Paul LE BLANC Aşk ve Kapital: Karl ile Jenny Marx ve Bir Devrimin Doğuşu, bir biyografiden çok daha fazlası. Her şeyden önce, zengin bir araştırmanın sonucu ve iyi bir roman gibi ‘soluk soluğa’ okunan bir yapıt. Karl ve Jenny Marx hakkında az bilinen gerçekleri akıcı bir dille okurlara sunuyor. Ancak kitapta sadece Marx çifti yok; […]

Karl ve Jenny  Marx’ın zaferi

Paul LE BLANC

Aşk ve Kapital: Karl ile Jenny Marx ve Bir Devrimin Doğuşu, bir biyografiden çok daha fazlası. Her şeyden önce, zengin bir araştırmanın sonucu ve iyi bir roman gibi ‘soluk soluğa’ okunan bir yapıt. Karl ve Jenny Marx hakkında az bilinen gerçekleri akıcı bir dille okurlara sunuyor. Ancak kitapta sadece Marx çifti yok; çiftin -küçük yaşta ölenler de dâhil- çocukları, anne-babaları, kardeşleri, en yakın arkadaşları, yoldaşları, parçası oldukları sol siyasi faaliyetler ve yaşadıkları dönem de ele alınıyor.

TARİHİ OLAYLAR, BİYOGRAFİK GERÇEKLİKLER

Yazar Mary Gabriel’in bir Karl-Jenny Marx biyografisi yazmaya karar verdiği dönemde, ‘komünizmin iflas ettiği’ ve ‘Marksizmin bir çıkmaz sokak olduğu’ genel kabul görüyordu. Böyle bir atmosferde, Marx’lar üzerine yazılacak bir kitap, olsa olsa, ölü bir ideolojiye mezar taşı olurdu. Gabriel, bu atmosferi şu sözlerle anlatıyor:

“Çok az kişi yerküreye hâkim olan kapitalist düzeni sorguluyordu; kapitalizm, dönemsel genişlemelerinden birinin tam ortasındaydı. Ancak araştırma aşamasından yazma aşamasına geçtiğimde, sistemin şaşmazlığına dair inançta duraksamalar belirmeye başlamıştı; ta ki 2008 sonbaharında en şiddetli noktasına ulaşan finans krizi sonucunda, akademisyen ve iktisatçılar, açıkça serbest piyasa kapitalizminin uygunluğunu sorgulamaya ve başka bir seçeneğin nasıl olabileceğini yüksek sesle düşünmeye başlayana kadar. Bu fırtınanın ardından Marx’ın yazıları çok daha öngörülü ve inandırıcı görünmeye başladı.” [s. 51]

Belki de bu sebeple Gabriel, kitabında, yaşamöyküsü ayrıntılarının yanında Marx’ın önemli siyasi çalışmalarına da yer veriyor. Bu nokta özellikle etkileyici, çünkü kitabın yazarı Marksist gelenekten gelmiyor; bu durum, birkaç yerde görülen terminolojik/kuramsal hatada da kendini belli ediyor. Fakat bu türden -her hâlükârda pek de önem arz etmeyen- terminoloji hataları oldukça az, kaldı ki Marx’ın iktisat kuramına dair açıklamalar başka popüler çalışmalarda da bulunabilir. Yazarın asıl başarısı, tarihi olaylarla biyografik gerçeklikler arasında bağlantı kurabilmesi ve bu sayede Marx’ın düşüncelerinin yol haritasını layıkıyla aksettirerek bunlara bir ruh kazandırması.

Aşk ve Kapital’in, Marx biyografileri arasında özel bir yeri olacak, çünkü bu yapıtta, bugüne kadar görmediğimiz canlı bir Karl Marx portresi var. Hem Marx’ı aile ortamı içinde resmediyor, hem de Marx’ın, ona tarih sahnesinde eşsiz bir rol kazandıran başarılarını ele alıyor: 1848’deki devrim dalgasının Avrupa’da hızla yayılmakta olduğu dönemde Engels’le birlikte Komünist Manifesto’yu yazışları, Kapital’deki önemli iktisadi tahlilleri, sonradan Birinci Enternasyonal adıyla anılacak olan ve modern işçi hareketinin filizlendiği Uluslararası İşçi Birliği’ndeki liderliği, işçi sınıfı ayaklanmalarına ve 1871 Paris Komünü’ne dair yazdıkları, vb. Yapıtta; Marx’ı, ailesini ve benzer siyasi görüşleri paylaştığı insanları (‘Marx Partisi’ olarak adlandırılan bu önemli topluluğu) pek çok bağımsızlık mücadelesinin, dayanışma ve yardım faaliyetinin, demokratik hareketlerle işçi sınıfı hareketlerinin desteklenmesi amaçlı eğitim çalışmalarının içinde görebiliyoruz.

CESUR VE İNANÇLI: JENNY VON WESTPHALEN

Yapıtın önemli bir yönü de etkileyici, cesur kadın Jenny von Westphalen’i bizlere tanıtması. Jenny, güçlü toplumsal ve siyasi tiranlıklara, sınırsız bir iktidara, vaatlere ve yıkıcılığa sahip kapitalist güçlere karşı demokratik-sosyalist başkaldırısında genç kocasının en büyük yoldaşı. Marx, bu zeki kadını, çalışmalarını anlayan ve bu çalışmalara katkıda bulunan entelektüel eşiti gibi görüyor. “Jenny sadece dostu ve aşkı değil, (…) en güvendiği arkadaşı.” Gabriel’e göre “Marx, hayatı boyunca sadece tek bir kişiye daha bu kadar saygı ve güven duydu”; o kişi de Marx’ın ‘alter egosu’ ve dostu Friedrich Engels’ti.

Engels, yükselmekte olan kapitalist sınıftan zengin bir babanın oğlu ve mirasçısıydı; yine de Karl ve Jenny Marx’ın siyasi tutkularını tümüyle paylaşıyordu. Onun hayat kurtaran maddi desteği, gençlik hayalleri mevcut durumun acı gerçeklerine -zaman zaman büyük bir hızla- çarpan genç çiftin yıkıma uğramasını engelledi.

Gabriel’in bir araştırmacı ve yazar olarak yeteneği, Karl Marx’ın geniş ailesinin; karısı ve çocuklarının, Engels’in, (aile arasında Lenchen denilen sadık ve neşeli hizmetçi) Helene Demuth’un ve dostlarının son derece canlı bir şekilde resmedilmesini mümkün kılıyor. Çiftin, yetişkinliğe erişebilen ve en az anne babaları kadar zeki, yaratıcı ve doğal olarak onlar kadar devrimci olan kızları Jenny, Laura ve Eleanor da karakterleri ve kendilerine özgü halleri ile kitabın sayfaları arasında hayat buluyor.

Şurası gerçek ki bugüne kadar yazılan birbirine benzer Marx biyografilerinden; geçinmesi zor, özellikle gençliğinde gülünç denilebilecek derecede hayalci ve sorumsuz, bencil bir tek adam olarak Marx portrelerinden sıkılmıştık. Aşk ve Kapital’de gördüğümüz Marx, bunlardan farklı. Gabriel, Marx’ın harikulade özelliklerini gözler önüne serebiliyor: ‘kafa gücünü, ince zekâsını, hatta sevgi ve sadakat yeteneğini’. Marx’ı yakından tanıyan pek çok insanın (Jenny’nin, Lenchen’in, Engels’in ve ‘sayısız başkaları’nın) gördüğü, kişisel kusurlarının ötesindeki güçlü karakterinin altını çiziyor.

Marx; insanları önemseyen, ailesine ve yakın arkadaşlarına karşı sevgi dolu, siyasi rakiplerine karşı bile son derece cömert, oldukça duygusal bir insandı. Farklı kereler ne kadar ilkeli biri olduğunu kanıtlamış, hayatını inançlarına uygun bir şekilde sürdürmeye çalışmış ve bütün yaşamı boyunca, daha on yedi yaşındayken bağlılık yemini ettiği radikal hümanizme sadık kalmıştı. Ölümünden sonra, düşünsel mirası daha da kökleşti ve dünya çapında bir boyut kazandı. Tüm zorluklara ve yaşadıkları trajedilere rağmen, yaşamlarında merkezi bir yer verdikleri öngörü ve fikirlerinin yarattığı bu etki, Karl ve Jenny Marx’ın, onların çocuklarının, Engels’in ve yoldaşlarının zaferi oldu.

Not: Socialist Worker’ın web sitesinde 13 Mart 2012’de yayınlanan Paul Le Blanc imzalı bu yazı Gülden Kurt Gevinç tarafından kısaltılarak ve özetlenerek çevrildi.