Sanatçı-yazar İkbal Kaynar ile son kitabı ‘Düşleri Kaldı’ adlı kitabıyla ilgili olarak buluştuk

Kavgasız, güneşli bir dünya düşü

MUAZZEZ USLU AVCI

Yazar, müzisyen İkbal Kaynar ile ArtShop Yayınları arasından çıkan ‘Düşleri Kaldı’ adlı şiir kitabını konuştuk.

»‘Düşleri Kaldı’da hayata değen ve sade bir dil ile yazılmış felsefesi olan şiirler okudum. Şiirin dili anlaşılır mı olmalı?

Şiirin de, romanın da dili sade ve anlaşılır olmalı. Bu hiç imgeye, metafora, az bilinir kahramanlara yer vermeyeceksin anlamı taşımaz. Kendimi aydın bir eğitimci-yazar olarak görüyorsam topluma iletmek istediğim veya paylaşmak istediğim kaygılarım var, umut ettiğim şeyler var. İmge bolluğu içinde, bilinmedik olaylar ve kişilerle dolu şiirle ya da öyküyle derdimi nasıl anlatırım okuyucuya? Çağına tanıklık etmek gibi bir görevi olmalı yazar-çizerin.

»Sanatın başka kulvarlarında da koşuyorsunuz. Özellikle müzik albümlerinizi severek dinledim, billur gibi akıcı. Geçen haziran ayında da Bin bir Çiçekli Yaşar Kemal

Şiir-Öykü-Kısa Film Yarışması’nda öykü dalında jüri özel ödülü aldınız Osmaniye’de. Nasıl oldu İngilizce öğretmeniyken sanatla bu denli ilgilenme?
Müzik, edebiyat benden hiç ayrılmadı. Koşullar insanın geleceğini etkiliyor doğal olarak. Bir de üretme tutkusu varsa, biraz da topluma karşı bir aydın insan olma kaygınız varsa bu bir gün şiir olarak, beste olarak çıkıveriyor yüreğinizden. İnan benim hiç suçum yok, bütün suç 12 Eylül kasırgasında(!) ‘Yasakları Kaldır Bana’ diyen albüm sonrası popüler kültürü eleştiri temelinde yazılar derken, edebiyat tutkusu da kağıtlara döküldü deneme, anlatı, gezi yazıları, mektup ve şiir olarak. Gazete ve dergilerdeki yazılar bu kez kitaplara dönüştü.

»‘Kadınım Ben’ şiirinizden hareket edelim. Ege’de doğmuşsunuz, ben Orta Anadolu’da, aynı şeyleri yaşamışız. Sırtımızda kadına yüklenen erkek egemen yaptırımların

ağırlığından yorulduk. Bunları 30-40 yıl önce yaşadık fakat geldiğimiz modern çağda kadının konumu ne kadar değişti? Geldiğimiz çağda kadınların sanat edebiyat ve bilim alanında yol aldığına inanıyor musunuz? Kitabınızda barış ve gelin benzetmesi üzerine bir şiiriniz var, ’barış’ kadın mıdır? Paylaşım savaşlarının azgınlaştığı bu çağda kadınlar barışa ne katabilir?
Kadınlar her konuda atağa geçti. Gerek demokrasi mücadelesinde gerekse sanat alanında devrim yaptılar. Hâlâ kadının cinsel kimliğinden dolayı toplum olarak, erkekler olarak baskılar sürse de, kadınlar eskisi gibi itaat eden, erkek egemenliğine boyun eğen kişiler değil artık. Kadınlar olmadan hiçbir alanda kurtuluş yok. Barışı geline yükledim, beyaz gelinliğiyle barış adına yola çıkan Pippa Bacca’yı düşünerek. Madem barış kadın mıdır diye soru sordunuz, barışı da kadınlar getireceğine göre kadın olsun kimliği.

»Edebiyat ve sanat alanında yeterince özgür üretimde bulunduğunuza, erkek sanatçılar ve edebiyatçılarla eşit koşullarda olduğunuza inanıyor musunuz?

Hareket alanımız erkeklere göre daha kısıtlı. Kendi adıma söylersem kadın olmaktan kaynaklı çok sorun yaşadığımı söyleyebilirim. Bazı durumlarda ödün vermediğin zaman, ona şirin görünmediğin zaman görmezden gelmeler, önüne set koymalar gibi. Bunun yanında erkeklerin, geçmişten beri kadın haklarına saygılıyız deseler de güçlü kadın modellerini yok saymak gibi eğilimleri hep oldu. Hal böyle olunca sanat alanında da pek farklı olmuyor. Dayanışma, destek olma, bildiğini paylaşma gibi değerlerin gittikçe yok olduğu ve çağımızın hastalığı ego ön plana çıktığı için kıskanma ve rakip görme gibi zaaflar da söz konusu. Oysa ayrım yapmadan birbirimize destek olsak, varsıllaşsak ne güzel olur. Özgürlük alanımızın iyice daraldığı herkes için zor bir süreçten geçiyoruz.

»Deneme, anlatı mektup ve biyografi türünde kitaplarınız var, ayrıca geçmişten gazetecilik deneyiminiz de var, bundan sonra en çok müzik mi, yazın alanına mı ağırlık vereceksiniz? Müzik şiirin çığlığı mıdır?

Şimdilik ikisini birlikte götürmeye çalışıyorum. Konser olursa şiir okumadan, şiir dinletisi olursa şarkı söylemeden duramıyorum. Bazen dans da ediyorum zeybek, sirtaki gibi. Müzik şiirin çığlığı, bunun yanında şiir de müziğin çığlığı. Aslında tüm sanat dalları birbiriyle akraba. Yine de koşullar neyi dayatır belli olmaz. Bakarsın içimde serpilmeyi bekleyen başka yeteneklerim(!) vardır.

»Kitabınıza dönersek, kimlerin düşleri kaldı ve nasıl bir düşünüz var geleceğe dair?

Toplum baskısı, aile ve mahalle baskısı derken çocukluk düşleri yarım kaldı. Güzel bir dünya umuduyla mücadele ederken yasaklar ve engellemelerle gençlik düşleri, sevdalar yarım kaldı.12 Martlar, 12 Eylüller ve nice katliamlarla, savaşlarla gençlik düşleri ve geleceğe dair düşler yarım kaldı. Çocuk ve kadın cinayetleriyle çocuksu, kadınsı düşler yarım kaldı. Kimsenin düşüncelerinden, etnik kimliğinden dolayı ötekileştirilmediği, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmadığı, bunun yanında kendine aydınım, ilericiyim diyenlerin birbirine daha sıkı sarıldığı kavgasız, güneşli bir dünya düşü benimkisi.