Polisiyenin ustaları, geçen cuma-cumartesi, Pera Palas’ta toplandı. Niye önceden bildirmedin diyecek olursanız, benim de haberim olmadığı için. Allah’tan vaktinde yakaladım da, radyoya bile program yapabildim. Doğrusu, resmi adı “Kara Hafta” olan harika iki gündü. Gerçi, keşke bütün polisiye yazarı arkadaşlarımız da orada olsaydı ya da “Ömer Türkeş nerede?” diye düşünmedik değil ama bizi heyecanlandıracak kadar usta orada toplanmıştı: Erol Üyepazarcı, Ahmet Ümit, Celil Oker, Algan Sezgintüredi, Çağatay Yaşmut, Esmahan Aykol, moderatörlük yapan Ayşe Erbulak...


Agatha Christie’nin torunu Matthew Prichard ise, “Agatha Christie ‘Suç ve Ceza’” panelinin, Sevil Atasoy ile birlikte konuşmacısıydı. Bu panelin moderatörünün ‘Dame’ Christie’nin Altın Kitaplar’dan çıkan eserlerinin çevirmeni Çiğdem Öztekin olduğunu da ekleyelim. Peki, niye Agatha Christie diyecek olursanız, bir kere bu âlemin kraliçesi, belki de hepsinin toplamından fazla satan yazarı olduğu, hayatlarımızı Hercule Poirot ve Jane Marple ile zenginleştirdiği için elbette. Ama daha da önemli bir sebebi var: o da bu yılın yazarın 125. doğum yılı olması. Onun konakladığı Pera Palas Oteli de bu nedenle ev sahibi. Ana sponsor ise TEB. Keşke önümüzdeki yıllarda da devam etse. Düzenleme komitesinden Ahmet Ümit bu konuda ümitli. Hatta önümüzdeki yıl kimleri getirmek istediğini bile söyledi: John Le Carré ile Petros Markaris. Aslında Heybeliada’nın çocuğu Markaris’in adı bu yıl da geçti ama sonra gelememiş.


Geldik mi yabancı yazarlara? Bilmiyorum, “Bir Numaralı Kadınlar Dedektiflik Bürosu” serisiyle aranız nasıl? Okuyor musunuz? Sanırım artık Türkçe’ye çevrilmiyor ama, harika bir dizidir. Zaten yazarı, Zimbabwe doğumlu, Edinburgh şehri sakini Alexander McCall Smith harika bir yazardır. Bunun dışında da pek çok serisi var ki, polisiye olmasalar bile tavsiye ederiz. Kendisi de pek sevimli biri çıktı. Konuk olarak gelen Armağan Tunaboylu lütfederse (Cenk Çalışır da konuktu), birlikte bir de resmimiz olacak. Günışığı’ndan çıkan dört çocuk kitabını imzalattım. Benimle tanıştığına çok memnun olduğunu söyledi. Eh, tabii, Ayşe Erbulak hanım ilk paneli başlatırken “Sevin Okyay da geldi, demek ki başlayabiliriz,” derse böyle olur.


Bir başka konuk ise, Everest’ten çıkan iki ciltlik “Açıklamalı Notlarıyla Sherlock Holmes” kitaplarına hayran olduğumuz hukukçu ve araştırmacı Leslie S. Klinger. Üyepazarcı moderatörlüğünde, Algan Sezgintüredi ile birlikte “Katilin Peşinde” panelinde yer aldıktan sonra, Panelci Osman Aksu üstadımız rahatsızlığı nedeniyle gelemeyince (geçmiş olsun!) Metin Celal moderatörlüğündeki “Popüler Bir Tür Olan ‘Polisiye’” panelinde onun yerini de aldı. Ama zaten o panelde olması gereken Arne Dahl de, terör olaylarından korkarak gelmekten vazgeçmişti. Aynı şey, tuğla gibi kitabı “Sen Kötülüksün / Tu Sei il Male” yayınlandığı halde kendisi gelmeyen Roberto Constantini için de geçerli. Unutmadan söyleyelim: Onur Akhan moderatörlüğündeki “Roman Kahramanı Olan Dedektif”te onun yerini de McCall Smith aldı. Asıl paneli ise Esmahan Aykol katılımıyla Ayşe Erbulak’ın... ne denir, ‘modere ettiği mi? “Kadın Dedektifler” paneliydi. Yani katil Hirşel’e karşı Mma Precious.Unutmadan söyleyelim: Celil Oker Hocamız da “Bir Şehir Anlatısı olan Polisiye”de, Adnan Özer moderatörlüğünde konuştu. Bu aynı zamanda onun kitap kutlamasıydı: “Sen Ölürsün, Ben Yaşarım.” Hayırlı olsun! İkinci günün sonunda da, herkes çeşitli kitapçılarda kitaplarını imzaladı.

Umarız Kara Hafta, önümüzdeki yıl daha da gelişmiş bir Kapkara Hafta olarak gene bizimle birlikte olur. İlk kez polisiye haftası kutlamak iyi geldi, gene bekleriz.

Editörden not: Dün kültür sanat sayfamızı genç yaşta yitirdiğimiz yazarımız Hande Demircioğlu’ya ayırdık. Dün yayınlanması gereken Sevin Okyay’ın yazısını bugün yayınlıyoruz, yazarımızdan ve okurlarımızdan özür dileriz.