"Sanayileşmede yitirdiğimiz 100 yıldan söz eden Davutoğlu burada da bir parantez kapatacak. 50 yıllık parantezini de kapatsa da böyle fesat belgeler kendini bir kez daha yanıltmasa…”

Tartışma New York Times’ın RTE’nin yeni sarayının 350 milyon dolara mal olacağını iddia etmesiyle başladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek konuya açıklık getirdi. Ak Saray’ın maliyeti 1 milyar 370 milyon lira, mevcut döviz kuruyla hesaplanınca 610 milyon dolardı. Atlantik ötesinden Cumhurbaşkanı’na hasetle bakıldığı, sadece 350 milyon dolarlık kümes gibi bir yerleşime layık görüldüğü şap gibi açığa çıktı. RTE her zamanki tevazuuyla maliyeti 500 milyon dolara çekerken, milletimize kalitenin bir bedeli olacağını da hatırlattı.

Bir zamanlar koskoca Filipinler Devlet Başkanı’nın karısı Imelda Marcos’un ayağının en kaliteli ayakkabıları hak ettiğini havsalası almayan zihniyet, bu kez de Emine Hanım’a 1000 odacıklı sarayı yakıştıramıyorlardı anlaşılan. Üstelik ileri demokraside “millete” kendi yaptırdığı sarayı bizzat gözleriyle görmek fırsatı da tanınacaktı. Yeter ki biraz şansınız yaver gitsin, talih kuşu başınıza konsun. Bilet almadan piyangonu çarpmayacağını hepimiz biliriz. Geliri TÜRGEV benzeri millet hayrına iş yapan kurumlara bırakılmak suretiyle, bu kura vesilesiyle bir taşla iki kuş vurmak da mümkün.

Saltanat sona eriyor!

Muhalifler, yok “yoksula yardım edeceğiz”, “eğitimi parasız hale getireceğiz” türü uçuk vaatlerde bulunurlar ama, bir türlü “kaynak nerede?” sorusuna cevap veremezler. Halbuki, AKP hükümetleri öyle mi? Ak Saray’ın, yani milletin sarayının kaynağı, halktan kopuk elit bürokratların yemi kesilerek sağlanacak. Başbakan Davutoğlu açıkladı: “Lojman saltanatı sona eriyor!” Bu milletin yok Urfa’da yol yapan karayolları mühendisine, Burdur’da lojman sefası yaşayan sınıf öğretmenine saltanat sürdürecek parası mı var? Ayrıca eski Türkiye’nin eski alışkanlıklarına da son veriliyor. Onu da Mehmet Şimşek ilan etti: Yıllarca “enflasyon farkı saltanatı” yaşayan kamu çalışanları da artık avuçlarını yalayacaklar. Utanmasalar yılda yüzde 9’a dayanan enflasyonun da RTE’nin olduğunu iddia edecekler.

Bakın Davutoğlu’nun açıkladığı, Ekonomide Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı’nı iş çevreleri olumlu karşıladı. TİM Başkanı: Sonuna kadar arkasındayız; TOBB Başkanı: Son derece olumlu; İTU Başkanı: Yeni bir sıçrama dönemi… Terane İSO Başkanı, ATO başkanı derken aynı minval üzerine devam ediyor. Her şey güzel de Başbakan Davutoğlu’nun iş yoğunluğundan olacak, daha geçen ay hükümetince açıklanan Orta Vadeli Program’a (OVP) göz atmaya vakit bulamadığı anlaşılıyor.

Örneğin, Davutoğlu’na göre 2018’in sonuna kadar GSYH 1,3 trilyon dolara çıkacakmış. Gerçekten de 10. Kalkınma Planı’nın büyüme hedeflerinde böyle yazıyor. Ne var ki bu rakama, 2018’de öngörülen 2 bin 535 milyar TL’lik GSMH’nin, 1 dolar = 1,97 TL’lik kur üzerinden dolara çevrilmesiyle ulaşılıyor. Şimdiden dolar kuru 2,24’e vardı, önümüzde daha dört yıl var. Hatırlayalım, ABD enflasyonu yüzde 2’ye çıkarmayı hedefliyor; Türkiye ise iki hanelilere sıçramasını engelleme gayreti içerisinde.

Neden olmasın?

2013 ortasında yayımlanan 10. Plan, 2013 için 850 milyar dolarlık GSYH tahmin etmiş, 2018’e kadar dolar bazında yıllık yüzde 8,6 büyüme öngörmüştü. Ne var ki, OVP’ye göre 2013’te GSYH ancak 822 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2014’te de 810 milyar dolara geriledi. OVP’nin 2017 GSYH tahmini ise 971 milyar dolar. Bunun 2018’de 1,3 trilyon dolara zıplaması imkânsız mı? Matematiksel olarak mümkün; ekonomi 2018’de bir hamlede yüzde 34 büyürse neden olmasın!

Hatta bir seçenek daha var: 2018’de Türkiye ekonomisi yüzde 5 büyür, TL de dolara karşı yüzde 29 değer kazanırsa, Davutoğlu’nun hülyaları gerçekleşir. Tabii TL’nin bunca değer kazanacağı bir konjonktürde, şimdi plana alkış tutan o ihracatçıların gözyaşlarını kim dindirir bilinmez…

İşsizlik oranları da OVP’de gıdım gıdım aşağı çekilerek 2017’de ancak yüzde 9,1’e iniyor. Davutoğlu’na göre, sonra mucizevi bir şekilde 2018’de 7’ye kadar geriliyor.

Teknik ayrıntılarla okuyucuyu daha fazla boğmaya hakkımız yok. Sadrazamımızı yanıltan da altı üstü bir plan. Zaten planlar sosyalistlerin, devletçilerin icadı değil mi? Ne hayır getirir serbest piyasacı hükümetimize! Basın toplantısında sanayileşmede kaybettiğimiz 100 yıldan bahsettiğine göre, Davutoğlu burada da bir parantez kapatacak. Oldu olacak 50 yıllık parantezini de kapatsa da böyle fesat belgeler kendini bir daha yanıltmasa…