Kusura bakmazsanız, duygularımı işime karıştıracağım; lafın başında besmele çeker gibi bir “yuh!” diyeyim. Sonrasını Âşık Veysel söylesin:

Karadeniz gibi kükrer coşarsa / Dalgası gelince yaman âşıklar / Hırs gelip de ayranlığı şişerse / Kaybeder irade, dümen âşıklar

Ortaokulda Yavuz Bingöl’den dinlediğim ilk şarkı “Turnalar”ı gitarda çalardım, lisede harçlığımdan kısıp kasetlerini alırdım. Üniversitede bursumla konserlerine gitmişliğim var… Sabah uyanıp onun adına ve ondan utandım. Hürriyet’te Ahmet Hakan’a verdiği röportajı okuyunca, haksızlığa uğramış, kazıklanmış hissettim. Demiş ki: “Burada da Tayyip Bey’in duygusallığı rol oynuyor. Sokaklarda, ölmüş annesine küfredildiği zaman ertesi gün o da Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı. Bu çok insani bir şey... İşte duygusunu işine karıştırmak bu... Öte yandan şunu da söyleyeyim: Ölmüş anneye küfür etmek, sol değerlere inanan insanların yapabileceği bir şey mi? Ne kadar ayıp bir şey! O zaman o da öyle yapıyor.”

Son dönemde, Tayyip Erdoğan’la yakınlığı, Orhan Gencebay’ın omuz başından kulaç atarak RTE’ye kavuşmak istemesiyle irtifa kaybetmişti de… İnsan elindeki sazdan, memlekette ezilenin, gadre uğrayanın yanında saf tutmuş âşık geleneğinden utanır bunları söylerken. Biz okurken yutkunduk, onun boğazına dizilmemiş ettiği laflar. Berkin Elvan… Polis tarafından vurulmasının üstünden 500 küsur gün geçmiş, 9 ay komada kalmış, öldüğünde yaşı 15, kilosu 16 olan bir çocuk. Hâlâ öldürülmesine ilişkin iddianame ve dava yok, ailesi hesap soruyor: “Berkin Elvan dosyası nerede?” Bingöl, “talimatı ben verdim” diyen Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda Berkin’in annesini yuhalatmasını duygusallığa bağlıyor.

Ki anne mefhumunu Yavuz Bingöl çok önemser. Kardeş Türküler 20. yıl konserinde konuk sanatçıydı. Henüz itibar ve irtifa kaybı hızlanmamıştı. Bingöl, Kardeş Türküler sahneye çıktığında gösterdiğimiz heyecanı kendisine göstermememiz karşısında, biraz da “bizi de boş bilmeyin” manasına, annesinin Âşık Şahsenem Bacı olduğunu, çocukluğunun annesiyle konserlere giderek, büyük âşıkların sazını taşıyarak geçtiğini söylemişti…

Röportajın yayınlanmasının ardından, Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, Bingöl’e cevaben şöyle dedi: “Ne hırsızlık ne arsızlık yaptın da bizi bastırmaya çalışıyorsun… Ne ben ne ailem bizi yuhalatanın da yuhalayanın da annesini tanımayız… Ancak biz seni dünyaya getiren o güzel kadını tanırız… Bir haddini bilmez ona dil uzatırsa bedenimizi siper ederiz… Derim ki Şahsenem Bacı anamdır, ona gelen bana gelsin.”

Bingöl, birkaç yıl önce, korkularından dolayı yaptığı hataları için, mahcubiyetiyle mazur görülmek istemişti; “Paris’te bir Türk restoranında oturuyorum, telefonunuz var dediler. Açtım, Ahmet Kaya. ‘Yavuz hoş geldin, evim çok yakın’ bana da uğrasana, dedi. Gidemedim, benimle ilgili bir şeyler yaparlar diye korktum.”

Dünkü röportajda, hızını alamayıp; “Gayrimüslimlerle ilgili ilk ciddi çalışmaları bu hükümet başlattı” demiş. “Bana çok afedersiniz Ermeni diyenler oldu” diye yakınan RTE’nin hükümetinin, gayrimüslimlere dair icraatlarını öven Bingöl; Varlık Vergisi döneminde Ermenilerin maruz kaldığı zulmün anlatıldığı Salkım Hanım’ın Taneleri filminde söylediği Sarı Gelin türküsünden de mi utanmıyor?

İyi demez kötü demez metheder / Bakarsın ki bir tel kırmış çat eder / Sorsan baksan aşka binmiş at eder / Yorulup yollarda kalan âşıklar

Son dönemde bir kamu bankasından reklam teklifi aldığını doğrulayan Bingöl, kabul edip etmeyeceğini soran Hakan’a, “Bilmiyorum. Senaryosuna bağlı. Maddi kısmına da bakacağız doğal olarak” demiş.

Ağzına geleni hemen atarlar / Ben aşığım diye çalım satarlar / Haram demez helal demez yutarlar / Bibersiz baharsız çemen âşıklar

Aynı röportajda; “Ben toplumumuzun birbirine düşman olmaması için çabalıyorum. Dadaloğlu, Pir Sultan, Hacıbektaş, Âşık Mahsuni Şerif, Âşık Veysel... Bunlar var oldukça aramızdaki duygusal bağ kolay kopmaz.” demiş. Yine Âşık Veysel’le bitirelim madem:

Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı / Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi / Şiirde ne özet ne bir öz kaldı / Savurur denesiz saman âşıklar