağlığı, iş güvenliği uzmanının o madeni denetlemesinin başımıza neler açtığını görebiliyoruz. Yani buna göre, çıkarılan kanunları uygulamak yerine, süreleri uzatmak çok doğru bir yaklaşım değildir.”
Çalışma Bakanlığı Vekili Gerim ise, “2012’den beri sürekli olarak da uzatıldı uygulaması. Yani burada kabahatli olan biziz devlet olarak, bu işi uzatarak” dedi. Gerim sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işi yapmak isteyenler önce çok hevesle başladılar, kurslara katıldılar ama sürekli olarak uzatıldı, uzatıldı, bu şekle büründü. Şimdi, özellikle, tehlike sınıf derecesi yüksek olan yerlerin denetimini, gerçekten henüz o seviyeye gelmemiş uzmanlara denetlettirmek bu durumda çok doğru bir şey değil, yanlış iş yapmış oluyoruz ve daha sonra olabilecek sorunlarda, sıkıntılarda, ölümlerde de sorumluluk almış oluyoruz. Bu çok doğru değil.” Maliye Bakanı Naci Ağbal da muhalefet partilerinin eleştirilerine katıldığını belirterek, “Kanunları çıkarıyoruz ama daha sonra uygulama aşamasına gelince gerekli hazırlıkları idarelerimiz yeterince yapamadığı için uygulamayı erteliyoruz, bu doğru değil” dedi.
Bakan Ağbal, uzman sayısı yeterli ile sürecin niye uzatıldığını sorduğunda Çalışma Bakanlığı vekili Gerim, “Kanun’un çıktığı 2012 yılından itibaren, bilindiği gibi belgelendirme süreci başladı. Şu anda 90 bin uzmanımız var bizim ülkemizde ancak çoğu uzman belgesini aktif hâle getirmiyor. Bu da kişisel bir tercihtir yani bunu kullanıp kullanmamak onların kendi tercihleri” yanıtını verdi.
Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı ve A grubu İş Güvenliği Uzmanı Mehmet Torun, konuya ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’de 80 bin tane iş yeri uzmanı var A ve C olarak ama bu iş yeri uzmanlığı baştan beri oturmayan bir sistem. İş kazalarında ‘günah keçisi’ olarak kullanılan bir sistemi dönüştü. İş kazası olduğunda sorumlu tutacak bir mühendis gerekiyor, mühendisler sadece bu görevde kullanılıyor. Bakanlık, ‘bu sistemi uzatalım yani alt gruptaki mühendis çok tehlikeli iş yerinde de kullanalım’ diyor. Üst gruptakilerin sisteme dahil edilmeme sebebi de işgüvencesi olmaması. Sorumluluk var yetki yok, böyle bir ortamda sorun çözülemez. 1 yıl daha süre uzatarak sorun çözülemez. 2012’de günde 2-3 ölümlü iş kazası olurken bugün ölümlü iş kazası sayısı 6-7 ye çıktı. Bu sayı yılda 1800’lerde. İş güvenliği uzmanlığı çözüm değil. Özelleştirme, taşeronlaşma, aşırı kar hırsı gibi nedenler ortadan kaldırılmadıkça, sistemsel sorun çözülmeden pansuman tedbir ile sorun çözülmez. Sorunun sistemsel olarak çözülmesi gerekir.”