Kapalı çalışma ve Dardanel gerçekleri

Konuk Yazar: Seyit ASLAN - DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı

Dardanel 1984 yılında kurulan ilk konserve ton balığı üreticisi. Kendi alanında tekel. Dardanel’in tekel olmasında en büyük pay işçilerin. Ancak onlar hep en altta kalmaya devam ettiler. 36 yıllık işletmeden binlerce işçi gelip geçti. Dardanel büyürken işçiler hep açlık sınırının altında kalmaya devam etti. Bundan yirmi yıl önce işçilerin sendikalaşma için başlattıkları girişim, yine Dardanel patronu tarafından işten atmalarla bastırıldı. İşçilerin ücretleri hiçbir zaman asgari ücretin üstüne çıkmadı ve işçiler yoksulluk içinde çalışmaya devam etti. Baskı ve sömürü zincirine son olarak salgın koşullarında çalışma eklendi. Fabrikada işçilerin hiçbir söz hakkı olmadan devam eden üretim salgında yaşanan patlamayla bir anda Dardanel işçileri gündem oldu. İşçi sınıfı iktidar tarafından sürü bağışıklığı anlayışıyla çalıştırılmaya zorlandı ve çalıştırıldı. MÜSİAD’ın Tekirdağ’da inşa ettiği izole organize sanayi bölgesi gündeme geldi. MESS’in işyerlerinde adeta ‘elektronik kelepçe’ olan Mesafe uygulaması başladı.

Her ne kadar yaygınlaşmasa da sermayenin gündeminde olacak. Salgın süresince öncelikli olmayan üretim alanları valilerin, kaymakamların verdiği özel izinlerle sokağa çıkma dönemlerinde işçiler zorunlu çalıştırıldı. Antalya Organize Sanayi Bölgesi yönetimi almış olduğu özel izinleri büyük bir başarı olarak kamuoyuna duyurdu. Dardanel işçilerinin durumu ise salgın süresince ortaya çıkan en son ve en uç örneklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Fabrikada 40’ın üzerinde işçinin Covid-19 testinin pozitif çıkmasıyla işçilerin evlerinde karantinaya alınması, yıllık izinlerin kullanılması sonucunda üretimin düşmesi ve bantlar arasında üretim zincirinin kopmaya başlaması, üretimin kısmen azalmasıyla birlikte işveren tarafından yeni bir süreç başlatılıyor. İktidarın da yaptığı gibi, patron salgın sürecini fırsata çeviriyor. İl hıfzıssıhha müdürlüğüne sözlü veya yazılı yapılan başvuruyla, il hıfzıssıhha müdürlüğü Dardanel işçileri için kapalı devre çalışma kararı alıyor.

Bu karar iktidarıyla muhalefetiyle işçilere karşı birleşildiğinin de ispatı.

Alınan karar yasaya açıkça aykırı olmasına rağmen işveren bu karara dayanarak üretimin sürmesi için, işçilerin çalışmadığı zaman diliminde yurtlarda kalmaları, çalışma saatlerinde fabrikada üretim yapmaları konusunda işçilere yazılı çağrı yapıyor. Şu an toplam 890 Dardanel işçisi tam bir rehine olarak yurtlarda tutuluyor ve zorla çalıştırılıyor. Oysa yapılması gereken, tüm işçilerin aileleriyle birlikte yaygın testten geçirilerek, ücret kaybına uğramadan evlerinde 14 gün süreyle karantina altına alınmalarıdır. Covid-19 testi pozitif çıkan işçiler de dahil çalışma kararı tümüyle sermayenin ihtiyaçları ve üretimin sürmesi için alınmış bir karardır. Cumhurbaşkanı salgın sürecini fırsata çevireceğiz derken, ‘ölen ölür kalan sağlar çalışmaya devam eder’ demek istemiştir. İl hıfzıssıhha kararının altına imza atan valilik, belediye ve diğer kamu kurumları bu anlayışa göre hareket etmişlerdir. Kriz, savaş, salgın hangi koşullar olursa olsun her şey sermayenin ihtiyaçlarına göre biçimlenmektedir. Esas olarak da temel sorun işçilerin örgütsüzlüğüdür. İşçiler mücadeleci sendikal anlayışla birleşen bir örgütlülüğe sahip olsalardı, iktidar ve sermaye bu kararı hayata geçirmeye cesaret edemezdi.