Sosyalizmde devlet üretimi kâr maksadıyla yapmadığı için üretilen gıda ve besin maddelerinin raf ömrünü uzatmak, rengini güzel göstermek, tadını artırmak vs. gibi kaygılar da olmaz. Küba’da insanların, onca puro ve roma rağmen Amerikalılardan uzun yaşamasının bir nedeni de budur, yani doğal beslenme. Kapitalizmde bizim ne yiyip ne içtiğimiz belli değil…

Kapitalizm sağlığa zararlıdır

Brad Anderson’ın Transsiberian filminde Rus devlet dedektifi uyuşturucu kaçakçılarını yakalamak için bindiği trendeki Amerikalı züppe bir çiftten şüphelenir. Bir akşam bunları yoklarken yemek vagonunda içip içip eski günleri yâd etmeye başlar:

- Eskiden böyle miydi? Resmi bir görev olduğu zaman özel devlet uçağıyla giderdik Vladivostok’a… Devlet memurluğu en prestijli pozisyondu. Şimdiyse böyle eski trenlere bindiriyorlar bizi.

- Dur bakalım İlya, sakın bana SSCB’yi özlediğini söyleme? SSCB karanlık bir imparatorluktu…

- Belki öyleydi. Ama o zaman en azından insanlar karanlıkta yaşıyordu. Şimdiyse aydınlıkta ölüyoruz. Hangisi daha iyi? SSCB’de ortalama bir Sovyet 65 sene yaşardı şimdiyse 58. Bu gerçeği çok iyi biliyorum, çünkü 58 yaşındayım.

Gerçekten de Sovyet döneminde ortalama yaşam beklentisi sürekli artıyordu. Fakat SSCB’nin kapitalizme geçmesiyle birlikte, 90’lı yıllarda, birkaç sene içinde Rusya’da yaşam beklentisi 58’e kadar düştü. Yani kapitalizm insanların ömürlerinden 7 sene çaldı.

Serbest piyasa şartlarında ölüm

Önce sağlık hizmetlerinde bütçe kısıntıları ve özelleştirmeler yapıldı. Maliyeti azaltmak için doktorlar işten çıkarıldı. Kapitalizmde işsiz kalan doktorların bazıları hayatlarını idame ettirmek için seks işçisi olmaya başladılar. Doktor başına düşen vatandaş sayısı artıkça, kamusal sağlık harcamaları azaldıkça sağlık hizmeti kalitesi de düştü haliyle. Eskiden nüfus cüzdanını göstererek ameliyat olan vatandaşlar şimdi hastalanınca hastaneye gidemez oldular.

Sonra, her türlü üretim ve dağıtımın aniden (şok terapi) serbest piyasaya devredilmesi Rusya’nın küçük köy ve kasabalarına hiçbir hizmet gitmemesine neden oldu. Sosyalizm varken, sistem sadece büyük şehirlere değil her yere eşit ya da eşite yakın hizmet götürürdü. Ne kadar uzak ve sapa olursa olsun her kasabaya opera, bale, tiyatro gibi hizmetler bile giderdi. Gıda, sağlık, toplu taşıma en uzak köylere bile ulaştırılırdı. Çünkü bunlar vatandaşlık hakkıydı. Fakat kapitalizme geçince, “işletmecilik” zihniyetiyle fizibilite ve kâr analizi yapmaya başladılar. Örneğin, Sibirya’da Krasnoyarsk’ın kuzeyinde 400 hanelik küçük bir köye yiyecek, giyecek, sanat, kültür, eğitim, sağlık taşımak çok maliyetlidir. Üstelik karla kaplı onca yolu geçtikten sonra var olan talep 400 haneyle sınırlı olduğu için bu işten kâr edemeyecek olan kapitalistler üretim ve dağıtım hizmetlerini sadece büyük şehirler ve onlara yakın yerlere yaptılar. Gerçekten Sibirya’da yaşayan vatandaşlar kapitalizmin varlığında yokluk yaşayarak serbest piyasa koşullarında öldüler. Doksanlı yıllarda, ülke genelinde 58’e kadar düşen yaşam beklentisi, Sibirya’da 50’lere kadar düşmüştü.

Diğer bir faktör ise gıda üretimindeki maliyetleri azaltma çabası. Sosyalizmde devlet üretimi kâr maksadıyla yapmadığı için üretilen gıda ve besin maddelerinin raf ömrünü uzatmak, rengini güzel göstermek, tadını artırmak vs. gibi kaygılar da olmaz. Küba’da insanların, onca puro ve roma rağmen, Amerikalılardan uzun yaşamasının bir nedeni de budur, yani doğal beslenme. Kapitalizmde bizim ne yiyip ne içtiğimiz belli değil…

Yaşam beklentisi
gerileyebilir

Son yıllarda yapılan araştırmalar 21. yüzyılda ABD’de yaşayanların ortalama yaşam beklentisinin azalma potansiyeli olduğunu gösteriyor. Bunun en önemli sebebiyse artan obezite ve diyabet… Halihazırda obezite aslında daha hızlı olması gereken yaşam beklentisindeki artışı yavaşlatan bir faktör. Şimdi bu etkinin normal artışı bastırıp gerileteceği iddia ediliyor. Zaten obez insanlar, olmayanlara göre 5 ila 20 yıl daha az yaşıyor. Uzmanlara göre, obezitenin bu kadar kritik bir belirleyici olmasının sebebiyse pek çok başka hastalığı tetikleyen bir hastalık olması. Kardiyovasküler hastalıklardan, hipertansiyona, astımdan, kansere pek çok kritik sağlık sorunu obezite tarafından tetikleniyor. Dengesiz beslenme, fast-food kültürü, hareketsiz çalışma yaşamı, araba kullanımı, hormonlu gıdalar, kimyasal katkı maddeleri, reklam ve pazarlama obeziteyi yaratan faktörler. Tüm bunların kapitalizmle olan ilişkisini görmek için teleskoba gerek yok.

Kapitalizmin en önemli savunma hattı yükselen yaşam standardı ve yaşam beklentisi olmuştur. Oysa bunların yükselmesi kapitalizme özel değil. Yaşam beklentisi ve yaşam kalitesi Adem ile Havva’dan beri trend olarak artıyor zaten. Büyük salgınlar, uzun süren savaşlar, kuraklık ve doğal afetler haricinde de her zaman artmıştır. 14. yy.’da yaşayan köleler, 13. yy.’da yaşayan kölelerden hem daha iyi şartlarda hem daha uzun yaşıyorlardı. Şimdi biz bu veriyi kullanıp “Bakın kölelik düzeni sayesinde kölelerin hayatları da iyileşiyor” diyerek köleliği savunabilir miyiz? Bugün burjuvazi ve yardakçıları tam olarak bunu yapıyorlar.

Bütün ilerlemeleri kapitalizmin başarısı olarak pazarlayan Jordan Peterson, Bill Gates, Steve Pinker gibi atanamamış liberal ideologların yalanlarına kanmayın… LSE’den ekonomi antropoloğu Jason Hickel, The Divide kitabında, yaşam beklentisini artıran en önemli faktörlerin toplumsal hijyen, temiz suya ulaşım, geliştirilen kanalizasyon sistemi, çöp toplama sistemi, sendikalaşma ve eğitimle birlikte artan bilinç olduğunu anlatıyor. Tıp bilimindeki gelişmelerin yaşam beklentisine yaptığı marjinal katkı bile tüm aslında bunların gerisinde… Bu faktörlerin hiçbiri kapitalizmin özel bir başarısı olmadığı gibi aksine, toplumsal başarılardır. Bu gelişmeler Sovyet Rusya’da da yaşandı, Küba’da da… Tekrarlayayım, bugün Kübalılar Amerikalılardan daha uzun yaşıyorlar.

Avrupa’da 15. yüzyıldaki başarılı ayaklanmalar sayesinde köylüler toprakları üzerinde daha fazla kontrol sahibi oldular. Böylece reel gelirleri ikiye katlandı, beslenmeleri ciddi oranda iyileşti (bkz. Silvia Federici – Caliban and the Witch). Yani insanların hayat standartlarını artıran şey örgütlü mücadele ve siyasi pratiklerdi. Özetle, tüm dünyada yaşam beklentisi zaten artıyor, fakat kapitalizmden bağımsız sebeplerden ötürü ve kapitalizme rağmen artıyor. Nedenselliği ve kontrol değişkenlerini olarak doğru ayıklamak lazım.