İzmir’de iki bina depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle zorla yıkılmak isteniyor. ‘Güçlendirme yapılabilir’ raporu olmasına ve davanın sürmesine rağmen binaların elektriği kesildi. 300 yurttaş elektriksiz yaşıyor.

Karanlığa mahkûm ettiler
İki apartmandaki yüzlerce kişi yaşamlarını elektriksiz sürdürmeye çalışıyor. (Fotoğraf: BirGün)

Aycan KARADAĞ - Berkay SAĞOL

İzmir’in Konak ilçesi Altıntaş Mahallesi’nin İnönü Caddesi’nde yer alan 11 katlı ve yaklaşık 40 yaşında olan Cumhur ve Taktakoğlu Apartmanları yıkılarak yeni binalar yapılmak isteniyor. Bu kapsamda 8 Kasım tarihinde iki binanın yaşları büyük olduğu ve depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle elektriği kesildi. Toplamda 56 daire, 50 dükkân bulunan iki binada 300 kişi, hayatlarını 5 gündür elektriksiz sürdürüyor. Apartman sakinleri, konuyla alakalı hiçbir bilgi verilmediğini ifade ederken, çaresiz durumda olduklarını söyledi.


GÜÇLENDİRMEK MÜMKÜN

Apartman sakinlerinin aktardığı bilgilere göre, 2016 yılında iki binada dükkânı bulunan bir yurttaş, hamam yapmak için binanın altına sondaj vurdu. Sondaj, o dönem binanın zeminine ve binanın altından geçen metro hattına zarar verdiği gerekçesiyle iptal edildi. İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen depremden 1 yıl sonra ise hamam yapmak isteyen yurttaş, binayı karot testine sokarak orta riskli raporu aldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ise bu raporu işleme koyması sonrası binada yaşayanlar tarafından dava açıldı. Yurttaşlar tarafından binaların yıkılmaması için açılan dava sürerken, yıkım için yürütmeyi durdurma kararının kaldırılması sebebiyle binanın yıkımı için başvuru yapıldığı ve bina için orta riskli kararının alınmasının üzerinden 1 yıl geçtiği için binanın elektrik, su ve doğalgaz hatlarının kesildiği ifade edildi. Davanın bir sonraki duruşması ise 27 Aralık tarihinde görülecek.

Öte yandan Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Tanarslan tarafından 14 Haziran’da imzalanan raporda, güçlendirme sonrası yapının can güvenliği performans seviyesini yakalamış olması sebebiyle iki yapının güçlendirilmesinin mümkün olduğu belirtildi.

MUM IŞIĞINDA YAŞAM

Apartman sakinlerinden Nermin Güldemir, “Elektriğimizi kestiler. Kesme işleminde çok fazla polis geldi. Bu iki apartmanda yaşlı insanlar oturuyor. Yazık değil mi… Ben bir polis ailesi olarak çok üzüldüm ve utandım. Ben apartman yöneticisiyim izin aldınız mı diye sorunca da bizimle uğraşmaya başladılar. Zor durumdayız. Elektiriğimiz yok. Bundan dolayı doğalgazımız da çalışmıyor. Su çok az akıyor” diye konuştu.

Ömer Faruk Göngür de, “Burada yaşlı insanlar oturuyor. Elektrik yok. İnsanlar günlerdir mağdur. Mum ışığında yaşamaya çalışıyoruz. Yukarıdan inemeyen yaşılar var. Solunum cihazına bağlı yaşayan insanlar. Bu kadar teknolojik bir çağda İzmir’in göbeğinde vatandaşın karanlığa mahkûm edilmesi doğru bir şey değil. Binada yaşamaya devam etmek zorundayız. Gidecek yerimiz yok. Herhangi bir yaptırım olmadan önce haber verilmesi gerekir. Hiçbir apartman sakininin bu kesinti yaşanacağından haberi yoktu” dedi.

75 yaşındaki Kemal İnandık da, “20 yıldır bu binada oturuyoruz. Bizim artık hiç konuşacak halimiz kalmadı. İfade edecek bir şey kalmadı, mağdur olduk. Akşama kadar güneş ışığıyla yaşıyoruz, sonrasında hayat duruyor. Aşağıya inemiyorum, dışarı çıkamıyorum. Ben emekli bir insanım. Tek eğlencem dışarıya çıkıp biraz hava almaktı. Onu da yapamıyorum artık. Sağlık sorunlarım olduğu için kullanmam gereken cihazların elektriğini de sağlayamıyorum. Bir şarjlı cihaz bulduk onu öyle hallediyoruz. İletişimimiz kalmadı dışarıyla” ifadelerini kullandı.

‘KANSER HASTASIYIM’

80 yaşındaki Ergün Yüce ise, “Perişan bir şekilde dolaşıyoruz ortalıkta. Banyo yapamıyoruz, ısınma yok, yemek yapmakta zorlanıyorum. Ben kalp hastasıyım, kanser hastasıyım. Kat çıkamıyorum asansöre ihtiyacım var, kullanamıyorum. Dışarısıyla ilişiğimiz kesildi. İnsan hakları gereğince temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerekiyor. Fakat bunları gerçekleştiremiyoruz” dedi.

17 yıldır esnaflık yaptığını söyleyen Hasan Hüseyin Seveniş, “Resmen hayata bir kasıt” dedi ve ekledi: “Ben bu dükkanımı nereye taşıyacağım. Dışarıda kiralar pahalı. Esnafların ve bina sakinlerinin yaşamlarına müdahale söz konusu burada. Mal sahibi mağdur olmaz bir şekilde kendini kurtarır ama biz çok mağdur olduk. İnsanları işsiz bıraktılar, borcu olan insanlar var.”