Neden dağınıktır bazı kişiler? Çocuklarda, ergenlerde, yetişkinlerde bu dağınıklığın anlamı nedir? Bir çocuk için odasının annesi ya da babası tarafından toparlanması sevilme, ilgi görülme ihtiyacına mı karşılık gelir ya da onların koyduğu sınırlara karşı bir dirence, protestoya mı?.. Bir ergen için odasının dağınıklığı, kendisini arama serüveninin bir parçası mıdır (düzenli bir yerde bir şey kaybolmayacağı için arama da önemini yitirir), yoksa var olan düzenin, sıradanlığın dışına çıkma arzusunu mu yansıtır? Yetişkinlerde bu dağınıklık, duramamayla ilişkili olabilir ya da kaçma arzusuyla, her an oradan gidecekmiş gibi umursamadan… Neyden kaçmaktadır o kişi?

Bu mesele üzerine düşünmem, Korona günlerinde Kadıköy’e inip sokaklarında yürümemle başladı. Maskenin de etkisiyle nefes almakta zorluk çekerek çıktım kalabalıktan. Tıkış pıkış restoranlarda insanların maskesiz rahatlığı da bunaltmış olabilir. Ya da çok uzun süre kalabalıklardan uzak duran bir yaşam sürdüğüm için…

Avrupa’dan gelen biri, Türkiye’yi, özellikle İstanbul’u kaotik bir yer olarak tanımlar genellikle. Bu kaotikliğin bize dair, bu ülkeye dair bir anlamı olmalı. Çocuk yetiştirmeden başlayarak sınırlarla ilgili bir sorunumuz olduğu ortada. Bir yandan yerleşememeyle, yerleşmeyi bilmemeyle ilgili bazı sıkıntılarımız olduğu da bir gerçek. Ya da bir arayış içinde olduğumuzu da gösterebilir bu kaos, henüz formunu bulamamış. Nasıl yaşayacağımızı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyor olabilir miyiz? İdealizasyonla ilgili bir sorunu da işaret ediyor olabilir, kendimizden emin olmamayı, güvenmemeyi… Vahşi kapitalizmin ruhunu da yansıtıyor olabilir bu kaos. Adam Phillips’in ‘Öyle ve Böyle’ adlı kitabında yazdığı gibi, ‘karışıklık’ arzunun önündeki engel de olabilir, arzu nesnesinin kendisi de: “Karışıklıkta aradığımız şeyi bulamayabiliriz ancak ararken bambaşka bir şey bulabiliriz.” Karışıklık bir saklama, saklanma yöntemi de olabilir, bir şeyleri aramayı sevk etme biçimi de…

Avrupa’dan gelenler arasında özellikle sanatçılar İstanbul’daki bu karışıklığı, belki de bu yüzden ilham verici buluyor, keşfetme arzularını harekete geçirdiği için. Peki ama bu kaosun içinde keşfedecek bir şey var mı, kaldı mı sahiden? Olmaz mı, ama eğer yeterince hayal kırıklığı yaşamışsanız, bütün bu karmaşa sadece bir bunaltı verecektir size ilham yerine. Rejim değişikliğiyle birlikte yaşanan yönetimsel karışıklık da bu kaotik durumu besliyor olabilir.

Aslında her karışıklık, o karışıklığın anlamına göre iyi de olabilir, kötü de… Pandemi olmasaydı, belki de Kadıköy’ün o kaotik atmosferi benim için keyifli olacaktı. Ya da yönetimsel ve siyasetteki bu karışıklık, hiç iyi bir şey gibi durmuyor, dolar kurunun hali ya da hukuki açıdan yaşanan kaotik durum da…

Sokaklardan çekilip çalışma odama geri dönüyorum. Nedense içimde kitaplarımı bir düzene sokma ihtiyacı duyuyorum. Benim kitabı değil de, kitabın beni bulmasını severdim eskiden, tıpkı sahaflarda yaşadığım gibi bir kitabı ararken başka bir kitapla karşılaşmanın sevincini…

Güzel dağınıklıklar da var, bunaltıcı olanlar da, kullanılabilen dağınıklıkla çıkmaza sokan dağınıklık… Rahatça dağılabileceğimiz düzenli bir ülkeye sahip olduğumuzda… Yanlış kesinliklerden, düzendense, yaratıcı karmaşa yeğdir…