Savaşın tek işe yarar yanı çirkinlikleri, çifte standart ve iki yüzlülükleri çırılçıplak göstermesidir.

Bombalar altındaki Ukrayna’dan Avrupa’nın güvenli topraklarına ulaşmak için sınıra gelmiş ama mavi gözlü sarı saçlı olmayanların yaşadıkları işte…

Ukrayna’da tıp okuyan Hint öğrenci Muhammed, Polonya sınırından geçemeyip Lviv’e döndükten sonra; “Her şey siyah ve beyaza indirgeniyor. Onlar Avrupalı, biz Hindistanlıyız. Sınırda dondurucu soğukta 3 gece bekledik. Ukraynalılar köpekleri ve kedileriyle geçiyorlardı. Onlar (hayvanlar) bizden iyi muamele görüyorlardı” demişti.

Muhammed’in sınıf arkadaşı Jayesh için, Polonya sınırında karşılaştıkları muamele, “Şimdiye kadar yaşadığı en kötü şeydi” ve her ikisi de openDemocracy.net’e Avrupa sınırında gördüklerinin kendilerine 19. yüzyıl ırkçılığı altında yaşıyormuş gibi hissettirdiğini anlattılar.

Aynı trajediden kaçan, çoğu öğrenci Afrikalı, Asyalı insanlar… Kara gözlü, koyu tenliler… Mavi gözlü ve sarışın olmayanlar! Sınırda havaya açılan uyarı ateşleriyle, itilip kakılmayla, aynı trajedinin sarı saçlı mavi gözlülerinden bambaşka bir muameleyle karşılaştılar!

Faslılar, Nijeryalılar, Afrika’nın diğer ülkelerinden gelmiş olanlar, Batı medyasının diline de yansıyan bir ırkçılığı bizzat yaşadılar. Üzerine düşünmek gerekmez mi?

Tade Daniel Omotosho, Polonya’da Nijeryalılarla ilgili bir sivil toplum örgütünün başkanı. Ukrayna’daki vatandaşlarından aldığı yüzlerce telefonda; trenlerden indirildikleri, kapalı odalarda tutuldukları, sınırdan geçişlerine izin verilmediği anlatılıyormuş.

Nijerya cumhurbaşkanının diaspora meseleleriyle ilgili özel danışmanı Abike Dabiri-Erewa de; “Afrikalıların Ukrayna sınırlarından girişleri engelleniyor” demişti. “Kadınlar ve çocuklara öncelik verildiği söyleniyor ama Afrikalı kadın ve çocuklar ayrımcılığa uğruyor”, diyen Afrikalı yetkililer oldu. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, tanıklıklara dayanan bu ifadeleri, “Rus dezenformasyonu” olarak reddetti.

Şimdi herhangi bir Afrika ülkesinde herhangi bir siyahın sosyal medya hesabına baksanız, bir Avrupalının sosyal medya hesaplarında yazanlardan çok da farklı olmadığını görürsünüz: “Ukrayna’nın yanındayız!

Ancak, Ukrayna’ya bakan kara gözlerin orada gördükleri Batılı liberallerin gördüğünden farklı.

O farkı Ugandalı feminist araştırmacı gazeteci Khatondi Soita Wepukhulu’dan dinleyelim:

Bazıları (Afrikalılar) Putin’in Ukrayna’daki savaşını Batı hegemonyasına karşı direniş olarak görüyor. Dünyanın geri kalanı NATO’yu, Avrupa’yı ve ABD’yi ‘iyi’den farklı şekillerde deneyimledi… Ulusal tarihlerimiz Rusya’yı ‘kötü adam’ olarak (NATO/ABD/AB’yi de iyi adam) görmemizi zorlaştırıyor. Hiçbir Afrika ülkesi eski SSCB üyeleri tarafından sömürgeleştirilmedi ancak Avrupalı güçler tarafından pasta gibi kesildi ve paylaşıldı. Küba ve Sovyetler Birliği gibi sosyalist ülkeler, sözde ‘medeni’ ülkelerin özgürlüğümüzü kazanmamızı engellemeye yönelik acımasız girişimleri karşısında bağımsızlık hareketlerimizi desteklediler. Şimdi, aynı Batılı güçlerin kendilerini Ukrayna halkının özgürlüğünün destekçisi olarak savunmalarını biraz uyuşuk bir şekilde izliyoruz.

Savaşı herkesten daha iyi tanıyan ve her yerde ölüm, hastalık, yerinden edilme, cinsel şiddet olduğuna tanıklık etmiş olan kara gözler Ukrayna’ya böyle bakıyor! Savaş koşullarında bile dizginlenemeyen ırkçılıktan yakınıyorlar ama bu “Tümüyle sempati duymayı hak eden Ukrayna halkının yanında” durmalarına engel olmuyor.

Artık sarı saçlıların da mavi gözlerini açıp kendilerine sorgulayarak bakmaları gerekiyor!