Google Play Store
App Store

Maariya Wirkkala’nın Karaya Çıkmak Yasaktır sergisi dünyanın trajedilerinden umut yolculuklarına odaklanıyor. Hırçın bir deniz imgesi yaratan sanatçı mültecilerin kırılan hayallerini tokat gibi çarpıyor yüzümüze.

Karaya çıkmak göçmene yasak
Fotoğraf: Orhan Cem Çetin

Deniz Burak BAYRAK

Suriye’deki savaşın korkunçluğunu gösteren kanıt, Bodrum’da bindiği botun batması sonucu yaşamını yitiren ve cansız bedeni kıyıya vuran 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin unutulmaz çarpıcılıktaki fotoğrafıydı. Yeni bir yaşam umuduyla dünyanın çeşitli coğrafyalarında yerinden yurdundan edilen milyonlardan biriydi Aylan. Ölümünün üzerinden yaklaşık 10 yıl geçti ama göçmenler için ‘karaya çıkmak’ hâlâ yasak.

ÖLÜLER KARAYA ÇIKABİLİR

Sanatçı Maaria Wirkkala’nın Arter’de sergilenen yerleştirmesi ‘Karaya Çıkmak Yasaktır’, dünyanın yaşadığı en büyük trajedilerden biri olan mültecilik konusunu gündeme getiriyor. Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmenlerin hazin hikâyesini kendi perspektifinden değerlendiriyor sanatçı. 2007’de 52’nci Venedik Bienali Finlandiya Pavyonu’nda farklı bir konseptte sergilenen enstalasyon bu kez bir ada formunda.

Wirkkala, rengârenk kırık cam parçalarından oluşturduğu denizin tam ortasına sandolo adı verilen ve içi su dolu bir Venedik gondolu yerleştirmiş. Galeriye girince masalsı ve büyüleyici gelse de ciddi bir tehlike arz ettiğini anlıyoruz cam parçalarının. Hırçın bir deniz imgesi yaratan Wirkkala mültecilerin kırılan hayallerini acı bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze.

Su alarak batmaya yüz tutmuş bir tekneden etraftaki kırık camlardan ötürü kaçamayacakları ve kesin sonucun ölüm olduğu gerçeğiyle yüzleştiren yerleştirmeye uzun uzun bakınca “Yaşayanlar için karaya çıkmak yasak ama ölülere serbest” demek geliyor içimizden.

Maaria Wirkkala (Fotoğraf: Arter)

Helsinki, Laponya ve Venedik’te çocukluğunu geçiren sanatçının üslubu; su, hayat, ölüm, yansıma gibi temalarda belirginleşiyor. Ayrıca cam kırıkları; mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızıya doğru ilerleyen bir hatta sıralanmış. Ölüme gidiş ve kanı göstergeleyen bir çizgi bu. Ancak gondolun gittiği yön umut dolu bir mavi.

Salonun farklı bir köşesinde havaya asılı cam bir merdiven dikkat çekiyor. Bu merdiven ölümle yaşam ve gökyüzü ile yeryüzü arasında bir bağlantı sanki. Tırmanmaya çalışıldığında parçalanacağı bir gerçek olan merdiven 2007’deki bienalde daha ulaşılabilir bir yerde sergilenirken bu sergilemede sanatçı havada asılı bir kürasyonu tercih etmiş. Dünya daha karanlık bir yere doğru mu gidiyor acaba? Gondoldan daha uzak bir köşede ise bir tekne küreği ahşap bir kutu içerisinde ziyaretçilere bakıyor. Bu ahşap kürek de Arter’deki yerleştirmeye özel tıpkı girişte duvara yapıştırılmış bir Venedik kartpostalı gibi. Bir tabut imgesi uyanıyor hemen altın tozları serpiştirilmiş kürek yerleştirmesine bakınca.

Dünyada savaşa karşı olan ve barış umutlarını içinde taşıyan ‘iyi’ insanları derinden etkileyecek toplumsal ve politik referanslarla dolu Karaya Çıkmak Yasaktır sergisi umarız bir gün güncelliğini yitirir. Serginin imge dünyası da hırçın denizlerde yaşam ve yeni bir başlangıç umuduyla yola çıkan yolculukların sonunun geldiği ve ‘yaşama hakkının yasaklanmadığı’ bir dünya hayaliyle direnmeyi pekiştirir.

Küratörlüğünü Nilüfer Şaşmazer’in yaptığı sergi, pazartesi günleri hariç 23 Şubat 2025’e kadar ziyarete açık.