Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AKP'nin Suriye politikasına ilişkin yaptığı açıklamada atılan adımlar için geç kalındığını ifade ederek "Suriye ile siyasi bir irtibat tesis edilmiş olmasını çok önemsiyorum. Son birkaç senelik gelişmeyi getirip de 10 yıllık gelişmeymiş gibi takdim etmeye kalkmayın. Dışişleri Bakanı bizzat kendi seviyelerinde bir adım atılması gerektiğini vurguladı. Bunlar olumlu gelişmeler ama çok geç" dedi.

Karamollaoğlu'ndan AKP'nin 'Suriye' politikasına tepki: Olumlu gelişmeler ama çok geç

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bugün partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

AKP'nin Suriye politikasına yönelik değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, atılan adımlar için geç kalındığını ifade ederek "Dışişleri Bakanı’nın 'kalıcı barış için muhalefetle rejimi anlaştırmamız lazım' sözlerini Suriye politikası adına olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Fakat keşke yıllardır dile getirdiğimiz bu yaklaşıma iktidar daha erkenden karşılık vermiş olsaydı. Suriye ile siyasi bir irtibat tesis edilmiş olmasını çok önemsiyorum. Son birkaç senelik gelişmeyi getirip de 10 yıllık gelişmeymiş gibi takdim etmeye kalkmayın. Türkiye, oraya fiilen müdahale edenlere destek verirken; kiminle irtibat kuruluyordu? Son zamanlarda başaramayacaklarını anladıkları için ilk önce elbette istihbarat örgütlerinin temas kurmalarına imkan tanıdılar. Bir adım. Arkasından da Dışişleri Bakanı, bizzat kendi seviyelerinde bir adım atılması gerektiğini vurguladı. Bunlar, olumlu gelişmeler ama çok geç. Ayrıca, nereye evrileceği henüz belli değil" dedi.

Sözlerine 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybedenleri anarak başlayan Karamollaoğlu, iklim krizi ve doğal afetlere dikkat çekerek "Deprem, orman yangınları, sel oluyor, olay sıcaklığını korurken çok büyük cümleler kuruluyor ve ardından bunların hepsi unutuluyor, ta ki bir sonraki felakete kadar. Ama bundan sonra görüne o ki alarmın rengi hep kırmızı olacak. Buzullar eriyor, atmosfer eskiye göre ısınıyor. İl, ilçe ve siyasi parti gözetmeden bu ifadeleri kullanıyorum. Afetlere hazırlık meselesi siyasi bir polemik konusu yapılmadan ele alınmalıdır" ifadelerini kullandı.

Ankara'da meydana gelen sağanak sebebiyle AFAD binasının zarar gördüğünü hatırlatan Karamollaoğlu, "2 gün önce Ankara’da meydana gelen yarım saatlik fırtına ve yağış sonrasında AFAD binasının bile dış cephe kaplamalarının kağıt gibi havada uçuştuğuna şahit olduk. İktidar birtakım tedbirleri mutlaka almalı. Sadece felaket anında sesini yükseltmek problemlerimizi çözmeye yetmiyor. Ülkemiz bütün olarak büyük afetler karşısında hep sınıfta kalmıştır. Bunlara bir yenisini daha eklememek için geçmiş felaketlerden, hadiselerden ders çıkarmak mecburiyetindeyiz. Artık bir saniye dahi vakit kaybetmeden gerekli tüm hazırlıklarımızı tamamlamalı, yeterli tüm tedbirleri eksiksiz almalıyız" şeklinde konuştu.

'SEÇİM STARTINI VERDİK'

6'lı masa toplantılarının altıncısının bu hafta sonu Saadet Partisi'nde gerçekleştirileceğini söyleyen Karamollaoğlu, "Cumartesi günü Ankara’da teşkilat toplantılarımızın ilkini yaptık. Bir bakıma seçim startını verdik. Pazar be pazartesi günleri ise Bursa’mızdaydım. Hem teşkilat mensuplarımızla verimli toplantılar gerçekleştirdik hem de sivil toplum kuruluşlarını ve esnafımızı ziyaret etti, vatandaşlarımızla bir araya gelerek kendilerinin talep ve beklentilerini bizzat kendilerinden dinledik. Biz Saadet Partisi olarak seçimlere ve iktidara hazır olduğumuzu bu çalışmalarımızla ortaya koyuyoruz. Gittiğimiz tüm ile ve ilçelerde görüyoruz ki insanımız da yeni bir başlangıç istiyor ve bu başlangıcın öncülerinden birisi olarak da Saadet Partimizi görüyor. Her seçim önemlidir ancak bu seçim tarihi bir seçimdir. 20 yıllık AKP iktidarının sonunun geldiğine işaret eden bir seçim olacaktır" dedi.

'TALİMAT VEREREK DÜZE ÇIKMAK MÜMKÜN DEĞİL'

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tarım Kredi Kooperatifleri'ndeki ürünlere indirim uygulanacağı yönündeki açıklamalarının ardından bazı ürünlerin zincir marketlerde daha uygun olduğu ortaya çıkımıştı. Erdoğan'ın bu talimatının çözüm içermediğini vurgulayan Karamollaoğlu "AKP iktidarı hem içeride hem dışarda arabayı duvara toslamıştır. Bu iktidar ekonomiden demokrasiye, adaletten bürokrasiye ülkeyi bir felaketin içine sürüklemiştir. Bugünden sonra Türkiye’ye vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Kendi ifadeleri ile metal yorgunluğu ile maluldür bu iktidar. Yorgundur ama daha vahim olanı Türkiye’yi de yormaktadır. Büyük ve süslü cümlelerle verdikleri hiçbir vaadin karşılığı da yoktur, kalmamıştır. En son Tarım Kredi marketlerindeki bazı ürünlerin fiyatını ucuzlatacaklarını açıkladılar her yolu denemesine rağmen hayat pahalılığını bir türlü düzgünlemeyi başaramayan Erdoğan, en sevdiği şeyi yaparak krize çözüm bulmaya çalışıyor. Talimat vererek fiyatları indirmeye kalkıyor. Talimat vererek ekonomiyi dizayn etmek, düze çıkarmak mümkün değildir.

Ülke genelinde biraz kabarık şubeleri olan bazı kurumların şubelerini artırarak bu problemin çözülmesi kesinlikle mümkün değildir. Kooperatifler kar amaçlı değildir, fiyatları düşürün diyen Cumhurbaşkanı bu zararların yine millet tarafından karşılanacağını hiç düşünmüyor. Bir yerde bir kurum var, fiyatları zararını da göze alarak düşürüyorsa birisinin bu karşılaması icap eder. Neticede bu dönüyor garibanın sırtına yükleniyor. Siz bu kafayla her şeyi ucuzlatırsınız bir tek fiyatları indiremezsiniz. Nitekim TBMM’yi pas ederek demokrasiyi ucuzlattınız. Haksız ve hukuksuz kararnamelerle adaleti ucuzlattınız. Bu milletin parasının değerini ucuzlattınız, düşürdünüz. Ama en önemlisi ahlaki ve manevi değerlerimizi siyasi istismar vesilesi yaparak değerlerimizi ucuzlattınız. Ama marketteki fiyatlar bir türlü ucuzlamıyor çünkü zihniyet yanlış. Market fiyatları talimatla değil stratejik karalarla indirilir. Kendi çiftçisi girdi maliyetleri yüzünden tarımı bırakırken yurtdışında tarım arazisi arayan Tarım Bakanımız var" ifadelerini kullandı.

'BAŞÖRTÜLÜ PSİKOLOG OLAMAZ' SÖZLERİNE TEPKİ

Karamollaoğlu, Prof. Dr. Üstün Sönmez'in "Başörtülü psikolog olamaz" sözlerini de "AKP’nin masa başında her gün bir yenisini ürettiği algılara, söylemlere çanak tutanlara da seslenmek istiyorum. Bir internet yayınında başörtülü kadınların psikolog olamayacağına yönelik sözler bazı kişilerin Türkiye’nin yaşadığı bazı olumlu gelişmeleri kabullenmekte zorlandıklarını gösteriyor. Yıllardır yapmaya çalıştığınız şu baskıları bırakın yahu, mantıksızlıkları bir kenara koyun. AKP’yi şu andan ayakta tutan milletin bazı kesimlerine verdiği birtakım imkanlar. Bunlarla ayakta tutuyor, yanlışlarının üstünü onunla örtüyor. Bu gafleti göstermeyin en azından. Mantık sahibi insanlar yüzünden önümüzdeki seçim kaybedilirse kaybedilir. Başörtüsüz olmayı “nötr” kabul ederek, toplumun geniş bir kesiminin kabul ettiği yaşam ve giyim tarzını dışlamak kabul edilebilir değildir. Türkiye, bu tartışmaları geride bırakalı çok oldu. Biz, kapanmış sayfaları ısrarla açmak isteyenlere inat, Türkiye’nin yeni bir başlangıç yapması gerektiğine inanıyoruz" ifadeleriyle eleştirdi.

AKP'nin Suriye politikasına ilişkin yorumlarda bulunan Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Dışişleri Bakanı’nın kalıcı barış için muhalefetle rejimi anlaştırmamız lazım sözlerini Suriye politikası adına olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Fakat keşke yıllardır dile getirdiğimiz bu yaklaşıma iktidar daha erkenden karşılık vermiş olsaydı. Bunca dram yaşanmadan, bunca insan hayatını kaybetmeden, bunca aile parçalanmadan, bunca aile memleketlerini terk etmek zorunda kalmadan bu aklı selimi kullanabilselerdi. Keşke bad’el harâb'ül-Şam dedirtmeden önce bizlere kulak verselerdi. Bir süre önce katil Esad’la görüşme teklifinde bulunanlar akıllarını başlarına alsın diyen iktidar ortağı Bahçeli bile, şimdi bu çağrıyı çözüm arayışlarına güçlü bir nefes olarak nitelendiriyor. Tarih çok enteresan. İnsanlar öyle laflar ediyor ki, bir gün geliyor bunu yalamak mecburiyetinde kalıyorlar.

'SON BİRKAÇ SENELİK GELİŞMEYİ 10 YILLIK GELİŞMEYMİŞ GİBİ TAKDİM ETMEYİN'

Bildiğiniz üzere, Suriye iç savaşının henüz başlarında biz Saadet Partisi olarak Suriye'ye gitmiştik. Esad'la da görüştük. Düşüncelerimizi, fikirlerimizi, Suriye'nin ne yapması gerektiğiyle ilgili tavsiyelerimizi onlara ilettik. Onlardan da bir tepki almadık. Eğer siz Suriye'yi demokratik bir ülke haline getirmek istiyorsanız; mutlaka muhalefete imkan tanıyacaksınız, parti kuracaklar, yayın organları olacak ve Meclis'te temsil edilecekler, hiçbirisine itiraz etmediler. Biz zaten Türkiye'yi kendimize örnek almıştık dediler. Biz, bunları kendilerine anlattığımızda da siz bilmezsiniz, bunları biz iyi biliriz, dediler. Ama bu söyledikleri söz 500-600 bin insanın hayatını kaybetmesine, 15 milyon ailenin oturdukları yeri tek etmelerine ve bunların yarısının Suriye'yi terk etmesine sebep oldu. O yarısının da en az 4,5-5 milyonu ülkemize geldi. Bunlar yaşanmazdı, eğer mantık doğru işletilmiş olsaydı. Ama şimdi, en azından bu ifadelerin kullanılmış olmasını, geri planda da Suriye ile siyasi bir irtibat tesis edilmiş olmasını çok önemsiyorum.

Biz bunu hep yapıyorduk diyorlar. Neymiş? İstihbarat kurumları, birbiriyle irtibat halindeymiş. Hadi oradan! Son birkaç senelik gelişmeyi getirip de 10 yıllık gelişmeymiş gibi takdim etmeye kalkmayın. Türkiye, oraya fiilen müdahale edenlere destek verirken; kiminle irtibat kuruluyordu? Ha ama son zamanlarda başaramayacaklarını anladıkları için ilk önce elbette istihbarat örgütlerinin temas kurmalarına imkan tanıdılar. Bir adım. Arkasından da Dışişleri Bakanı, bizzat kendi seviyelerinde bir adım atılması gerektiğini vurguladı. Bunlar, olumlu gelişmeler ama çok geç. Ayrıca, nereye evrileceği henüz belli değil.

'ÜRETMEYELİM, ALALIM DAHA UCUZA OLUR, BU MANTIKLA SİZ NASIL YÖNETECEKSİNİZ?'

Şimdi biz kağıdı dışarıdan getiriyoruz, havsalam almıyor. Kendi fabrikanı yıkacaksın. Dışarıdan kağıt ithal edeceksin, hangi mantık bu ya. Gübre, 1950’lerde ilk gübre fabrikalarından birisi Türkiye’de kuruldu. Orta Anadolu’daki gübre fabrikası kör topal gitmeye çalışıyor ama biz gübreyi dışarıdan getiriyoruz. Bu kadar kafasızlık olmaz. Şeker fabrikaları aynı akıbete uğruyor şimdi. Bu mantıkla siz memleketi nasıl yöneteceksiniz. Üretmeyelim, alalım daha ucuza olur, bu mantıkla siz nasıl yöneteceksiniz? Tarım ve Kredi Kooperatifleri, çiftçiyi koruyan birlikler ama bakın 2021 yılında 250 milyon lira zarar etti. 2022 yılı zarar tahmini tam 1 milyar lira. 8 bin ortaklı bir kooperatif, çiftçinin. Para sahiplerini destekleyeceksiniz onlara bütçeden milyarları vereceksiniz ama bizi doyuran bir kooperatife bu kadar zararın çıkarılmasına da seyirci kalacaksınız. Bu iş böyle gitmez"

Karamollaoğlu, artan kira ve yurt ücretleri ile ilgili soruya da şunları söyledi:

'YANLIŞ POLİTİKALARLA DOĞRULUK BULUNMAZ'

“Yeni bir dönem başlıyor. Geçmişte bunlar bir sorun haline, gündeme gelmezken bunu öyle bir politik hale getirdiler ki sanki Türkiye’nin problemi üniversitelerin civarında kurulacak yurtlarla çözülür. Çözemezsiniz, çözemiyorlar işte. Yanlış politikalarla doğruluk bulunmaz. Eskiden böyle bir problemi konuşmuyorduk biz, eski dediğim 3-5 sene öncesine kadar. Öğrenciler üniversiteye girdiği zaman bırakın diğer kurumlar da yurt açsın, buralarda yanlış ideolojiler aşılanmasın doğru buna da imtina gösterilsin. Ama öğrenciye kendi geçimini sağlayacak kadar yeterli bir burs verilsin. Devlet yurt yaparak bu problemi çözemez"

ANKA