Karadeniz müziğini dinleyicilerle buluşturan sanatçı Gökhan Birben ile yeni albümü 'Yağmurların Ardındaki Ezgiler'i konuştuk

"Karadeniz pop, arabesk, fantezi müziği beni tedirgin ediyor"

OZAN ÜNER

Karadeniz müziğini dinleyicilerle buluşturan ve Kazım Koyuncu’nun bestelediği “Hey Gidi Karadeniz” adlı şarkıyı seslendiren sanatçı müzisyen Gökhan Birben’le yeni albümü “Yağmurların Ardındaki Ezgiler”i ve Karadeniz müziği üzerine konuştuk.

» Albümün hazırlanma süreci nasıl gelişti?

İlk albüm çalışması “Hey Gidi Karadeniz’den itibaren “Yağmurların Ardındaki Ezgiler” adlı albüm çalışmama kadar genel olarak anonim halk türkülerini derleyip yorumlamayı tercih ettim. Bu sadece benim tercihim değil tabii ki, toplumun ihtiyacı bu olduğu düşündüğüm içindi. Yine bu çalışmaya emek veren birçok yakın dostlarımla birlikte vermiş olduğumuz bir karardı. Geçmişte olduğu kadar, günümüzde maalesef derleme yapan çok az isim var, oysaki geçmişin gelecekle kucaklaşması, yıllar öncesi yaşanmış hikâyeleri yaşatmak ve korumakla mümkündür. Elimden geldiğince geçmişe ait türkülerin yaşaması için derlemeleri öncelik olarak kabul ettim. Bu son çalışmamla birlikte bundan sonraki süreç için artık kendi bestelerimi, anonim halk türküleri formatında ezgiler üreterek çalışacağım. Çünkü geçmişe ait birçok ezgi maalesef yaşamını yitiren yaşlılarımızla birlikte toprak olup gidiyor. Bazen diyorum “keşke daha önce başlamış olsaydım derleme çalışmalarına”. Yukarda söylediğim gibi beş albüm çalışmamda da benimle birlikte sahnenin ardındakilere ayrıca bir teşekkür gereği hissediyorum.

» Karadeniz müziğinin bulunduğu yeri nasıl görüyorsunuz?

Bu soru yirmi yıl önce sorulmuş olsa bugün vereceğim cevap belki daha farklı olurdu. Çünkü Karadeniz insanının yapısı tam anlamıyla karikatürize edilmiş bir kültürden ibaret olarak gösteriliyordu. Yani sadece mutlu bir insan profili varmış gibi; fıkra anlatan, horon oynayan, neşeli, esprili bir algı oluşturulmuştu. Ama bir dönemdir hikâyenin başka yüzleri ortaya çıkmaya başlayınca müziğinde bir değer oluşmaya başladı. Aslına bakarsak bulunduğu yer itibarıyla hala lokal, en azından benim bakışım böyle. Son dönemlerde Karadeniz Arabesk, Karadeniz Pop, Karadeniz Fantezi’si gibi eğilim, o topraklara sevdalı biri olarak beni tedirgin ediyor.

» Albümünüzde, geçmişe dönüp baktığınızda neleri tamamladığınızı görüyorsunuz?

Benim hikâyem farklı biraz, son albümü bitirene kadar yaptıklarım kendim için istemiş olduğum çalışmalar olmadığını hep düşündüm. Ama daha önce de dediğim gibi kendimden çok toplumun talepleriydi bu çalışmalar, bunu albümleri çıkarınca fark ettim. Bu çalışmalarda her ne kadar benim adım var ise de kolektif bir çalışma olması itibariyle kendi isteklerimle birlikte çalışma içerisinde bulunan birçok ismin ortak duyguları var. Aslında tamamlanan bir şey yok, henüz daha yeni başlandı. Her toplum kendi doğasında bir hikâye yaratmış ve bu hikâyelerde türkülerimize konu olmuş bizim için tamamlanması gereken şey, hikâyenin devamını sağlayabilmemiz.

» Karadeniz müziğinin evrensel bilinirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Karadeniz Müziği henüz olması gereken yerde değil. Böylesine tarih kokan türküler sadece yerel ağızlarda nefes bulmamalı, biz nasıl ki dünyanın değişik ülkelerindeki şarkıları dilimize dolamışsak ve o ezgilerle kendimizde duygular oluşturabilmişsek bizim türkülerimizde aynı yoğunlukta başka dillerde hayat bulmasını sağlamamız gerekir. Müziğimiz yerel olabilir ama müzik evrenseldir diyorsak ki bu söylem doğru olandır. O zaman bu kültürün renklerini aynı duygularla başka toplumlara aktarmamız gerekiyor.

» Siz hangi müzisyenleri takip ediyorsunuz?

Eğer müzikle uğraşıyorsanız mutlaka etkilendiğiniz birileri olur. Özellikle yaş düzeyiyle birlikte hayata bakışınız değişir ve değiştikçe müzik zevkinizde farklılaşır. Kendimi bildim bileli hep ‘yanık ezgilere’ ilgi duydum. Özellikle birilerinden etkilenerek olmasa da dinlemiş olduğum ve kendi yaşam hikâyemle bütünleştirdiğim birçok isim sayabilirim ama hayatımda değişmeyen isim Kitaro’dur. Belki birçok kişi buna inanmayacak, “Karadenizli müzik yapan biri Kitaro dinliyor” diye. Ama bu bende çok eskilerden içimde onunla hayat bulduğum, duygularımı ve geçmişimi ve bütün hikâyelerimi gözden geçirmeme yardımcı olmasını sağlayan isim oluşundan dolayıdır belki. Köyde yağmur yağarken çatının sacına vuran yağmur sesinden nasıl etkileniyorsam, Kitaro dinlemekte bana aynı duyguları yaşatıyor. Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim her ne kadar ‘Meditasyon Müziği’ne ilgi duymuşsam da yine kendi ülkemin ve benim için ayrı bir anlam ifade eden Metin Kemal Kahraman ikilisinin yapmış olduğu çalışmalarda bir o kadar anlam içerdiğini söylemek istiyorum.

» Önünüzdeki projeler nelerdir?

Yaşamım boyunca sürekli derleme yapmak istedim sonuçta bizler hayattayız ve beste çalışmasını yaşadığımız sürece yapma şansımız var. Ama yaşlı insanlarımız yaşamlarını yitirdikçe türkülerimizde onlarla birlikte yok oluyor. Beste çalışmaları yapmayı çok istiyorum ama bir kuşakla birlikte türkülerde yok olmasın diye derlemelere devam etmeyi düşünüyorum. Eğer bu albümleri yapmamış olsaydık onlarca halk türküsü bugün o insanlarla beraber yok olacaktı. Derlemeler esnasında vaktim olduğundan zaman zaman besteler yapmaya da çalışıyorum. Son bir kaç albümde yaptığım ve oldukça ilgi gören bestelerim oldu. Örnek olarak, “Karayemiş ve Göçmen Kuşlar” gibi. Bizi dinleyen ve seven dostlardan benim tek bir isteğim var. Önümüzdeki projeleri yapmamız bizi dinleyen insanların dayanışmasıyla mümkün, bizdeki karşılık: sevgidir, hayranlık değil. Bizler yürekten bağlıyız birbirimize bizim milyonlarca hayranımız yerine, olduğu kadarı olsun ve yürekten sevenimiz olsun istedik. Çünkü gelip gecen ilişkilerimiz yerine kalıcı dostluklar en doğrusudur dedik. O yüzden bir sonraki çalışmayı görebilmemiz için mutlaka birer albüm almalarını istemekten başka söyleyeceğimiz söz sadece türkülerimizdir.