Google Play Store
App Store

IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve 33 kişinin yaşamını yitirdiği Suruç Katliamı’nın üzerinden 9 yıl geçti. Avukat Gülağacı, soruşturmanın üç kişi ile sınırlandırılmasına tepki gösterirken katliamda annesini kaybeden Boyraz, “O günden beri hep aynı yaşta kaldım” dedi.

Katliamın üzerinden tam 9 yıl geçti: Gerçek adalet Suruç’a uğramadı
Katliamda yaşamını yitiren 33 kişi düzenlenecek olan törenle anılacak. (Fotoğraf: Evrensel)
Deniz Güngör
Deniz Güngör
denizgungor@birgun.net

Urfa’nın Suruç ilçesinde IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve 33 kişinin yaşamını yitirdiği, 100’den fazlasının yaralandığı Suruç Katliamı’nın üzerinden tam 9 yıl geçti. 20 Temmuz 2015’te Kobani’deki çocuklara oyuncak götürmek için Amara Kültür Merkezi önünde bir araya gelenlere IŞİD’in gerçekleştirdiği bombalı saldırıya yönelik adalet mücadelesi ise sürüyor. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın önünü açan, tek adam rejiminin zemin taşlarının döşendiği katliamın ardından Şanlıurfa Savcılığı’nın 15 kişiyle başlattığı soruşturma 3 kişiyle sınırlandırıldı.

Katliamın ardından 18 ay sonra başlayan yargı sürecinde ise avukatların neredeyse tüm talepleri reddedildi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, gün yüzüne çıkamaz. Tarih yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran - 1 Kasım arasındaki dönem olacaktır” ifadelerinin ardından avukatların Davutoğlu’nun dinlenmesi talebi de reddedildi.

Hazırlanan iddianamede 10 Ekim Katliamı davasından da tutuklu bulunan sanık Yakup Şahin, firari sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi hakkında toplamda 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istenirken, “boş sanık sandalyelerine ceza istendi” eleştirileri geldi. Şahin, Hilvan Cezaevi kampüsünde görülen yargılamada bir kere bile mahkemeye getirilmedi.

Katliamın ardından olay yerinde fotoğraf çekerken görülen ve polise teslim edilen İmam Abdullah Ömer Aslan ise ifadesi dahi alınmadan, sakalları kesilerek karakoldan serbest bırakıldı. Davanın 21’inci duruşmasında Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilerek dosya eksiklere rağmen kapatıldı. Firari sanıklara yönelik dava ise sürüyor.

HAKİKATI AÇIĞA ÇIKACAK

Davanın avukatlarından Ruken Gülağacı, iddianamenin eksik hazırlandığına dikkat çekti. Soruşturmanın bütün çabalara karşı gizli yürütüldüğünü ifade eden Gülağacı, “Bütün deliller toplanmadı. Video kayıtlarında eksiklikler hâlâ var ve dava katliamdan sonra iki yıl içerisinde açılmadı. Tüm bunlar yaşananlara nasıl yaklaşıldığını gösteriyor. İddianame önümüze geldiğinde ise katliamın nasıl yapıldığı değil de katledilenlerin suçlanması odağında olduğunu gördük” dedi.

Yargılamanın başında ailelerin yakınlarının masum olduğunu kanıtlamak zorunda kaldığını anımsatan Gülağacı, “Yargılama süresince bunun bir ya da iki kişinin üzerine atılamayacağını, güvenlik zafiyetlerinin, sorumluların yargılanması gerektiğini söyledik. Suruç’ta eğer yetkin soruşturmayı hızlıca yapsalardı 10 Ekim Katliamı’nı belki de yaşamazdık. Taleplerimiz yüzde 90 oranında reddedildi” ifadelerini kullandı.

Gülağacı son olarak şunları söyledi: “Sorumlulara ulaşan yerde bir delik açarak gerçek adaletin sağlanması için mücadele edeceğiz. Bu sanıklar tek başlarına bu katliamı yapmadılar. Bombacının fotoğrafını çeken imamı dahi karakolda tıraş edip serbest bırakmış bir emniyetten bahsediyoruz. Dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun ifadelerinin ardından dinlenmesini talep ettik. ‘Suruç’un katillerini biliyorum’ diyor ve bunu diyen birini dinlemeye çağırmamak meslek suçudur.”

HEP AYNI YAŞTAYIM

Suruç Katliamı’nda annesi Nazegül Bahar Boyraz’ı kaybeden Yasemin Boyraz, olayın sıcaklığının ilk günkü gibi olduğunu söyledi. Boyraz, “Saçının teline kıyamadığım annemi böyle bir katliamda kaybettim. O günden beri hep aynı yaşta kaldım. Onlar için adalet mücadelesi veriyoruz ve bu mücadeleden bir adım geri atmadık. Suruç’ta adalet sağlanırsa herkes için adalet gelecek. Suruç aydınlatılırsa ondan sonraki tüm katliamlar aydınlatılmış olacak” dedi.

Boyraz son olarak şunları söyledi: “Adalet mücadelesini zor koşullarda yürütüyoruz. İstanbul’dan Urfa’ya yol yaptık 9 yıldır. Annemin ölümüyle kız kardeşimi işten çıkardılar. Ötekileştirilmiş insanlar olduk. Tüm bu duygularla adalet mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Adalet arayışımızda geri adım atmadık. Tek kendi davamız için değil. Katliamlarda yakınlarını kaybeden ailelerle bir araya geliyoruz.’’