Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Uygulama ve Araştırma Merkezi Farabi Hastanesi’nde görevli asistan hekimler, Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’nin kapsamı dışında bırakılmalarını iş bırakma eylemi yaparak protesto etti. Araştırma görevlisi İbrahim Halil Akbaş, "aleplerimiz yerine getirilmediği takdirde, belirli aralıklarla iş bırakma dahil tüm hak arayışlarımıza devam edeceğimizi ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi bildiririz" dedi. Öte yandan eylemde, sağlıkta şiddet konusu da ele alındı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Hastanesi'nde asistan hekimler iş bıraktı

Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’nin kapsamı dışında bırakılmaları nedeniyle bugün iki gün lük iş bırakma eylemi baştan asistan hekimler, KTÜ Uygulama ve Araştırma Merkezi önünde basın açıklaması yaptı.

Grup adına açıklamayı İbrahim Halil Akbaş okudu. Akbaş, meslek örgütleriyle ve sendikalarıyla ülkede tek ses olarak açıklama yaptıklarını belirterek, “Bizler, Türkiye’nin dört bir yanında görev yapmakta olan asistan hekimler olarak haklarımızı savunmak için ülke çapında üniversitelerde çalışan meslektaşlarımızla birlik olduk ve bu basın açıklamasını meslek örgütümüz ve sendikalarımızla birlikte tüm ülkede tek ses olarak yapma kararı aldık. Ağır çalışma ve eğitim şartları, can güvenliğimizin olmaması, 5 dakikada bir hasta bakma dayatmasıyla kalitesiz sağlık hizmeti verilmesi, 36 saatlik nöbetler, izinlerimizin verilmemesi, 30 gün/24 saat ücretsiz icap nöbetleri, malpraktis davalarında haksız ve orantısız rücular, normal mesainin yarısı kadar ücrete zorunlu nöbetler, adil olmayan ücret dağılımı ve emekliliğe yansıyan tek kalemde maaş verilmemesi gibi birçok özlük hakkımız ısrarla görmezden gelinmekte ve emeğimiz sömürülmektedir" diye konuştu.

"HER GEÇEN GÜN ARTAN ŞİDDET KARŞISINDA ÇARESİZ HİSSEDİYORUZ"

İbrahim Halil Akbaş, birçok meslektaşlarının şiddet gördüğünü ve kendilerini güvende hissetmediklerini ifade ederek şunları söyledi:

"Birçok sağlık çalışanı şiddet görmüş, birçok meslektaşımız canice ve onursuzca katledilmiştir. Dün canice öldürülen güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan’ın ölüm haberini acı bir şekilde almış bulunmaktayız. Güvende hissetmiyoruz, her geçen gün artan şiddet karşısında çaresiz hissediyoruz. Ağır çalışma yükünden dolayı 36 nöbet sonrası yorgun bitap düşüp trafik kazası geçirerek yaşamdan kopan Dr. Rümeysa Berrin Şen’i, işini yaparken katledilen Dr. Ekrem Karakaya’yı, Dr. Ersin Arslan’ı ve şiddete uğrayan hiçbir meslektaşımızı ve sağlık çalışanı arkadaşlarımızı unutmadık, unutmayacağız.

Yaklaşık bir yıl önce hekimler ve sağlık çalışanları olarak son can kayıplarımızla da birlikte canımıza tak etmiş, ülke çapında ayaklanmış ve sesimizi daha gür sesle dile getirmiştik. Bu süreçte artık sesimiz kısmen de olsa duyulmaya başlanmış ve özlük haklarımızda iyileştirmeler yapılacağı sözleri verilmişti. Yayınlanan yönetmeliklerle sağlıkta şiddet katalog suçlar arasına alınmış, fakat caydırıcı olmadığını şiddetin hâlâ devam etmesinden görmüş bulunuyoruz. Nöbet mesaisi ücretleri, tüm meslek gruplarında normal mesainin üzerindeyken bizde hâlâ yarı ücrete devam ettirilmektedir.

Birçok şehirde meslektaşlarımız, branşının tek doktoru olduğu için 30 gün/24 saat icap nöbeti adı altında zorla çalıştırılmakta ve emekleri sömürülerek karşılığında 5 günlük çeyrek mesai ücreti verilmekte, 25 gün ücretsiz çalıştırılmaktadır. Ayrıca son yönetmelikle nöbet ertesi izin hakkı getirilmiştir. Bu nedenle de ücretleri kesilecek arkadaşlarımız birçok yerde kayıt dışı mesailerine devam ettirilecek ve bunun karşılığı ücret verilmeyecektir. Bu durumda bu konunun takipçisi olacak ve tüm haklarımızı kullanacağız.”

"TEŞVİK ADI ALTINDA SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ YARIŞA SOKUYORLAR"

Akbaş, performansa dayalı teşvik sistemini kabul etmediklerini belirterek şöyle devam etti:

"12 Ağustos’ta emeğimizin karşılığı olarak, ‘Beyaz Reform’ olarak lanse edilen yönetmelik yayınlanmış, ekonomik haklarımızda kısmen iyileştirme yapılmıştır. Fakat hekimler ‘gelir getiren ve getirmeyen’ olarak sınıflandırılmış, birçok gruba bölünmüş ve maaşımız tek kalemde verilmediği için emekliliğe yansımayan düzenlemeler yapılmıştır. Nitekim halihazırda üniversitelerde görev yapan hekimler olarak, bulunduğumuz iller hatta bölgelerde en zor vakalarla baş etmeye, en ağır hastaları tedavi etmeye çalışmamıza rağmen de Yüksek Öğretim Kurumu’na bağlı olduğumuz gerekçesiyle kapsam dışı bırakılmıştık. Tam bir aydır her gün mağduriyetimizi iletmemize rağmen, 15 Eylül saat gece 5 sularında YÖK kapsamındaki üniversitelere de ek ödeme yönetmeliği çıkmıştır. Çıkan bu yönetmelik, 1 Ağustos 2022 tarihinden itibaren kapsayıcı olup, bir aylık hak kaybı oluşturmuştur.

Israrla karşı çıktığımız ‘gelir getirmeyen’ tanımı burada da kullanılmış, ayrımcılığa devam edildiği görülmüştür. Katsayı farkı kaldırılmamış, mahsuplaşmanın kalktığı söylense de çıkan yönetmelikte mahsuplaşma kaldırılmamıştır. Bu sebeple YÖK ile Sağlık Bakanlığı kadrosu arasında gelir farkı oluşacağı öngörülmektedir. Teşvik adı altında sağlık emekçilerini yarışa sokan, aldığımız eğitim ve sunduğumuz sağlık hizmetini niteliksizleştiren bu yönetmelik, eğitimin ve nitelikli sağlık hizmetinin önemsendiği üniversitelerde gelir haksızlıklarına sebep olacak ya da niteliksizliğe yol açacaktır. Performansa dayalı teşvik sistemini reddediyoruz. Yayınlanan yönetmeliğin tarafımıza yansımasının, taban ve teşvik ödemesinin dağılımının takipçisi olacağımızı belirtiriz.

"YABANCI UYRUKLU MESLEKTAŞLARIMIZIN EMEKLERİ SÖMÜRÜLMÜŞTÜR"

Bunun dışında, yabancı uyruklu asistan hekim kadrosu altında bizimle birlikte eşit koşullarda çalışan meslektaşlarımızın aylık gelirleri asgari ücretin altında kalmış, emekleri sömürülmüştür. Sayıları bin 500 civarında olan yabancı uyruklu asistan hekimler, özlük haklarıyla ilgili yapılan hiçbir iyileştirmelerden faydalanamamış, görmezden gelinmişlerdir. Yeni yönetmelik kapsamına alınıp alınmadıklarını takip edecek, daha fazla görmezden gelinmelerine sessiz kalmayacağız. Ayrıca intörn hekim arkadaşlarımız, intern eğitiminin hekimlik meslek onuruna, mesleğimizin usta-çırak ilişkisi ilkesine yakışmadığını düşünmekteler. İntern eğitiminin kendilerini tıp doktoru olmaya hazırlamaktansa hastanenin tamamlayıcı ucuz işgücü olarak görüldüklerini ve meslek hayatına dair çok ciddi kaygılar taşıdıklarını ifade ediyorlar. İntern hekimlik eğitiminde yaşanan birçok eğitim sıkıntısının yanında, bundan yaklaşık iki ay önce verilen asgari ücret sözü de tutulmamış ve intern hekimlerin emekleri hastaneler tarafından sömürülmeye devam etmektedir.”

“İŞ BIRAKMA DAHİL TÜM HAK ARAYIŞLARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ”

Akbaş, 15 ve 16 Eylül’de iş bırakacaklarını ve talepleri yerine getirilmediği takdirde tüm hak arayışlarına devam edeceklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“1 Eylül 2022 tarihinde tüm bu özlük haklarımız için tüm ülkedeki meslektaşlarımız basın açıklaması yapmış, haklarımızı istediğimizi belirtmiştik. Özlük haklarımızın verilmesine ilk somut adım olarak 15 Eylül 2022 tarihine kadar diğer sağlık kurumlarında çalışan meslektaşlarımızla ayrıştırma yapmadan eşit miktarda ücret talebimizin karşılanmasıyla başlanmasını, aksi halde 15 ve 16 Eylül tarihlerinde iş bırakacağımızı bildirmiştik. 15 Eylül 2022 tarihinde YÖK için yayınlanan yönetmelikte, hak kaybına uğradığımızı, ayrıştırmalara devam edildiğini görmekteyiz.

Tüm bu nedenlerle tüm ülkede bugün ve yarın iş bırakılması kararı alınmıştır. İş bırakma kapsamına acil servis ve poliklinikleri, doğum salonu, elektif hariç ameliyatlar; Covid, onkoloji, hematoloji poliklinikleri ve tüm yatan hasta servis çalışanları dahil edilmemiştir. Bundan sonraki süreçlerde de hak arayan ve talepleri yeteri kadar karşılanmayan tüm sağlık emekçisi arkadaşlarımızın mücadelesini destekliyoruz ve dayanışma içinde olacağımızı, iş barışımıza sahip çıkacağımızı belirtiyoruz. Taleplerimiz yerine getirilmediği takdirde, belirli aralıklarla iş bırakma dahil tüm hak arayışlarımıza devam edeceğimizi ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi bildiririz.”

(ANKA)