Kaosa Karakoç’un dünyasından bakmak
Burak ABATAY
Ressam Prof. Dr. Fevzi Karakoç’un kişisel sergisi ‘Kafdağı’nın Ardında’ Sanat eleştirmeni ve yazar İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünde Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde sanatseverlerle buluştu. Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde açılan sergi 29 Şubat’a kadar gezilebilecek.
Karakoç, resmimizin önemli sanatçılarından birisi. Ulusal ve uluslararası ödüllere de sahip ressam çok sayıda sergisiyle dünyanın pek çok yerinde, Türkiye’de olduğu gibi adından söz ettirmeyi başardı. Hem baskıda hem de yağlı boyada ürettiği eserler görülmeye ve üzerine konuşulmaya değer. Çünkü Karakoç’un dünyasında benliğini yitiren bir dünyayı görebilirsiniz. Yiten dünya, toplumu da bireyi de öylesi bir kararlılıkta içine alır, hapseder. Bu yok oluş içerisinde tüm varlıkların (hatta tüm yoklukların) ortak noktası ‘bir olmak’ olabilir. Sergide izlediğimiz 2010 yılında yaptığı ‘Mavi Sular’ isimli eser, bu kaosun en büyük kanıtı. Ressamın kim olduğunuzu, ne olduğunuzu unutturan evreni, sizi büyük kalabalıklarla eşliyor. Ayrı ayrı olmanızın bir önemi yoktur. Siz ne yaşarsanız yaşayın, nereye kaçmak isterseniz isteyin bir bütün olarak hareket edersiniz. Bu kaos, yağmur altında oraya buraya rastgele kaçışan insanlar değil; toplu bir yürüyüşü hatırlatır.
İnsan düzensizlikten tedirgin olur. Kaçmak ister. Yeni bir düzen inşası bütün evrene verilen en büyük bir vaattir. Karakoç, bu vaatlerin istasyonlarına resimlerin her birinde uğruyor. Çoğu resminde tutarlılıkla “Kaçmanıza gerek yok. Salın kendinizi. Bir nehrin akışı gibidir tüm bu olanlar” dediğini duyar gibi oluyorum. Bilhassa da ‘Alaca Dünya’ isimli çalışmasında.
Elbette ki Karakoç’un ‘at’ takıntısına da değinmeli. Yer yer resmin okumalarını zorlaştırsa da doğa ile meyve ve sebze ile kurduğu bağ bu takıntıyı daha anlamlı bir yere getiriyor. Nitekim at gibi ebedi dostumuz bir hayvanın bize aktaracağı çok şey var. Öfkenin, hırsın, sadakatin, coşkunun ve daha pek çok duygunun Karakoç’un resimlerinden görmek, izlemek çok güzel.