9. dereceden devlet memuru Jakov Petroviç Goladkin, bir sabah işyerindeki masasının karşısında, kendisiyle aynı adı taşıyan, kendisine tıpatıp benzeyen bir memurun oturduğunu görür. Bu onun “öteki” halidir. (1846 “Öteki” F. M. Dostoyevski)

İkisi arasında bir mücadele başlar.

Goladkin, kendi olamadığı noktada bir “öteki” yaratır. Bu “öteki” hali ona dayatılanla başa çıkma mekanizmasıdır. Ona ait olmayan ama istenilen özelliklere, hırslı olma, rekabet etme, amirlerini memnun etme, güce itaat gibi niteliklere sahip olmadığı sürece çalışkanlığı, dürüstlüğü bir anlam ifade etmeyecektir. O, bu haliyle istenmeyendir, elenmelidir.

Kariyer basamakları sınavı ile yapmaya çalıştıkları öğretmenlerin Bay Goladkin’in “öteki” halini yaratma çabasıdır.

Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hoca’sını yok edip 2000’lerin Hababam Sınıfı filmlerindeki Deli Bedrilere dönüştürme çabasıdır.

***

Sınav ile nitelikli eğitim nasıl sağlanacak, eğitimdeki devasa sorunlar nasıl ortadan kalkacak? Yaşanan sorunların nedeni öğretmenler mi? Kariyer değil bir ihtisas, uzmanlık mesleği olan öğretmenliği sınav yoluyla uzmanlaştırma iddiası hangi aklın ürünü? Bu akıl neyi amaçlıyor?

Milli Eğitim Bakanı’nın bu soruları cevaplamaya çalışırken kurduğu her cümle birbiri ile çelişiyor.

Önce adaylar için kolay bir sınav olacağını, yeni uzman öğretmenler ve başöğretmenlerle eğitim sisteminin çok daha iyi noktalara geleceğini söylüyor.

“Mesleki yeterlilik bir sınavla ölçülebilir mi? Sınavda ‘başarısız’ olanlar yetersiz mi olacak? Kolay bir sınavla neyi ölçmeyi amaçlıyorlar?” eleştirileri devam edince aslında mülakat yapacaktık ama mülakatlar ile ilgili durumdan dolayı vazgeçtik, diyor. Bu kez de kurduğu cümleler mülakat yolu ile yapılan haksızlığın, adaletsizliğin itirafı oluyor.

Öğrencileri ölçtük olmadı, eğitimde hâlâ başarısızız, şimdi bir de öğretmenleri ölçelim, diyor sonrasında. Cambaza bak, diyerek gerçek sorumluları gizlemeye çalışıyor.

Sınavı geçemeyen üzülmesin sınav hep olacak, isteyen tezsiz yüksek lisans da yapabilir, merak etmesinler soru kitapçığı da yayınlayacağız, diyerek kurduğu her cümle ile yapmaya çalıştıklarını meşrulaştırma çabası boşa düşüyor.

“Tüm ikna çabaları sonuçsuz kalınca da sendikalar bunu istedi” dedi. Öğretmenlerin, kamuoyunun kim istedi, açıkla diyerek yaptığı yoğun baskı sonucunda da o “sendikayı” söyledi. Bu açıklama tek başına süreci özetledi. Öğretmenler ile ilgili alınan bir kararda öğretmenlerin fikri dahi sorulmadı. Bir sendika, demokratik bir kitle örgütü olabilmenin tek bir özelliğini dahi taşımayan bir yapı için söyledi ve yaptık, dedi.

Bu milyonlarca öğrencinin yaşamına dokunan, memleketin geleceğini emeğiyle yaratan yüzbinlerce öğretmene, emeklerine yapılan en büyük haksızlıktı. Öğretmenleri yok saymaktı.

İsimlerinin önüne uzman, başöğretmen vasıflarının yazılmasıyla okullarda daha fazla kayıt parası, katkı payı toplanmasının bir pazarlama aracı haline getirilmeyi kabul eden, velileri, öğrencileri müşteri olarak kabul eden, parasını verenin vasfına göre istediği öğretmeni seçmesini olağan gören, yeterliliklerini sürekli kanıtlamak zorunda bırakılan, meslektaşları ile dayanışan değil rekabet eden bir öğretmen modeli istiyorlar.

***

Sınav tartışması ile gelinen süreç; 2011 yılı ile başlatılan öğretmenlik mesleğine dair tartışmalar 2016 yılında sözleşmeli öğretmenliğin uygulanmaya başlaması, 2017’de Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi’nin yayınlanması ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun AKP’nin 24 Haziran 2018 seçim beyannamesine girmesi ile adım adım örüldü. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik yaygınlaştırıldı, kalıcı bir istihdam biçimi haline getirildi.

24 Haziran seçimi sonrası eğitim alanında asıl ve tek yetkili kurul Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu oldu. Bu kuruldaki bir ismin de yer aldığı bir düşünce kuruluşu TEDMEM alelacele Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı hazırladı. Hemen ardından neredeyse kopyala-yapıştır denilebilecek içerikte bir taslağı da Eğitim Bir Sen açıkladı.

Bu taslakta performans sistemi, kariyer basamakları, sınav, maaş karşılığı ders saatlerinin artırılması, 12 Mayıs’ta yayınlanan yönetmelikle de tescillendiği gibi ataması yapıldıktan sonra da sözleşmeli öğretmenlere mülakat uygulanması, “kriterlere” uygun değilse mesleğinin sonlandırılması, iş güvencesinin kaldırılması gibi öğretmenlerin yıllardır mücadele ederek kazandıkları tüm hakları budayan bir maddeler silsilesi yer aldı. Dünya tarihinde ilk kez bir “sendika” iş güvencesinin kaldırılmasını ve üstüne üstlük bir de yöntemini önerdi.

1-3 Aralık 2021’ de yapılan Şura ile de süreç hızlandırıldı ve bugüne gelindi.

Bu sınava kim karar verdi tartışmasının asıl cevabı ise yıllardır adım adım örülen “Türkiye’yi bir anonim şirket gibi yönetmek istiyorum” diyen ideolojik hattır.

***

Öğretmenlik mesleğine yönelik tartışma yalnızca kamuda çalışan öğretmenleri değil, özel öğretim kurumlarında çalışan ve ataması yapılmayan öğretmenleri, milyonlarca öğrenciyi, veliyi, memleketi ilgilendiriyor. Öğretmenin kaybettiği gün milyonlarca öğrencinin, memleketin kaybettiği gündür.

Öğretmenler mesleklerinin itibarsızlaştırılmasına, ücretli, sözleşmeli, uzman, başöğretmen diyerek ayrıştırılmalarına karşı birlikte ses oluyor, onlara rağmen karar verenlere ders veriyor. Öğretmenler hakları, gelecekleri ile ilgili söz ve karar sahibi olmak, sıfat, sınav, apolet, rekabet değil eşit haklara sahip olmak istiyor.