Karanlığın kurşunları Sevinç Özgüner’i unutturamaz

Fotoğraf: İstanbul’daki evinde 23 Mayıs 1980’de faşistlerce katledilen TTB Merkez Konseyi Üyesi Sevinç Özgüner, kızları Alev ve Işıl ile birlikte.
Okan TOYGAR*

23 Mayıs 1980, Cuma, saat 03.10…

Sarkık bıyıklı üç kişi, İstanbul Mecidiyeköy Pehlivan Sokak’taki Işık Apartmanı’nın dördüncü katına çıkıp, soldaki kapıyı yumruklamaya başladı. Kısa bir süre sonra içerden “Kim o?” diyen bir kadın sesi duyunca, hedefe ulaştıklarını anlayarak, sırıttılar. Çünkü dört gün önce geldiklerinde, evde bulamamışlardı onu. “Aç kapıyı, polisiz” dedi, içlerinden birisi. Kadın saatine baktı. Gelenlerin kimler olduğunu tahmin etmişti. Polis bu saatte ev basıp, kapıyı kırmaya çalışmazdı. Zaten bir süredir ölüm tehditleri alıyordu. Evinin olduğu bölge faşistlerin kontrolü altındaydı. Muayenehanesinden eve dönerken durdurup, “Hastalarından neden para almıyorsun, komünist misin sen?” diye soruyorlardı zaman zaman.

Eşi Vecdi Bey ve annesi Zehra Hanım uyuyorlardı. Kızları Alev ve Işıl geçti aklından bir an. “İyi ki onları arkadaşlarımızın evlerine göndermişiz” diye düşündü. Bu sırada kocasının yatak odasından koridora çıktığını gördü. Tam onunla göz göze gelmişlerdi ki, büyük bir gürültüyle kapı kırıldı ve art arda silah sesleri duyuldu. Vücuduna isabet eden yedi kurşunla kanlar içinde yere yığıldı kadın. Etrafındaki her şey bir anda silikleşmiş, sanki “bir karanlığa yuvarlanmıştı”.

Katiller, apartmanın karşısındaki duvara “Mecidiyeköy komünistlere mezar oldu” diye yazdıktan sonra kaçacak ve gerçekleştirdikleri bu tüyler ürpertici cinayetten ötürü ne kendileri, ne de onları azmettirenler ceza alacaklardı.

Ertesi gün gazeteler birinci sayfadan verdiler haberi: “Evi basılan kadın doktor öldürüldü. Faşist katiller, TTB Merkez Konseyi üyesi, Diş Hekimi Sevinç Özgüner’in evine zorla girdiler. Eşi, kapatılan Türkiye Emekçi Partisi yöneticisi Vecdi Özgüner ise çeşitli yerlerinden yaralandı.”

***

Sevinç Özgüner, 1948 yılında henüz yirmi yaşındayken İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’nde başladığı barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesini o güne dek kararlılıkla sürdürmüş bir hekimdi. Üniversite harçlarına ve Kore’ye asker gönderilmesine karşı başlatılan eylemlerin ve Nazım Hikmet’e özgürlük kampanyasının düzenleyicileri arasında yer almış, bu nedenle 1951 tevkifatında işkence görmüş, iki yıl tutuklu kalmıştı. Sosyalist mücadeleyi, 1960’lı yıllarda TİP’te sürdürdü.

1970’li yıllarda TTB’de, halkın sağlığı ve hekimlerin özlük hakları ve örgütlenme özgürlüğü için çalıştı. DİSK’in, faşizme karşı tüm ilerici ve demokrasiden yana güçlerin birliği için yaptığı Ulusal Demokratik Cephe çağrısı TTB Merkez Konseyi’nde konuşulduğunda “Ben hayatım boyunca bu mücadeleyi verdim. Bunların altına imzamı atarım” demişti. Gerçekten de yaşamı, barış içerisinde, kardeşçe yaşayan, özgür bir toplum yaratabilme mücadelesiyle geçmişti. Onun bu özelliği nedeniyle, İstanbul Tabip Odası tarafından her yıl, Arif Damar’ın “Türkiye’de dağıtılan ödüllerin en onurlusu” dediği “Diş Hekimi Sevinç Özgüner İnsan Hakları Barış ve Demokrasi Ödülü” verilmektedir.

***

Vecdi Özgüner, “Karanlığın kurşunları Sevinç’i unutturamaz” yazdırmıştı eşinin mezar taşına. Ne Sevinç Özgüner ne de onun özverili, korkusuz ve onurlu mücadelesi unutuldu.

*Dr., İstanbul Tabip Odası