Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Salgın günlerinde yazılarımızın ağırlığı korona ve hekimlik terimlerine kayınca, köşemize gönderilen mektupların büyük çoğunluğu da doğal olarak bu konularla ilgili olmaya başladı.

Bu hafta da tıp terimlerine değinen iki mektuba yer vereceğim. İlk mektup, yakınlarda gazetemizin yazı ailesine katılan değerli dostumuz Prof. Dr. Oğuz Oyan’dan. Hocamız, Latince kökenli “virüs” sözcüğünü kimi akademisyenlerin “virus” diye seslendirmesini eleştiriyor:

BU “VİRUS” DA NEREDEN ÇIKTI?

“Değerli Attila Aşut,

İlgiyle izlediğim ve çok yararlı bulduğum değerli köşenize ben de katılmadan edemedim. Son günlerde hem günlük dilde hem de açıklama ve makalelerde en çok kullanılan sözcük herhalde ‘virüs’ oldu. Fakat bu sözcük hızla yayılırken hastalık mı kaptı nedir, iki noktasını kaybedip ‘virus’ olarak da dillendirilmeye başlandı. Bu söyleyişin halk tarafından değil ama Anglo-Sakson eğitiminden gelen akademik personelce sahiplenildiği anlaşılıyor. Latince kökenli olan bu sözcük hem İngilizce hem de Fransızcada ‘virus’ olarak yazılır ama birincisinde “vayrıs” (veya “vayrus”, “vayres”), ikincisinde ise ‘virüs’ biçimlerinde okunur. Türkçeye de, teknik terimlerin büyük çoğunluğunda olduğu gibi, Fransızcadan girdiği için onyıllardır ‘virüs’ olarak yazılır ve elbette yazıldığı gibi okunur. ‘Virus’ biçiminde bir telaffuz ne İngilizcede ne de Fransızcada bulunmaktadır. Ama İngilizce yazından beslenenler, kendilerince bir ara formül olarak biraz Almanca söylenişe uygun düşen bir ‘virus’ veya ‘viirus’ telaffuzundan yana gözüküyorlar. Bu, hem toplumca benimsenmiş bir telaffuza haklı gerekçesi olmayan ve ikilik yaratan bir müdahaledir hem de Türkçenin ses uyumu kurallarına daha fazla aykırılık taşır. (Gerçi alıntı sözcüklerde küçük ses uyumu aranmaz ama virüs yerine virus kullanımı daha aykırı bir durum yaratır; Fransızcadan alıntı ‘virgül’ sözcüğüne ‘virgul’ denemeyeceği gibi).

Türkçeye alıntı sözcükler yerleşirken Fransızca söylenişlerinin daha çok tercih edilmesi, hem iki dilin fonetik benzerliklerinde hem de alfabelerinin okunuşu bakımından aralarında daha fazla çakışma olmasından kaynaklanır. Benzer 26 harfe sahip olan İngilizce ve Fransızca alfabelerin 24 harfi Türkçe alfabeyle ortaktır. Ancak İngilizcedeki hiçbir harf, Türkçede olduğu gibi okunmazken, Fransızca alfabenin a, b, d, i, o, p, t, v harflerinin okunuşu Türkçe okunuşlarından farklı değildir; j ve k de benzerdir.”

Prof. Oyan’ın bu doyurucu açıklamasından sonra bana diyecek söz kalmıyor…

NOT: Yeri gelmişken yaşamımıza yeni giren “Virüs” dergisini de anmak isterim. Fahri Özdemir’in yazınımıza bulaştırdığı bu virüsü çok seveceksiniz!

★★★

“KORONAVİRÜS” DEMEK YANLIŞ MI?

Okurumuz Hülya Erdoğan da Covid-19 için “koronavirüs” denmesinin yanlış olduğunu söylüyor ve nedenini şöyle açıklıyor:

“Biliyoruz ki ‘Turunçgiller’, narenciye üst kavramının aynı anlama gelen aile cinsi ismidir. Aynı aileden greyfurt, bergamot ya da portakala ‘turunç’ demediğimiz gibi, bu hastalığa da koronavirüs diyemeyiz. Çünkü SARS, SARS-CoV-2, HIV, MERS vb. daha bir sürü yapısal benzerlikleri olan virüs çeşitlerine aile adı olarak toptan ‘Corona Virüsleri’ deniyor. Bu aileden en son gelişen yeni tip Corana virüsüne ise tüm dünyada

SARS-CoV-2 denildi. Onun yaşama geçirdiği yeni hastalığın adı ise CoViD-19’dur.

Sanıyorum dillerde gezen yanlışı sürdürmek yerine doğruya yönelmeliyiz.”

Açıklama fazla tıbbi. Gazeteciler konuları yalınlaştırarak anlatmaya çalışır. Başka birçok hastalığın adı da günlük dilde bilimsel hekimlik terimleriyle ve Latince söylenmiyor. Bu virüs tüm dünyada yaygın olarak “koronavirüs”, hatta kısaca “korona” diye anılıyor.

Biz okurumuzun görüşünü paylaşmakla yetiniyor, konunun tıbbi boyutunu ve önerilen terimlerin uygun olup olmadığını uzmanların değerlendirmesine bırakıyoruz.