Açılış törenleri seviliyor AKP’de. Öyle ki, Erdoğan’ın bugüne kadar kestiği kurdeleler makaslarıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda sergilenmeye başlanmış. Bir nevi Contemporary Beştepe yani! Devletin, vergisini aldığı halka sunmakla yükümlü olduğu hizmetleri (havalimanları, hastaneler, otoyollar, barajlar, köprüler) bir hediye şenliğine çevirmek konusunda kabul edelim Türkiye siyaseti AKP’den önce de pek mahirdi. Halkın parasıyla halka hizmet etmek hep bir lütuf sayıldı. Alıştırıldık biz bu fikre. Sonunda iş, havalimanı, otoyol ve köprülerin geçiş garantisiyle ‘seçilmiş’ müteahhitlere verilmesine kadar geldi. Kamu hizmeti, olası zararlarının da devlet hazinesinden, yani bizlerden toplanan vergilerle karşılanacağı bir yap-işlet modeline çevrildi. Patron dışında herkes zararda. Kasa yine kazandı. Kamu yine kaybetti.


***

Ancak ‘adam yol yaptı abi’ efsanesinin kabul gördüğü, kazananın mutlu, kaybedenin de kaybettiğinin farkında olmadığı günler geride kalmışa benziyor. Erdoğan’ın, yine bir toplu açılış törenine katılmak için gittiği Malatya’da bir esnafla arasında geçen diyalog bunun önemli örneklerinden. “Evimize ekmek götüremiyoruz” diye şikâyet eden yurttaşa o sırada çay dağıtan Erdoğan’ın yanıtı “Bu bana abartılı geldi” olmuştu. Ekonomi duvarındaki yarık genişledikçe buna benzer cevap ve açıklamalar devam etti. Fahiş kiralar ve yurt yetersizliği gibi nedenlerle öğrencilerin yaşadığı barınma sorununu dile getirene “Abartılacak bir sorun yok, ne abartıyorsun” diye karşılık verdi.

***

Erdoğan’ın açtığı yolda ve gösterdiği hedefte hiç yılmadan yürüyen AKP’li vekiller de, bu retina kanatan gerçeği eğip bükme oyununa hızla dâhil oldu. Yeri gelmişken AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’i anmadan olmaz, zira siyasi tarihimize geçen iddialı açıklamalarda bulundu. Durmadan gelen zamlar yüzünden akaryakıt istasyonlarına akın eden yurttaşların oluşturduğu araç kuyrukları için, “Zamdan değil, araç sayısı fazla” dedi. “Ekonomik sıkıntı bizimle ilgili değil” diyerek de TL’nin döviz karşısında nakavt oluşuyla ilgili bütün sorumluluğu, faiz sebep enflasyon netice tezinin sahibi ekonomist Erdoğan’dan uzaklaştırdı. Benzer bir çaba da AKP’li eski Konya vekili Hüsnüye Erdoğan’dan gelmiş, o da doğalgaz zamlarını “Gelmiştir ama mini mini gelmiştir” diye yorumlamıştı. Bu grotesk açıklaması sebebiyle Hüsnüye hanım, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve gıda Politikaları Kurulu Üyeliği’ne atanarak ödüllendirildi.

***

Olanı yok sayma, sayamadığını küçük görme, göremediğinin sorumluluğunu da ‘ötekine’ yıkma AKP’nin bugüne kadar başarıyla yürüttüğü bir politikayken, yönet(e)meme sorunu milyonlarca yurttaşın ekmeğine kadar uzanmış durumda. Yolun en başında ifade ve düşünce özgürlüğü önemsenip sahiplenilseydi, yargı bağımsızlığının kıymeti kavranabilseydi, hak gaspı hayati temel ihtiyaçlara kadar inmez ve İBB’nin AKP’li meclis üyesi Muhammet Kaynar, ucuz ekmek için saatlerce ayakta bekleyen insanların kurgunun bir parçası olduğunu söylemeye cüret edemezdi. “Porsiyonları küçültün”, kilo yerine taneyle tüketin, iki domates yiyin, aç yatın, aç olan açım diye bağırmaz…” Nasıl ki fazla tevazunun sonu vasattan nasihat dinlemekse, fazla şükrün sonu da hakkın olanı kaşıkla alıp kürekle geri vermektir. Refahı ferahı hep bilinmez bir geleceğe erteleyen, halkın açlıkla sınandığı bir ekonomik krize sebep bu benzersiz yönetim biçimine karşı çıkan, mecliste ya da meclis dışındaki bütün partiler, bu kontrolsüz gidişin önünü almak için harekete geçmekle mesul. Her geçen gün tahribat derinleşiyor. Sadece paramız değil, geleceğimiz, hayallerimiz de küçülüyor. Ve henüz ruhumuzda açılan yaralardan konuşmaya başlayamadık bile…