Karşıyaka’da sınıf mücadelesi forumu
Fotoğraf: BirGün

BirGün EGE

SOL Kültür Karşıyaka’da "Şanlı 15-16 Haziran işçi direnişinin ışığında günümüz sınıf mücadelesi, sendikal hareket ve sol" başlıklı forum gerçekleşti. Naci Çetin, Aysun Gezen ve Dr. Ertuğrul Bilir’in katıldığı etkinliğin ilk bölümü konuşmacıların sunumlarıyla gerçekleşti. Forumun ikinci bölümü ise katılımcıların katkıları ve soru cevap bölümüyle sona erdi. Forumda enternasyonalizm, sınıf savaşı üzerinden mücadele ve birleşik emek mücadelesi vurguları ön plana çıktı.


Sendikacı Naci Çetin, “15-16 Haziran sadece iki günü konuşarak anlaşılabilecek bir durum değildir. 60’lı yıllar kapitalizmin altın yılları denenebilir. 15 Haziran’da 70 bin işçinin sokağa çıktığını, ertesi gün ise bu sayının daha da katlandığını biliyoruz. Asker, polis, jandarmanın barikatlarını yıkarak o güne kadar görülmemiş olağanüstü bir direnişle karşı karşıya kalınıyor. 15-16 Haziran işçi sınıfının özgür bir şekilde biz buradayız, ayaktayız diyerek kendini gösterdiği bir gündür. Bu işçi direnişi bize göre sınıf bilinciyle hareket etmektedir. 15-16 Haziran’a katılan bütün işçilerin bilgileri kara liste olarak yayınlanıyor ve bu işçiler uzun süre iş yaşamının dışında kalıyorlar. 15-16 Haziran’ın salt bir yürüyüş, direniş değil; belki de egemen sınıfların o güne kadar görmedikleri bir karşı koyuş olduğunu görüyoruz” dedi.

Basın-İş eski Genel Başkanı Dr. Ertuğrul Bilir, “O dönemde Türkiye’de bazı kaynaklara göre 3 milyon bazı kaynaklara göre 4 milyon işçi var. İşçilerin yaklaşık yüzde 35’lik kısmı sendikalı. 15 Haziran’da sabah işe gidiyorlar fabrikalardan toplanıp kitle psikolojisiyle yollara çıkıyorlar. Kartal’dan başlayıp Kadıköy’e kadar 16 Haziran’da yürüyorlar” diye konuştu.

KESK eski Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “Biz bu eylem için sendikal mücadele desek de hükümet 15-16 Haziran için düzene, rejime karşı bir isyan, başkaldırı olarak nitelemiştir. Aynı zamanda ‘eğer siz işçi sınıfı mücadelesiyle aranızdaki ilişkiyi keserseniz, içerisinde yer almazsanız sizi affederiz’ söylemleriyle de aynı hükümet taktikler uygulamıştır. O yıllarda köylerden kente göçle işçiler fabrikalara yakın yerlerdeki evlerde yaşamışlar. Doğal olarak fabrikada çalışanların yaşadıkları, gittikleri yerler aynı yerler olmuş. Bu da sendikalaştırmayı kolaylaştırmış, insanlar konuşacak alanlar bulmuşlar” ifadelerini kullandı.