Karar bugün açıklanıyor

HÜSEYİN ŞİMŞEK

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB tarafından 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlenmesi planlanan Emek, Barış ve Demokrasi mitingi öncesinde tarihi Ankara Garı önünde IŞİD’in gerçekleştirdiği ve 103 kişinin yaşamını yitirdiği Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamının davasında onuncu duruşması yapıldı. Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Kasım 2016 tarihinde başlayan, yalnızca 21 ay, 10 grup duruşma ve 53 celse süren 36 sanıklı davanın 17 sanığı henüz yakalanmadı.

Dokuz grup duruşma ve 50 celse Ankara Adliyesi’nde görülürken karar duruşması öncesinde kent merkezinden kilometrelerce uzaktaki Sincan Ceza İnfaz Kurumu Adliyesi’ne “nakledilen” dava, 900 kişi kapasiteli salonda, yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı.

Mahkemede mağdurların ve avukatların açıklamalarının ardından sanıkların “son söz”lerine geçildi. Sanıklar, duruşmanın “adil” yapılmadığını savunurken avukatları ise “tahliye” talep etti. Bazı sanıklar son savunma hakkını kullanmak istemezken sanık Suphi Alpfidan, bombalamalardan asıl sorumlu olanların kendilerini patlatarak öldüklerini söyledi.

Sanık Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Tansu Çiller duruşmada ilginç bir talepte bulundu. Dava konusu olayla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen Durmaz’ın tutuklandığını iddia eden Çiller, “Maddi gerçekler perde arkası bırakılmak isteniyor. Dosyada örgütle ilgili ifadelerde Musul Başkonsolosu iken kaçırılan Öztürk Yılmaz’dan da bahsedilmiştir. Yılmaz’ın da ifadesinin alınmasını istiyoruz” dedi.

“Erdoğan”lı savunma
Son savunma için söz alan sanık Resul Demir ise Tayyip Erdoğan’ın bir sözünü hatırlatarak savunma yaptı. Erdoğan’ın “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünün kendisi için de uygulanmasını isteyen ve cezalandırılması durumunda bu sözün dışına çıkılacağını iddia eden Demir, “Tersini yaparsanız ve beni bırakmazsanız ‘devlet insanla beslenir’ sözünü yaşatırsınız” diye konuştu.

“Yalan söylüyorsun”
Sanık Karaoğlu’nun savunması sürerken diğer sanık Esin Altıntuğ söz alarak Karaoğlu’nun “yalan” söylediğini belirtti.

Kendisini patlatan Halil İbrahim Durgun’un eski eşi Altıntuğ, “Eşim Halil, 14 Ekim 2015’te firar ettiği gece Yakup’un kendisini polislerden koruduğunu ve kaçırdığını söyledi. Yakup ayrıca evimizde dini dersler verdi.

Eşleri Suriye’de ölen kadınları Antep’teki evinde ağırladı. İfadelerinin büyük bir kısmı yalan” dedi.

Davada kararın bugün açıklanması bekleniyor.