Dün üç kentte sokağa çıkan SOL Parti, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorunun kaynağındaki kâr hırsını eleştirdi: Talancı politikalara dur diyelim.

Kâr hırsı, ekosistemi ölüme sürüklüyor

HABER MERKEZİ

Marmara Denizi’nde ekolojik döngüyü tehdit eden müsilaj (deniz salyası) krizine ve buna neden olan rantçı zihniyete tepki gösteren SOL Parti, dün üç kentte sokağa çıktı. SOL Parti üyeleri, Tekirdağ, Bursa ve Kocaeli’nde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarında, talancı politikalara karşı herkesi birlikte mücadele etmeye çağırdı. Farklı şehirlerde gerçekleştirilen basın açıklamalarında okunan ortak bildiride “Kâr hırsına dayanan çevresel tahribat, Marmara Denizi ekosisteminin sonunu getirdi” denildi.


“Kontrolsüz ve denetimsizce büyüyen kentlerin, sanayilerin, arıtılmaksızın deşarj edilen atıkların ortaya çıkardığı kirliliğin ve ısı artışının bedeli, topluma, balıklara, deniz canlılarına, denizden geçinenlere ödetiliyor” denilen ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kapasitelerine uygun arıtma yapmayan tesislerin, yalnızca katı atık ayrıştıran arıtma sistemlerinin, nüfus yoğunlaşmasının, tarımda kullanılan kimyasalların, doğaya verdiği bunca hasar yetmezmiş gibi sermaye ve hükümet, yeni talan projeleri dayatmayı sürdürüyor. Ergene Nehri’nden gelen kimyasal atıkları kesmek yerine; kıyıları doldurmaktan vazgeçmek yerine, Kanal İstanbul’da ısrarcı olarak sorunları derinleştirmekte kararlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu tahribatın ve denetimsizliğin birinci dereceden sorumlusu olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise açıkladığı eylem planı ile müsilaja neden olan koşulların oluşumunu engellemeye niyeti olmadığını gösteriyor. Bilimsellikten uzak bir biçimde çözümü ertelemeyi yeğliyor. Toplumun ve ekosistemin sağlıklı yaşaması için gereken şey bu rantçı anlayışın ve denetimsizliğin acilen son bulmasıdır. Marmara Denizi’nde yaşayan canlıların, halkın sağlığını tehdit eden kirliliğin sona ermesi için rantçı, talancı politikalara hep birlikte dur diyelim. Marmara Denizi’ni yaşatmak, yaşanılabilir bir doğayı çocuklarımıza miras bırakmak bizim elimizde. Örgütlü gücümüzle bugünü ve geleceği, insanca yaşanacak bir ülkeyi birlikte kuralım. Hiçbir kuvvet örgütlü halkın üzerinde değildir. ”