Bu yıl 4’üncüsü düzenlenecek Kaş Caz Festivali, uluslararası alanda ses getirmiş önemli isimleri de dinleyicileriyle buluşturacak. Direktör Serdar Karatepe, festivale ilişkin, “Kaş’ı müzikle yaşamanın bir yolu” diye konuşuyor.

Kaş’ı müzikle yaşamanın yolu
Fotoğraf: Kaş Caz Festivali

Işıl ÇALIŞKAN

Yaz, Kaş ve caz üçlüsü dördüncü kez sanatseverler için bir araya geliyor. Kaş Caz Festivali sahnesinde kimler yok ki… Caz piyanisti ve bestecisi Uriel Herman Trio, yaşamını New York’ta sürdüren trompetçi Itamar Borochov, Mevlana Celaleddin Rumi’nin bir şiirinden alınan albüm başlığı ile dikkat çeken Hollandalı Rembrant Trio ve Ediz Hafızoğlu ile ‘Kavuşma’ projesinde izleyiciyle buluşacak olan Vasiliki Papageorgio festivalin uluslararası konukları olacak.

Festivalin yerli sahneden konukları ise şöyle: 1920’lerin caz ruhunu yeniden yansıtan Uninvited Jazz Band, sesi ile dikkat çeken Su İdil, DJ Tsü Tsü, Mert Pekduraner Quintet, İzzet Kızıl X Emiran ‘Across’, DJ Mesut Yücel, Kerem Görsev Trio feat. Fatih Erkoç, ‘herkes için müzik’ sloganı ile yola çıkan Social Inclusion Band. 26-27-28 Ağustos’ta gerçekleştirilecek festivale ilişkin direktör Serdar Karatepe ile konuştuk.

4’üncüsü gerçekleştirilecek olan festivalde bu yıl geçen senelerden farklı olarak katılımcıları neler bekliyor?

Geçen sene de aklımızda olan ama pandemi sebebiyle ertelediğimiz bir line-up oluşturmaya çalıştık. Kaş Caz Festivali bu sene, geçen seneden farklı olarak uluslararası arenadan yetenekli birçok müzisyeni ağırlayacak. Hollanda’dan çok keyifli bir üçlü Rembrandt Trio, Amerikalı tenor saksafonist Ricky Ford, İsrail’den trompetçi Itamar Borochov ve piyanist Uriel Herman gibi isimleri festivalimiz kapsamında sahnemizde görecek olmaktan dolayı çok mutluyuz. Geçen seneye göre bir diğer farklılık gösterecek ve bizi heyecanlandıran konu ise MUME de (Mehmet Uluğ Müzik Evi) yapacağımız session ve farklı müzik gruplarının doğaçlama çalışmaları olacak. Dinleyiciye açık olan bu müzik kıymeti, festivalin program dışında en etkileyici tarafı olacak.

Festivalin Kaş’ta gerçekleştiriliyor olması neden önemli?

Kaş, Akdeniz çanağında bulunan hem konumu gereğince, hem bizim hayatlarımızdaki kişisel yeri sebebiyle çok önem verdiğimiz, çok da sevdiğimiz bir yer. Festival fikri uzun zaman öncelerine dayanıyor. Kaş’ın doğası, çeşitliliği, sunduğu zenginlik insanı farklı yolculuklara çıkarıyor. Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin müzik ve kültür zenginliği dünya müziğine büyük ölçüde yön vermiştir. Bu da Kaş ve Kaş gibi kendi içinde ruhunu yaratmış yerleri diğerlerinden ayırıyor. Burada yaşayan müzisyenler, sanatçı dostlar da bu değerlere nitelik kazandırıyor. Böylelikle, Kaş’a gelen hemen herkesi içine çekmeye yetiyor, bizde olduğu gibi. Festival, Kaş’ı müzikle yaşamanın bir yoluydu.

Bu yılki sanatçı seçiminizde hassasiyetleriniz nelerdi?

Festivalimizin 4’üncü senesinde caz dünyasındaki kıymetli müzisyen dostlarımızdan gördüğümüz ilgi bizim için gerçekten çok mutluluk vericiydi. Mümkün olduğunca kendi topraklarımızdan yükselen bu değerlere ve notalara sahnemizde yer verirken aynı zamanda izleyicilerimizin uluslararası caz sahnelerinden seçkin müzisyenleri de izlemesini istedik. Bu sene gitmek istediğimiz yönü belirleyip, bolca müzik dinledik diyebilirim. İyi bir dinleyici ve caz sever olmanın rehberliğinde, caz müziğin yaratımsal çeşitliliğine saygıyla her tınıdan müziğe sahnemizde yer vermeye çalıştık. Çalışmalarımızın sonunda çok içimize sinen, keyifle izleyeceğinizi düşündüğümüz bir line-up çıkardığımızı düşünüyoruz. Örneğin, elektronik müzik altyapısı ile ritmik perküsyonu, caz öğeleriyle harmanlayan İzzet Kızıl X Emiran Across projesi ve Erkan Oğur’un Anadolu topraklarından gelen müzikal öğretileri, caz ritimleri ile bütünleştirdiği Telvin Trio’su bu senenin çeşitliliğine örneklem misafirlerimizden bazıları olacaklar.

Festivalin gerçekleştiriliyor olmasında şüphesiz ki sponsorların etkisi yadsınamaz. Günümüzde ekonomik koşulların yansıması nasıl oldu?

Tabii ki herkesin etkilendiği kadar biz de etkilendik. Bu festivali düzenlerken elbette maddi kaygılarımız ve düşüncelerimiz oldu fakat planlı bir yapılanmamız var. Hem pandemi süreci hem de son zamanlardaki ekonomik koşullar göz önüne alındığında özellikle maliyetlerin arttığı bugünlerde, planlamalarımıza ek olarak konserler ve festivallerin gerçekleşmesinde sponsorlarımızla birlikte yol almanın katkısı çok oldu tabii ki.

Türkiye’de birçok caz festivali var. Bunlar arasındaki rekabet ve birbirini besleme durumu ile ilgili neler söylersiniz?

Türkiye’de birçok caz festivalinin olmasını fazlasıyla olumlu değerlendiririz. Festivaller arası rekabeti pozitif değer olarak görürüz. Türkiye ilginç ve zengin bir coğrafya, bir müziği peri bacalarında dinlerken diğer bir müziği üzüm bağlarında, bir diğer müziği deniz kıyısına bir metre uzaklıkta dinleyebilirsiniz. Her festivalin, her yerin kendine ait bir ruhu oluşur zamanla, bu da tarihi gelince festival programına bakmadan bilet alan kitleyi oluşturuyor. Bizce doğru yapılan her festival, her nitelikli müzik, diğer bir festivale ışık, yol kardeşliği yapacaktır.