Artık her sabah uyandığımızda şaşırmaktan vazgeçtik!..

Daha doğrusu karşılaştığımız olaylara alıştık ve “bizi şaşırtan ne var?” diye kimseye sormuyoruz!

Çoğu insan akşam memleket haberlerini bile dinlemekten vazgeçmiş.

Her şey, birinin istediği gibi gidiyor.

Ve yurttaş da bu gidişe alıştı!..

İşte en büyük tehlike de burada!.. Alışmakta!..

•••

Alışkanlık önce tutkuyu, daha sonrada boş vermişliği geliştiriyor!..

Boş veren toplum, her şeyini kaybetmeye hazırdır!..

Önce; yaşam biçimlerini, geleneklerini, emeklerini, hayallerini, zenginliklerini!..

Sonra; haklarını, özgürlüklerini, adil paylaşım taleplerini, rejimini!..

Daha sonra; değerlerini, inançlarını, adalet duygusunu, kişiliğini!

En sonunda; varlık nedenini, can ve mal güvencesi ile yaşama sevincini kaybeder!..

İşte o zaman ölüdür o topum!..

•••

Alışkanlık, yurttaş bilincini, direnme gücünü yok eder!..

Alışan insan, insanlığından çıkar, birine biat eden, onun talimatlarıyla yaşayan bir canlıya dönüşür!..

Artık onun için; devlet, vatan, yönetim şekli, yasa, anayasa, meclis, hükümet, yargı yoktur!..

Artık o yerde; bir kişi ve onun önünde eğilen bir güruh vardır!..

Yani yurttaşlıktan vazgeçen, ümmet olmaya karar veren bir toplum!…

•••

15 yıldır iş başında olan bir iktidar, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi bahanesiyle ülkeyi allak bullak ediyor!..

OHAL’e sığınarak aklına gelen ama anayasaya, yasalara uymayan her şeyi yapıyor!

Bu iktidar; on binlerce kamu ya da sivil görevliyi işinden etti.

İş adamlarının mallarına el koydu. Üniversiteleri, okulları kapattı. Öğrencileri, akademisyenleri kapı önüne koydu.

Kurum ve kuruluşları dağıttı… Yüzbinlerce aileyi mağdur etti.

Sorgusuz sualsiz insanları hapse attı!.. 150 gazeteci hala tutuklu…

Şimdi dünyada eşi benzeri olmayan yönetim şeklini anayasa değişikliğiyle gerçekleştirmeye çalışıyor…

•••

Rejimi değiştiriyor… Yalan söylüyor... İftira ediyor!..

Ve bunları, müthiş bir saldırganlıkla yapıyor!..

Kendi yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini kapamak adına laik demokratik Cumhuriyeti değiştirmeye çalışıyor…

Bu arada kendisine muhalif olabilecek herkesi, yok etmeye, her kurumu yıkmaya çalışıyor.

“Rejim değişikliğidir. Bu nedenle HAYIR vereceğim” diyenleri de, ya işinden atıyor, ya da tutukluyor!. Yani linç etmeye çabalıyor!

•••

Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen anayasa bilimcileri, akademisyenleri; halkın önüne getirilmek istenen değişikliklerin, demokratik rejimle uzaktan yakından ilgisi olmadığını yazıp söylüyorlar.

Doğru!.. Demokrasinin var olabilmesi yargı, yürütme ve yasama organlarının ayrı olması, birey hak ve özgürlüklerinin korunması adına bu erklerin birbirini dengeleyen ve frenleyen bir konumda bulunması gerekir...

Oysa AKP/MHP’nin yaptığı değişiklik, “doğrudan hükümet, meclis ve yargının bir kişinin eline verilmesi” demektir!.

Hani RTE 23 Nisanda yerine oturan bir çocuğa; “Sen şimdi başbakansın asarsın da kesersin de!” demişti ya, şimdi o düşüncesi gerçekleşiyor!..

•••

Değişiklik henüz halk oylamasından geçmedi.

Ama mevcut Anayasa’yı yıllar önce askıya aldıklarını açıkladılar!..

Aslında bu bir sivil darbedir!..

Yargılanması gerekenler şimdi ülkenin rejimini değiştirme cüretini gösteriyorlar!.

Bu durum “halkın egemenliğinin gasp edilmesidir!”

Şimdi deniliyor ki; “yeter söz milletin değil birinin!”

Bu söz “Sivil vesayetten de öte firavunluğun oluşturulmasıdır!”

•••

Öyle dengeyi kaybettiler ki; “Hayır” lafını edenin üzerine polislerini gönderiyorlar…

Öyle kontrolden çıktılar ki; geçmişte kendi yarattıkları her olayın failini ve de nedenini şimdi FETÖ’cü ilan ediyorlar.

Öyle çıldırdılar ki; ekonomi çökmüş, piyasalar altüst olmuş durumda, üretim durmuş, döviz fırlamış, uluslararası kuruluşlar Türkiye’yi gözden çıkaran açıklamalar yapıyor. İktidar tüm bunları “FETÖ’nün başının altından çıkıyor!..” diye ülkeye yutturmaya çalışıyor…

•••

Kaldı ki; geçmişte başta RTE olmak üzere AKP Hükümeti’nin bakanları ve yöneticileri “Hocaefendi methiyeleriyle” Gülen’e olan aşklarını dile getirmişlerdi!..

Şimdi ortaklarını terörist olarak nitelendiren yapay bir kavga yaratıyorlar..

Sonda hiçbir zaman bir birilerinden ayrılmayacaklar!..

Nitekim FETÖ’nün en önde gelen adamı Emre Uslu iktidarı desteklediklerini ve referandumda “Evet” diyeceklerini açıkladı!..

•••

Önceki gün OHAL bahanesi ve FETÖ gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olarak 4464 kişi daha ihraç edildi.

İhraç edilenlerin 330’u akademisyen!..

İçlerinden biri var ki, anayasa konusunda sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da önde gelen bilim insanlarından biri.

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu!..

Daha önce RTE’nin “Başbakanlık insan hakları komisyon başkanlığı” yapan Kaboğlu, son yapılan anayasa değişikliğine karşı çıkan ve gerekçelerini herkesin anlayacağı dille anlatan önemli bir aydındır. Suçu bilim adamı olarak doğruları savunmak! Aldatılmak istenen yurttaşların kafalarının “örümcek ağlarıyla” sarılmasını önlemek!..

BirGün gazetesinde “Köşe komşum” olan Kaboğlu’ndan herkes gibi bende çok şey öğrendim.

Onu üniversiteden ihraç ederek, “hukukun üstünlüğüne inanan” nesiller yetiştirmesini engellediklerini zannediyorlar!..

Aldanıyorlar! Bilinmeli ki; “karanlığı sadece ışık yok eder!”

•••

Hukukçulara göre mevcut Anayasaya aykırı olan son KHK’de 330 akademisyen atıldı!..

Atılan akademisyenlerin çoğu “Barış bildirisine” imza atanlar ve Eğitim-Sen üyeleri. Kaboğlu’nun yanı sıra, Türk Tabipleri Birliği eski Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan da ihraç edilenler arasında.

Fazıl Say ve Genco Erkal ile birlikte Nazım Oratoryosu’nu gerçekleştiren Orkestra Şefi İbrahim Yazıcı ile Keman Sanatçısı Filiz Özsoy da bu KHK’nın içinde...

Bunların yanı sıra; Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin Tiyatro Tarihi ve Teorisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tülin Sağlam ile Ana Sanat Dalı Başkanı Prof. Dr. Banu Belkiz Altan ve Prof. Dr. Neziha Selda Öndül de ihraç edilen isimler arasında yer alıyor!..

İktidar sadece evrensel hukuka değil, insanın gelişimine mutluluğu ve güzelliğine, kısaca, huzur ve barışa katkı sunacak her şeye, başta sanata da düşman!..

Görüldüğü gibi durup dururken, hiç ilgileri olmayan nedenle ve yasalara uymayan bir şekilde, bilim insanlarının işlerine son veriyorlar!. Aydınlığı yok ediyorlar!..

•••

Bu karanlık dönemi yaratanların da hesap vereceği günler yaklaşıyor!.

Bilinmeli ki; laik demokratik Cumhuriyeti yıkmaya çalışan ve “darbeyi önledik” diye sanal kahramanlık yapanlardan dışlanan halkımız “HAYIR!” diyerek hesap soracaktır!..

Çünkü “Aydınların saçtığı ışığı karanlık bezirgânları hiç bir zaman kör edemedi!”