Kara Kedinin Günlüğü çizgilerde

İbrahim Karaoğlu

Eski Mısır’da tanrıça olmuş kediler. Tapınaklarda yaşamışlar. Kurbanlar sunulmuş onlara. Kedisi ölen ev sahipleri, kendilerinin de uşaklarının da kaşlarını tıraş edip yas tutmuşlar günlerce. Tapınaklardaki kediler öldüğünde tüm kent yas tutmuş. Firavunlar gibi mumyalanırmış kedi ölüleri. Ölümmüş kedi öldürmenin cezası. Çok eski bir Japon İmparatoru’nun sarayında, nedime olmuş kediler. Kedi öldüren bir Japon ailesi yedi kuşak boyunca, kurtulamazmış kedilerin lanetinden. Hristiyanlık öncesi Avrupa’da kutsal sayılırmış kediler. Engizisyon döneminde yakılmışlar cadılar gibi. Rönesans sonrası kazanmışlar saygınlıklarını ve sanatta romantik akımın etkisiyle kedilere olan ilgi artmış. Kediler, ne Mısır’da tanrıça olmayı, ne de Japon İmparatoru’nun nedimesi olmayı sevmişler; insan isteklerine boyun eğmeden, onlarla aynı mekânlarda özgürce yaşamak daha albenili gelmiş onlara. Özgürlüğü çok sever kediler. Bundandır belki de Mısır’da tanrıçalığı, Japon sarayında nedimeliği unutmaları.


Dünya edebiyatında da bizim edebiyatımızda da kedi sevdalısı yazarların sayısı çoktur. Ressamların da çoktur kedili resimleri. “Kedici” ressamlara genç bir sanatçı da katıldı; ressam Ecehan Toran. İlk kişisel sergisi “Kara Kedinin Günlüğü”nü, Van’daki Nav Art Galeri’de açtı. Uzun zamandır sanat serüvenini izlediğim Toran’ın “Kara Kedi” resimlerini çok sevdim. Tuvallerinin içindeki kendine ait bir alanda yontusal bir duruşla bekliyor kara kedisi. Hikâyesini oradan sezdiriyor. Varoluşunu ve yalnızlığını sorgular gibi bakıyor bize. Ressam Ecehan Toran, kara kedisi üzerinden nesnelleştiyor kedilerin yalnızlığını. Figürünün çevresini renklerle soyutlanmış bir boşluğa dönüştürüp, onun yalnızlığını gizli bir krallığın duygusal yoğunluğuyla sunuyor. Işığı olmayan bir renk kara; ne olduğu belli değil. Bilinmeyenin, ıssızlığın, kasvetin, gizlerin rengi. Oysa zerafetle donatır boyadığı nesneleri; merak duygusu uyandırır, sır dolu derinliklere çeker insanı. Bir sembole dönüştüğünde; sezdirici, çağrıştırıcı dili güçlenir. Toran’ın karası da böyle, bir kedinin günceleriyle yüklü hikâyesi; her biri yalnızlık parantezi olan tuvallerinin içinde dolanıyor.

SEKİZ YILLIK ARKADAŞLIĞIN YANSIMASINI ÇİZDİM

Kara Kedi Günlüğü serisinin salgın koşullarında bir yıllık yoğunlaşmanın sonucunda oluştuğunu aktaran Toran, serginin oluşumunu şöyle anlatıyor: “Arka planı ise hayatla kurduğum ve kurmaya çalıştığım yeni bağlarla birlikte minik kara bir kediyle sekiz yıldır devam eden arkadaşlığa dayanıyor. Kara kedi figürü, eserlerimde resimsel dil açısından leke öğesini kullanma imkânı veriyor. Bu sayede hayatın akışı içindeki yalın, saf, durağan ve hareketli duygu durumları, sade bir mekânsal yaklaşımla ve fırçanın da arayışlarıyla birlikte tuvalde kuvvetli bir imgeye dönüşme olanağı buluyor. Lekenin resimdeki gücü beni her zaman heyecanlandırmıştır. Yaşadığım duygu yoğunluğunu bu biçimsel yönelimle harmanlayarak izleyiciye aktarma ereğindeyim.” Toran, yalın, gereksiz unsurları barındırmayan bir yaratı diliyle yaşantımıza katıyor kedilerini. Yolunuz Van’dan geçerse uğrayın Nav Art Galeri’ye; genç bir sanatçının “Kedi Günlükleri”ni okuyun. Sergi 1 Temmuz’a kadar izlenebilir.