Trabzonspor son yıllarda Galatasaray’a karşı kurduğu üstünlüğü kendi evinde devam ettirdi

Karadeniz’de Afrika gecesi

Trabzonspor son yıllarda Galatasaray’a karşı kurduğu üstünlüğü kendi evinde devam ettirdi ve yıldırım gibi başladığı maçı Afrikalı oyuncularının golleriyle 4-0 kazanarak rakibini ufak çapta bir krizin ortasında bıraktı.

Geçtiğimiz hafta Galatasaray-Alanyaspor maçının ardından yazdığımız yazıyı, Badou Ndiaye’nin takıma girişinin öndeki dörtlüyü nasıl değiştireceği konusunda merak duyduğumuzu belirterek sonlandırmıştık. Bence bu akşamdan sonra bu merakımız giderildi, zira maç içerisinde yaşadığı büyük konsantrasyon problemleri kronik bir hale gelen bir futbolcunun, hele hele sırtında 10 numara varsa, daha takıma geldiğinin 15. ayı dolmamışken 3 kırmızı kart görmesi affedilir gibi değil. Üstelik bu kırmızı kartların ilk ikisi hakemi aldatmaya yönelik hareket (yine bir derbi maçında) ve itirazdandı, yani oyunun akışı sırasında pozisyon gereği yapılan faullerden değil. Yusuf’a yaptığı hareketin ise hiçbir izahı yok. Belçikalı Axel Witsel, Standard Liege forması giyerken, Anderlecht ile oynanan maçta benzer şekilde Polonyalı Wasilewski’ye bir müdahale yapmış ve rakibinin bileğini kırmıştı. Yusuf müdahale baldır kısmına geldiği için çok şanslı, ancak bu Faslı oyuncunun hareketini masumlaştırmıyor elbet. Kendisinin sarı-kırmızılı formayı bir daha giymesi rakiplerden çok kendi taraftarını üzecek kesinlikle. Karşılaştırmak elbette mümkün değil, ancak Hagi’nin de Türkiye’de gördüğü kırmızı kartlar, rakibe dirsek, tokat veya hakeme tükürük gibi olaylardı. Yani gördüğünüz kırmızı kartlar böyle hareketlerin sonucuysa yaptığınız işin de Hagi kadar olması gerekir. Yoksa efsane olmak yerine kepaze oluyorsunuz.

Fatih Terim Alanya maçından sonra “Donk’u hesaba katarak stoper mevkiinde o kadar ısrarcı olmayabilirim” demişti. Asıl istediği forvetti, ama Trabzonspor ona problemin büyüğünün savunma göbeğinde olduğunu gösterdi. İkinci ve üçüncü golde Maicon’un halini anlatmak için “fiyasko” kelimesi hafif kalır. Yusuf Yazıcı top içeri çektiğinde Brezilyalı vücudunu döndürmeye çalışırken tökezledi, yetmedi üçüncü golde Nwakaeme Sinan’ın refakatçiliğinde onun adeta içinden geçti ve ikinci yarıyı Galatasaray için bir işkenceye döndürdü. Perşembe günü çekilen Şampiyonlar Ligi kurasının “şurup gibi grup” olmadığını sanırız hepimiz anladık.

Kazananı daha fazla konuşmak lazım elbet. Trabzonspor yıllardır sezon içerisinde rakibi sindirdiği ve yüksek bir oyun konsantrasyonu gösterdiği maçlar oynuyor. Fakat bunu bir türlü istikrara dönüştüremiyorlar. Yerli-yabancı birçok teknik adam bu soruna çare bulamadı. Ön tarafta iyi bir hedef forvet, onu çok iyi destekleyen 2 hücum oyuncusu ve arkadaki Sosa ile ön tarafta çözümü bulmuş gibi duruyorlar. Hatta ikinci devre bu oyunu daha fazla tecrübe edecekleri ortam da olmasına rağmen anlaşılmaz bir sebeple oyunu rölantiye aldılar ve ilk yarıdaki skora neredeyse razı oldular. Lige belli bir süre ara verilecekken, rakip psikolojik açıdan bu derece çökmüşken ve savunma hattı kırmızı alarm verirken sezonun geri kalanına etki edecek tarihi bir skoru elde edebilirlerdi.