Kartal geri döndü

Milli maç arasından sonra zorlu viraj… Bir tarafta Beşiktaş, öbür yanda Medipol Başakşehir… Nefesler tutulmuş, Dolmabahçe’de ilk düdük bekleniyor. Dünyayı vuran koronavirüs illeti, havaların soğumasıyla birlikte hepimizi tehdit ediyor malum. Spor da ziyadesiyle nasibini alıyor. Hayat durdurulamazken, salgın nasıl kontrol altına alınacak kestirilemiyor. İki ekipte de eksikler dikkat çekiyor.

Özellikle Covid-19’un vurduğu Beşiktaş’ta Sergen Yalçın’ın çimlere süreceği ilk 11, birçoklarına papatya falı baktırıyordu. O kadar eksiğin içinde kimler sahaya çıkacaktı… Cezalı Ersin’in yerine tahmin edildiği gibi Utku kalede başlıyordu. Sağ bek Rosier’in yerine Dorukhan, sol bek N’Sakala’nın yerine Rıdvan formayı almış. Bizim milli maçın devre arasında testi pozitif çıkan Vida’nın yerine Montero var. Yalçın, Necip’i stopere çekmiş. Kartal’ın savunması haliyle acaba dedirtirken, orta saha ve ilerisi kâğıt üstünde güven veriyor. Tabii onların ligin en derli toplu takımlarından birine karşı varlık gösterememesi de olasılık dahilinde ya neyse…

Salı akşamı “Düşler Tiyatrosu” Old Trafford’a ayak basacak son şampiyon cephesinde kalede Volkan Babacan var. Böylece Mert Günok’un testinin pozitif çıktığını anladık. Malum bizim kulüplerimiz sadece sayı bildirirken, yurtdışında genellikle hasta olanlar açıklanıyor. Son olarak bunu Omar’da gördük. Norveç, oyuncunun ismini söylerken, bizde o bir sayıdan ibaretti. Yıllarca takımın üç direk arasını bekledikten sonra yerini Mert’e kaptıran file bekçisinin performansı merak ediliyor. Okan Buruk, milli maç arasından önce yaptığı asistlerle üç puanı getiren Chadli’yi yine kulübede tutuyor.

Soğuk bir İstanbul akşamında dengeli başladı mücadele. İlk bölümde Kartal daha çok topa sahip olurken, Boz Baykuşlar rakibini bekliyordu. Ghezzal her ayağına topu aldığında güneş gibi parlıyordu. Buruk sanki maça “önce durdurayım, sonra vururum” anlayışıyla çıkmıştı. Evdeki hesap çarşıya uymasa da Çarşı’ya uyuyordu.

43’te Aboubakar’ın şutuna son anda müdahale eden Volkan başarılıydı. Hemen akabindeki kornerdeyse tabela değişti. Altı pasta topa dokunan yıllara meydan okuyan Atiba’ydı. Bu golün ardından yüklenen Başakşehir, uzatmalarda kâbus görüyordu. Mehmet Topal’ın kısa kalan pasıyla başlayan kontrada savunmanın gerisine sarkan ihtiyar delikanlı Atiba, Volkan’la karşı karşıya kaldığı pozisyonda Larin’e “al da at” diyordu.

İkinci yarıda Guilano’yla Chadli vardı, Epureanu’yla Bolingoli yoktu. Buruk’un hamleleri sonuç verecek miydi? 53’te Başakşehir tehlikeli geliyor; Utku, Demba Ba’ya beş adımdan hayır diyordu. 66’da Chadli’nin sürüklediği akında Giuliano’nun vuruşu top direkte patlıyordu.

Ani gelişen akında Aboubakar’ın kaleye giden şutunu Mehmet Topal elle kesince, ikinci sarıdan atılmıştı. 72’de penaltıyı kullananan yine Aboubakar’dı. 81’de oyuna sonradan giren Gulbrandsen güzel bir gole imza atıyordu. Uzatmaların sonunda Gulbrandsen skoru ilan ediyordu: 3-2!

Sahaya birçok eksikle çıkan Beşiktaş, haftaya oynanacak Fenerbahçe derbisi öncesinde üç puandan daha fazlasını aldı. Camianın böyle bir neticeye çok ihtiyacı vardı. Bu müsabakanın da kahramanı olan Atiba’nın heykeli bakalım stadın önüne ne zaman dikilecek? Başakşehir cephesine gelince… Buruk, yine büyük bir maçta hayal kırıklığı yarattı. Rakibinin durumu düşünülünce, mutlak favori olarak çıktıkları karşılaşmada yaşananlar tek kelimeyle hüsrandı. İkinci yarıda sahaya çıkan 11, maça başlasa sonuç çok farklı olabilirdi. Unutmamalı; futbol kâğıt üstünde oynanmıyor!