Beşiktaş futbol olarak sınıfta kaldığı bir başka maçta Başakşehir ile 1-1 berabere kaldı. Karşılaşma boyunca tribünler yönetimi protesto ederken, siyah-beyazlılar için daha zor günler kapıda.

Kartal'ın büyük buhranı

ALİ MURAT HAMARAT

Dolmabahçe'de kritik dönemeç... Bir tarafta Beşiktaş, öbür yanda Medipol Başakşehir... Sezona tatsız girdikten sonra Avrupa Ligi'nde dört yiyen iki ekibimiz karşı karşıya... Başka ülkelerden farklı olarak burada alınacak bir kötü sonuç iki takımın da hocasını iyiden iyiye ateşe atacak gibi gözüküyor. Aynı anda Sivasspor-Trabzonspor maçının başlaması ise yine toprakların gereği olsa gerek. Sonra marka değeri diyoruz; değil mi...

Santra öncesi zor günler geçiren Abdullah Avcı'nın çözmesi gereken denklem belliydi. Stoperlerden Vida cezalı, Ruiz sakatken; savunmanın göbeği Gökhan Gönül'le Necip'e teslim edilmiş. İkilinin uyumu merak ediliyor tıpkı uzun bir sakatlıktan sonra formasına kavuşan Burak'ın performansı gibi. Deneyimli golcü son maçlarda o kadar arandı ki...

Deplasman ekibinde ise yine savunma hattında değişiklik dikkat çekiyor. Elindeki tüm defans oyuncularından olası her kombinasyonu deneyen Okan Buruk, bu önemli müsabakaya Skrtel-Epureanu ikilisiyle başlıyor. Deplasman ekibinin, rakibin devşirme stoperlerinin üstüne ne kadar gidebileceği tabela için hayati gözüküyor.

Her iki hoca da risk almayarak başlıyordu. Kilitlenen maçta ilk yarım saatte sadece birer şut atılabilmişti, onlar da etkisizdi. Yaprak oynanamayan devrenin tek hareketlendiği anlar, hakemle siyah-beyazlıların karşı karşıya geldiği beş dakikalık bir sekanstı. Karşılaşmayı yöneten Suat Arslanboğa da çimlerdeki kaliteye ayak uydurmuş; hattâ daha da kötü olmayı başarmıştı. Koca yarı her açıdan hayal kırıklığıydı; şiir gibi olan Gökhan Gönül istisnaydı!

54'te deplasman ekibi öndeydi. Günün belki de en kötüsü N'Koudou'nun kaptırdığı top gol olmuştu. Savunmadan seken meşin yuvarlak bomboş durumdaki Crivelli'ye gelince tabela değişmişti. 65'te felaket durumdaki Douglas'ın yerine Oğuzhan'ı alan Avcı, ilk hamlesini yapıyordu.

73'te Başakşehir, verdiği gereksiz geri pasın bedelini ağır ödeyebilirdi de Burak ağır kalmıştı. Deneyimli golcü sakatlık sonrası patlayıcılığından uzaktı. Caner'in ortasında Epureanu'nun Burak'a gereksiz müdahalesi VAR neticesinde penaltı olmuş, 84'te Burak skoru eşitlemişti. Uzatmalarda top bir o kaledeydi, bir bu kalede. Fakat iki taraf da panikten pozisyona giremiyor, çalan son düdükle puanlar paylaşılıyordu.

Beşiktaş stopersiz çıktığı kaçta puanı kurtarmasını bildi. Her iki hocanın da "ne şiş yansın, ne de kebap" anlayışı çimlere bayağı yansıdı doğrusu. Avcı'nın oyuna müdahale etmekte geç kalması, Okan Buruk'un talebelerinin de rakibinin üstüne gidememesi, futbol adına tatsız günün akılda kalanlarıydı. Üzücü ya neyse...