12 Eylül dönemi çocuk olmak güçtü. Önümüze serilen yaşam pek iç açıcı değildi ve bunu bilmeksizin tuhaf, biçimsiz törenlerin içinde debeleniyorduk. Otoriter yönetim soluk almayı engelliyor, yasakların üstümüze boca edildiği o günleri doğal yaşam sayıyorduk. Çocuktuk. Ekranda beliren adamın bir kurtarıcı olduğu bas bas haykırılıyor, herhangi özgür bir bilgi kaynağından aykırı tek ses çıkmıyordu. Tüm bir toplum çılgın bir generalin peşinden sürüklenip, alkışlıyordu.

Çocukluğumuzda ‘Marksist, Leninist’ sözcükleri hep ‘Terörist’le yan yana anıldı. Bu teröristler yakalandı, cezalandırıldı, toplum refaha erdi sonunda! General bir elinde kutsal kitap, diğerinde bayrak meydanlarda dolaşıyor, karşısına aldığı yığını iyice uyuşturuyordu. Halk alkışlıyor, inanıyor, teröristleri lanetliyordu. Anayasa rafa kalkmış, tüm kurum ve kuruluşlar lav edilmişti. Halk alkışlamaya devam ediyor ve sandığa gidip, gönüllü biçimde özgürlüğünden vazgeçiyordu. Referandum denen, o sert ve diktatöre yaraşan uygulama hemen yaşama geçti ve şimdinin torba yasası gibi; hem devlet başkanlığı, hem anayasa oylandı. ‘Hayır’ diyen neredeyse tutuklanacaktı. Sandıktan halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak çıktı Evren…

O günlerde cezaevlerinde en sert işkenceler yapılıyor, idam sehpaları kuruluyor, tekçi, faşist dayatmalar dört yana korku salıyordu. Esir şehirlerde insanlar tutukluydular. Sokağa çıkma yasakları, köylülere pislik yedirmeler, kitap toplamalar/yakmalar, gazetelere sansür, kapalı kapılar ardında harcanan paralar, günlük olağan haldi artık. Din dersi dayatması, diyanet eliyle çıkarılan fetvalar, ülkenin bir bölgesindeki yurttaşları mimleyip, yok saymalar ve hamasetle, cehaletin birleşimiyle Evren yeni bir cumhuriyet yaratmış, halkını da ona uydurmuştu.

‘Siyasal İslam’ın önü bilerek açıldı. Memlekette cadı avı başladı, tek bir solcu kalmayana dek sürdü kovalamaca. Elinde sopa tutan asker, gönüllü işbirlikçisi cemaatlerle, hacılarla, hocalarla yeni bir halk yarattı. Meydanlarda haykıran işçiler yoktu artık. Emek hareketi ortadan kaldırılmış, önderleri öldürülmüş, içeri tıkılmıştı. Sermaye, hemen askerin yanında yerini almış, bu yeni sürecin gönüllü tetikçisi olmuştu çoktan. TÜSİAD açıklama yapmış, “Sıra Bizde” demişti hemencecik. Yeni ideoloji ‘Türk-İslam’ sentezi olmuş, düşünmek yerine ibadet, boyun eğmek zengin olmak için yetiyordu. Ha bir de ‘Yandaş’ olmak gerekliydi, faşizme yandaş… Evren; sanılanın tersini ‘laik’ devleti bitirmişti.

Kör cahil bir general, yanına ‘kullanışlı aptallar’ alarak, yeni bir düzen inşa etti. Pusuda bekleyen kurnaz Özal o an çıktı sahneye ve neo-liberal siyaset kurumsallaştı. Artık çalışmak, paylaşmak, emek kavramları yoktu. Herkes köşeyi nasıl döneceğinin peşindeydi. Pek çok kişi başardı da bunu. İktidar yalakaları bu cunta yönetimiyle iyi geçindi ve tüm bir toplumun hem iktisadi, hem etik varlığı hortumlandı. Milliyetçilik, dincilik piyasalaşmıştı. Lanetlenip, taşlanacak olan hazırdı; eli kolu bağlı sosyalistler!

Kenan Evren tarihin en azılı, eli kanlı katillerinden biridir. Bugüne dek yaşadığımız pek çok acının nedeni o ve arkadaşlarıdır. Mamak. Diyarbakır cezaevlerinde olanlar açığa çıktıkça vahşetin boyutları iyice anlaşıldı. Ardından yaratılan kültür, oluşan siyasal ortam Kürt cinayetlerini doğurdu. Dağa çıkanlar bu ortamla birlikte güçlendi, pek çok asker öldü. Faili meçhuller yaşandı. Hala bu güne dek acısı yüreğinde büyür “Cumartesi Anneleri”nin… Bir tek ‘Siyasal İslamcı’ hareket bu işte karlı çıktı. Devlet desteği gördü, yaygınlaştı.

Çoğumuzun yaşantısını öyle veya böyle katletti Evren. Bugün hala 12 Eylül tüm kurum ve yasalarıyla sürüyor. En önemlisi hiçbir etik ölçü kalmaması artık toplumda! Çıkarcı, bencil insanlar yığını içindeyiz. Din, millet tacirliği sürüyor. Aynı meydanlarda, aynı alkışlar yükseliyor ve koca bir karabasan içinde savruluyoruz. Neo-Liberal ölçüsüzlük salgını artık herkese bulaştı. Dahası ve korkutucu olanı ‘doğal’ bu sanılıyor genç insanlar tarafından…

İşin matrak yanı; darbenin tüm olanaklarını kullanan, o ortamda palazlanan ve bedel ödemeyen ‘Siyasal İslamcılar’ın, bir de buna karşı çıkmış gibi davranıp, yeni bir algı yaratarak ahkam kesmeleri. Bugün eğer iktidar sahibi oldularsa Amerikancı asker darbe sayesindedir. Yani haysiyet cellatları sayesinde… Yani katiller sayesinde…

Bugün çocuk olmak daha zor… Nefret söylemi fütursuzca sindi havamıza, suyumuza. Bilgi kaynakları bol, lakin “kindar nesil” için kolları sıvamış 12 Eylül tilmizleri sahada. Ekranlar, internet alemi, sosyal medya toplumu yobazlığın, gericiliğin bombardımanına tutmuş durumda.

Haysiyet cinayetleri sürüyor.