Avrupa, göçmenlerin Akdeniz’den geçişini engellemek için Libya Sahil Güvenliği’ne yetki verdiğinden beri sayısız suç yaşanıyor. İtalya hükümeti göçmenlere yardım eden kuruluşları soruşturmayla baskı altına alıyor.

Katiller korunuyor

Lorenzo Tondo

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekibi haziran ayında bir kurtarma gemisindeyken Orta Akdeniz’in uçsuz bucaksız bir yerinden imdat çağrısı aldı. Libya’dan gelen göçmenleri taşıyan küçük bir teknenin motoru bozulmuş ve tekne su almaya başlamıştı. Libya Sahil Güvenliği eğer kurtarma ekibinden önce tekneye ulaşırsa göçmenler silah zoruyla Libya gözaltı merkezlerine götürülecekti. MSF tekneye ulaşmasaydı binlerce göçmen gibi başka hayatlar da kaybedilecekti.

Bu durum Akdeniz’de sık sık tekrarlanıyor. Yalnızca bu yıl 1300’ü aşkın göçmen Orta Akdeniz’i geçmeye çalışırken hayatını kaybetti veya kayboldu. Avrupa ise bu dehşete yalnızca göz yummakla kalmıyor aynı zamanda göçmenlerin kurtarılmasını ve kurtaran ekiplerin hayatlarını giderek daha karmaşık bir hale getiriyor.

İTALYA’DAN LİBYA SAHİL GÜVENLİĞİ’NE BÜTÇE

Avrupa Birliği (AB) 2017’nin şubat ayında Akdeniz’deki kurtarma operasyonlarını denetleme sorumluluğunu Libya’ya devretti. Göçü azaltmaya yönelik bu karar, Roma ile Trablus arasında kritik bir işbirliği oluşturdu. İtalya o tarihten bu yana Libyalı sahil güvenliklerini eğitmek ve onlara çok sayıda devriye gemisi sağlamak için milyonlarca avro bütçe harcadı. Amaç, göçmenlerin Sicilya’ya ulaşmasını engellemek ve onları göçmen gözaltı merkezlerinde şiddet ve işkencenin olduğu Libya’ya geri göndermek. Sonuç felaket oldu. Anlaşmanın çelişkilerini ve AB’nin göç krizine yönelik ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı.

***

KAYBOLAN GÖÇMEN TEKNESİNE ULAŞILDI

Kanarya Adaları açıklarında kaybolmuş bir göçmen teknesi önceki gün bulundu. Fransa merkezli haber ajansı AFP’nin haberine göre, İspanyol deniz arama ve kurtarma kuruluşu Salvamento Maritimo, Batı Sahra’dan yola çıkan 62 Afrikalı göçmenin olduğu tekneye Kanarya Adaları açıklarında sürüklenirken ulaştığını ve teknede yedi göçmenin hayatını kaybettiğini bildirdi. Teknedeki üç göçmenin de kurtarma operasyonunun ardından şiddetli hipotermi nedeniyle hayatını kaybettiği aktarıldı. Kuruluşun çalışanlarından Manuel Capa, "Son 10 gündür çok kötü bir hava var bu nedenle yola çıkan herhangi bir tekne muhtemelen tehlikede" dedi. Capa, ulaştıkları tekneden göçmenleri çıkarırken duygusal olarak çok zorlandıklarını belirterek "Böyle anlarda yapmanız gerekeni yaparsınız ancak bu insanların yaşadığı ızdırabı düşündüğünüzde anlamak çok zor. Sorun, bu tür yolculuklara ve insanların ölümlerine neden olan göç politikalarıdır" diye konuştu. İspanya hükümetinin verilerine göre, geçen ay 3 bin 38 kişiyi taşıyan 70 tekne Kanarya Adaları’na ulaşabildi. Salvamento Maritimo ise bu yılın ilk 10 ayında aynı göç güzergahında 7 bine yakın göçmenin kurtarıldığını belirtti.

Anlaşmaya dair en belirgin paradoks ise iç savaşın halen yaralarını sarmaya devam eden ve siyasi olarak istikrarsız bir ülke olan Libya’ya bu görevin verilmesi kararı oldu. İtalya, Libya’da göçmenlerin işkence ve cinsel istismara uğradıklarını kabul ederek sık sık insani koruma sağladığını savunsa da dolaylı olarak Libya’yı güvenli bir ülke olarak tanımladı. Libya’yı göçmenlere zorbalığı nedeniyle eleştiren İtalya, Libya Sahil Güvenliği’yle anlaşmasını geçen yıl yeniledi. Libyalı Sahil Güvenliği’nin çoğu, insan kaçakçılarıyla güçlü bağları olmakla suçlanan eski milislerden oluşuyor. Trablus’taki yetkililer geçen yılın ekim ayında sahil güvenlik komutanı Abdurrahman Milad’ı onlarca göçmenin boğulmasına neden olduğu suçlamasıyla tutukladı. Ancak bu yıl nisan ayında Milad hakkındaki suçlamalar delil yetersizliğiyle düşürüldü. Birleşmiş Milletler (BM) 2018’de Milad’ın insan kaçakçılığını kolaylaştırdığını ve bir suç ağının parçası olduğunu belirtmişti. İtalyan Avvenire gazetesinin geçen yıl yayımladığı bir haberde de Milad’ın 2017’nin mayıs ayında İtalya’da bir dizi resmi toplantıya katıldığı aktarılmıştı.

YARDIMA İZİN YOK

Libya Sahil Güvenliği’nin yöntemlerinin acımasız olduğu biliniyor. Akdeniz’de bu yılın temmuz ayında sahil güvenlik yetkililerinin göçmenleri taşıyan küçük bir ahşap tekneye ateş açtığı ve onu batırmaya çalıştığı görüntüler ortaya çıkmıştı. Sahil güvenlik gemisinin ise İtalya tarafından Libya’ya tedarik edilen devriye gemilerinden biri olduğu da tespit edilmişti.

Avrupa, Akdeniz’deki göçmenleri kurtarma operasyonlarından elini çektiğinden beri Sivil Toplum Kuruluşları (STK) bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. STK’ler elde ettikleri bağışlarla kurtarma gemilerine mürettebat yerleştirdi ve binlerce insanı kurtardı. Yalnızca MSF 80 bini aşkın kişiye yardım etti. Ancak yardım kuruluşu çalışanlarının göçmenleri kurtarması daha büyük bir suç olarak görüldü. İtalyan savcılar son dört yıldır bu STK’lerden bazılarının insan kaçakçılarıyla işbirliği yaptığını iddia ederek onlarca soruşturma başlattı. İtalya hükümeti 2019 yılında göçmenleri izinsiz olarak ülkeye getiren yardım gemilerine 50 bin avroya kadar para cezası uygulayan bir güvenlik kararnamesi çıkarmıştı.

İMDAT ÇAĞRILARI YANITSIZ

Yardım kuruluşlarını hedef alan bu soruşturmaların çoğu sonunda düştü. Ancak kurtarma gemilerine İtalyan limanlarında el konuldu ve denizdeki göçmenlere yardım edemeyecek hale getirildi. Alman sivil toplum kuruluşu Jugend Rettet tarafından işletilen eski bir balıkçı gemisi olan Iuventa, İtalyan savcıların el koyma emri vermesi nedeniyle 2017’den bu yana Trapani limanındaki bir rıhtımda çürüyor. Iuventa hakkında yürütülen soruşturmada İtalyan polislerin, sivil toplum kuruluşu yetkililerinin Libya ve İtalya sahil güvenlik görevlileriyle yaptığı telefon konuşmalarını dinlediği ortaya çıktı. Ancak kayıtlarda Libya Sahil Güvenliği’nin yardım çağrılarına aldırış etmediği hatta Trablus’tan bir sahil güvenlik komutanının imdat çağrısına yanıt olarak "Bugün tatil, belki yarın orada olabiliriz" dediği de gün yüzüne çıktı.

Kendini demokratik ve insan haklarına saygılı olarak tanımlayan bir ülke, Libyalı yetkilileri rıhtımlara yardım kuruluşlarını ise sanık sandalyesine koyuyor. Ancak bunun tam tersi olmalı.

The Guardian’dan çeviren BirGün Çeviri Kolektifi