Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani 26 Kasım’da “Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 6. Toplantısı” sonrasında yaptığı açıklamada, “Kardeşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da Katar-Türkiye ortaklığı konusunda başarılı bir görüşme turu gerçekleştirdim” dedi. Toplantı sonrasında atılan imzalardan anlaşıldığı kadarıyla Katar Türkiye’de, Borsa İstanbul’un %10’u da dâhil olmak üzere, pek çok varlığı satın almış. Bunlar arasında özel sektöre ait olan AVM ve liman işletmesi gibi yatırımlar da bulunuyor. Bu haberlerin duyulmasından sonra ülkede, haklı olarak, bir tartışma başladı ve eleştiriler yapıldı. Bu eleştirilere yanıt verilirken Katar’ın ne kadar önemli bir yabancı yatırımcı olduğu vurgulandı.

Ben de toplam yabancı doğrudan yatırımlar içinde Katar’ın payının ne olduğunu merak ettim ve oturup Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi istatistiklerine baktım.

Resmi verilere göre 2002-2020 Eylül sonu döneminde Türkiye’ye 165 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım girişi olmuş. Bu tutarın en büyük kısmı 26 milyar dolar ile Hollanda’dan gelirken, Katar sadece 2,7 milyar dolar ile 17. Sırada yer almış. 18 yılda gelen toplam doğrudan yabancı yatırım içerisindeki payı sadece %1,6. Öyle çok büyük paralardan bahsetmiyoruz. Finansbank’ı satın almak için ödedikleri para Türkiye’ye girmemiştir çünkü o satın alma Yunanlılar’dan yapılmıştır. Bu nedenle TCMB’nin verileri içerisinde bu rakam yoktur. Oradan bir sermaye girişi olmamış.

katar-812831-1.

Katar’ın yaptığı yatırım tutarının çok büyük olmamasına rağmen ülke yöneticileri tarafından oldukça büyük iltifata mazhar olduğunu görüyoruz. Örneğin Trabzon’da bulunan “Akyazı Arena” stadının açılışında Katar Şeyhi’nin büyük bir posteri asıldı.

KATAR’IN BAZI YATIRIMLARI

Gelen para miktar olarak az olsa da, bununla nelerin satın alındığı haklı olarak ülkede sorgulanıyor. Özellikle büyük tartışmalara ve toplumsal itirazlara konu olan alanlara yatırım yapıyor olmaları da, doğal olarak, merak konusu oluyor. Mesela Tank-Palet Fabrikasının devri. Evet, Katar’ın Türkiye’deki yatırım tutarı oldukça düşük ancak hiçbir bedel ödemeden işletme devrini aldıkları bir varlık da var: Sakarya’daki Tank Palet fabrikası. Bu tesisin 25 yıl boyunca işletmesi Katar’ın ortağı olduğu BMC tarafından yapılacak. Devredilen şirketin ismine bakarak burada sadece tanklar için palet üretildiğini düşünmeyin. Ağır silahların üretildiği bir tesis. Peki, bu tesiste üretilen askeri malzemeleri kim alacak? Silahlı kuvvetler. Hangi fiyattan alacak? Rekabetçi bir süreç mi işleyecek? Maliyet artı mark-up fiyatlama mı yapılacak? Zaten ürettiği her ürünün hazır müşterisi bulunan bir tesisin işletme hakkı neden devredilir ki? Ya da “Kanal İstanbul” güzergâhında yer alan 44 dönümden fazla arazinin Katar Emirinin annesi tarafından satın alınması. Yabancı yatırımcılar, genellikle tartışmalı alanlara yatırım yapmaktan, “ileride başıma bir iş gelir” endişesi ile uzak dururlarken, Katar’ın çok rahatlıkla böyle yatırımlara girişmesi de ilginç. Son ziyarette Katar’ın satın aldıkları arasında özel sektöre ait olan bir AMV de vardı. Peki, özel sektöre ait olan bir varlığın imza töreni neden resmi makamlarca yapılır? Diyebilirsiniz ki “ülkeye gelen yabancı yatırımcıları teşvik etmek için.” O zaman soralım, Katarlıların 18 yılda yaptıkları yatırım tutarının yaklaşık 4 katı olan, Garanti Bankasının İspanyollara satılması sırasında neden böyle bir tören düzenlenmedi? Belki de düzenlendi ama ben kaçırdım. Demek ki, her ne kadar “paranın dini, imanı, milleti, vatanı olmaz; para paradır” deseler de, zihinlerinde bir ayrım mevcut.