6 Aralık saat 22.00’da, iki erkek Yunan polisi Atina merkezinde, Exarchia meydanı çevresinde devriye gezerken, bir grup gence yaklaştı ve gözdağı vermeye çalıştı....

BÜLENT USTA

 

6 Aralık saat 22.00’da, iki erkek Yunan polisi Atina merkezinde, Exarchia meydanı çevresinde devriye gezerken, bir grup gence yaklaştı ve gözdağı vermeye çalıştı. Tartışma sırasında, polislerden birisi silahını çekerek çocuklardan 16 yaşındaki Aleksis’in göğsünün sol kısmına -kalbinin yanına- iki el ateş etti. Aleksandros Andreas Grigoropulos, Evangelismos Hastahanesi’ne kaldırıldığında yaşama veda etmişti. Görgü tanıklarının aktardıklarına göre ateş etmeden önce, polis çocuğa küfrediyordu ve penisini gösteriyordu.

Ölüm haberi, duyulur duyulmaz, sıradan insanlardan örgütlü anarşistlere kadar, iktidar karşıtı on binlerce kişi sokaklara döküldü ve olaylar önlenemeyecek bir biçimde tırmanmaya başladı. Hatta AEK futbol takımının taraftarları bile sokaklara dökülmüş durumda. Bu arada, Yunanistan’daki anarşistlerden aldığımız bilgiye göre, polis göstericilere, hiç de televizyonlarda gösterildiği gibi müsamahakâr davranmıyor, fırsat bulduklarında göstericilere en ağır şekilde saldırıyorlardı. Çok sayıda yaralının bulunduğunu, bazılarının da durumunun ağır olduğu bildiriliyor. Ama polisler bu saldırılarını, verilen talimata göre silah kullanmaksızın yapmaya çalışıyorlar. Bir göstericinin daha ölmesi durumunda, olayların daha şiddetli bir biçimde tırmanacağını biliyorlar çünkü.

Ama bu arada olaylar şiddetlenerek sürüyor ve anarşist grupların eylem çağrılarına yanıt veren kişi ve örgütler, Londra, Dublin, Berlin ve Paris gibi şehirlerde Yunanistan elçiliklerini işgal ettiler.

Yürüyüşler, gösteriler, doğrudan eylemler, isyanlar tüm Yunanistan’da günlerdir devam ediyor. Selanik’te, büyük bir spontan eylem gerçekleştirildiği, Egnatia caddesindeki eylem sırasında çok sayıda karakol ve bankalara saldırıldığı ve kimilerinin yakıldığı da gelen bilgiler arasında. Ana caddelerin yanan çöp kutularıyla saatlerce kapatıldığı eylemlerin, Yanneha, Irakli, Chania, Komotini, Mitilini, Xanthi, Serres, Sparta, Aleksandrapolis ve Volos’tana, hatta Yunan adalarına da sıçradığı gelen bilgiler arasında. Bugün (yani 10 Aralık’ta) Yunanistan’da Karamanlis hükümetinin ekonomik krizin yükünü emekçilerin üzerine yıkan ekonomik kararlarını protesto etmek için de işçi sendikaları genel greve gidecekler. Genel grevle birlikte gösterilerin yoğunlaşması ve hükümetin düşürülmesi büyük bir ihtimal olarak gözüküyor.

Bu haberin yazıldığı sırada, ölen gencin cenazesi kaldırılıyordu ki, muhtemelen büyük bir kitlesel gösteriyle 16 yaşındaki Aleksis’in cenazesi defnedilecek.

Aslında bu olaya benzer bir olay, yine Exarchia’da 1985’te yaşanmıştı. O gün ölen Michalis Kaltezas’ta, tıpkı Aleksis gibi 16 yaşındaydı ve polis tarafından kafasına ateş edilerek öldürülmüştü.

Son zamanlarda adı büyük yolsuzluklara karışmış olan Karamanlis Hükümeti’ne yakın kaynaklar 6 Aralık’tan bu yana Yunanistan’da yaşanan isyanı önemsizleştirmek için dezenformasyon faaliyetini sürdürüyor. Bunun bir örneğini Yorgo Kırbaki’nin Radikal gazetesinde yayımladığı haberde de görmek mümkün. İsyancıları, özellikle anarşistleri yağmacı gibi gösteren bu haber, 1996’da Kadıköy’de gerçekleşen 1 Mayıs kutlamalarında polis kurşunuyla üç kişi öldüğü zaman, ölenlerin değil de göstericilerin çiçeklere saldırmasını gazete manşetlerine taşıyan mantıkla örtüşüyor. Halbuki olayların başlaması ve geldiği nokta hiç de Kırbaki ve benzeri gazetecilerin gösterdiği gibi değil. Anarşistler, bir olay çıksın da yağma yapalım diye bekleyen yağmacılar değil. Adı yolsuzluklara karışmış, yaşanan ekonomik krizin tüm yükünü emekçilerin üzerine yıkan sağcı Karamanlis hükümetinin uyguladığı politikaların taşıran damlası, 16 yaşındaki bir gencin göğsünden vurularak öldürülmesiyle başka bir boyuta sıçrıyor. Çünkü sessiz kalındığı zaman başlarına ne geleceğine Türkiye’ye bakarak bile görebilirler. Yorgo Kırbaki, verdiği haberde, ölen gencin zengin bir ailenin çocuğu olduğunu özellikle belirterek, yaşanan isyanın sınıfsal bir yanı olmadığının altını çizmek istemiş.

Sadece son zamanlarda Türkiye’de polis şiddetiyle ölenlerin sayısı, Yunanistan’da ölenlerin onlarca katı olduğu halde, ne suçlular gerektiği gibi teşhir edilerek cezalandırılıyor, ne de örgütsüz bir toplum oluşumuzdan dolayı kitlesel eylemlerle polis şiddetin önü kesilebiliyor. Yunanistan halkı, başta bulunan hükümeti devirecek kadar böylesine şiddetli gösteriler yapmasaydı, emin olun Yunanistan’da da durum, Türkiye’de yaşananlardan farklı olmazdı.

Nijeryalı göçmen Fetsus’un Beyoğlu polis merkezinde silahla öldürülmesi, suçu sadece sol görüşlü bir dergi dağıtmak olan Ferhat Gerçek’in polis tarafından sırtından vurularak felç bırakılması, Engin Çeber’in Adalet Bakanı’nı bile özür dilemek zorunda bırakan 10 gün süren bir işkenceyle öldürülmesi, Çağdaş Gemik’in motosikleti üzerinde kafasından vurularak durdurulması gibi hadiseler, sadece aklımıza gelen birkaç örnek. Kendisine polis süsü veren kişilerin bile, bir kadını onlarca kişinin gözü önünde rahatça sürükleyerek götürmesine sessiz kalan bir toplum olduğumuz için de, polisin şiddetine Yunanistan’daki gibi karşılık veremeyişimiz, üzerinde düşünmemiz gereken önemli bir mesele. komşumuz Yunanistan’dan bu anlamda alacağımız önemli dersler olduğu bir gerçek. hala 12 Eylül darbesini yargılayamamış bir demokrasi içinde yaşadığımızı da unutmamalı.

Bu yüzden, Yunanistan’da yaşanan bu isyan, bizim de uzun yıllardır yaşadığımız bir yarayı kanatmaktadır. Ve yüreğimiz Yunan kardeşlerimizle birlikte atmaktadır. Alex’ler ölmesin diye!