Beş bölümden oluşan kitapta ilk olarak küreselleşme ve küreselleşmenin kavramsal boyutlarını ele alan Şişman, hegemonya kavramının uluslararası düzen ve dünya kapitalist sistemdeki karşılıklarından bahsediyor

Kaynak niteliğinde bir çalışma

HAVVA GÜMÜŞKAYA

Gelişim Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Deniz Şişman imzalı ‘Küreselleşme ve Küresel Kuruluşlar’ isimli kitap, Orion Kitapevi etiketiyle Eylül 2019’da raflardaki yerini aldı.

Akademik çalışmalarını da küreselleşme üzerine yapan Dr. Deniz Şişman, hazırladığı kitabın temeline oturttuğu 7 soruyla küreselleşme ve yeni hegemonya biçimlerinin oluşumunu sorguluyor. Şişman’ın kitap boyunca üzerinde durduğu sorular şöyle: “Küreselleşme çerçevesinde devletin rolü ve hegemonya kavramı ilişkisi nasıl kurulmalıdır? Küreselleşme ile birlikte ulus devletin azalan otoritesini dolduracak şekilde yeni bir hegemonya biçiminin oluşumu ve gelişimi mümkün müdür? Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi küresel kuruluşlar ve neoliberal politikaların küreselleşme üzerindeki rolleri nelerdir? Küresel işbirliği kimler arasında oluşmaktadır? Mevcut işbirliğine yönelik karşı hegemonya hareketleri nelerdir?”
Şişman’a göre bu sorular aynı zamanda günümüzde küreselleşmenin nasıl evirileceğine yönelik temel soruları da oluşturuyor.

Kitapta küreselleşme kavramı, ulusötesi şirketler ve hegemonya kavramı çerçevesinde ele alınıyor ve daha çok yeni bir hegemonya biçiminin varlığı ve oluşumu tartışılıyor. Hegemonyanın ulusötesi kapitalist sınıf tarafından uygulanmaya çalışılması, bu konuda oluşturulan küresel işbirliği ve ulus devletin işbirliği içindeki konumu da ayrıca irdeleniyor. Ulusötesi kapitalist hegemonyaya karşı hegemonya hareketlerinin durumu da böylece ortaya konulmaya çalışılıyor.

Giriş bölümünde yer alan; ‘ulus devlet hegemonyası üzerine değerlendirme yapıldığında, küreselleşme ile birlikte ulus devletin azalan otoritesinin yerini dolduracak şekilde, yeni bir hegemonya biçiminin oluşumunun ve gelişiminin mümkün olup olmadığı’na dair soru kitabın ana eksenini oluşturuyor.

Beş bölümden oluşan kitapta ilk olarak küreselleşme ve küreselleşmenin kavramsal boyutlarını ele alan Şişman, hegemonya kavramının uluslararası düzen ve dünya kapitalist sistemdeki karşılıklarından bahsediyor. Kitabın üçüncü bölümünde küreselleşme çerçevesinde devletin rolü ve hegemonya kavramının tarihsel, geleneksel, eleştirel kuram ve Gramşiyan yaklaşımlar ile tanımını yapıyor. Küreselleşme süreci konusunda Gramsci’nin hegemonya kavramını uluslararası düzeyde yorumlayan Robert Cox’un görüşlerine yer verilen kitapta, ABD merkezli kurulan IMF ve Dünya Bankası örnekleri ele alınıyor.

Şişman kitabın, küreselleşme ve sermaye akımlarından bahsedilen dördüncü bölümde gelişmekte olan ülkelerin küreselleşmeye dahil olma nedenlerini ayrıntılarıyla işliyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelere neoliberal politikaların IMF ve Dünya Bankası aracılığı ile nasıl dayatıldığından da bahsediyor.

Kitabın beşinci ve son bölümde ise ulusötesi şirketler ve ulusötesi kapitalist sınıfın oluşumu ele alınıyor. Bu bağlamda ilk olarak çok uluslu şirket ve ulusötesi şirket arasındaki fark ortaya konuluyor. Şişman, üzerine tartışmalar yapılan çok uluslu şirket kavramını ‘ulusötesi şirket’, ‘uluslararası şirket’, ‘uluslarüstü şirket’ kavramlarından ayırmak amacıyla bölümün başında tanımlamalarda bulunuyor. Ulusötesilik endeksi ile şirketlerin ulusötesileşme sürecinde nasıl ilerlediklerini örnekler ile açıklıyor.

Çok uluslu şirketlerin ulusötesi şirketlere evirilmesinin fiziki ve tarihsel gelişimini ele alan Şişman, kitabın bu bölümünde “19. yy sonu ve 20. yy başından itibaren tekelci tipteki şirketlerin büyümesi ve yeni emperyalist sürecin desteği, bunların önemini artırmıştır. Sermaye, yeni sanayi dallarının ihtiyaç duyduğu hammaddeyi elde edebilmek, teknolojik ve tekelci durumunun getirmiş olduğu ayrıcalıklardan faydalanabilmek, yeni pazarları ele geçirmek ve ucuz işgücünden faydalanabilmek için dış yatırımlara yönelmiştir” tespitinde bulunuyor. Konuyu buradan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hegemonya karşısındaki konumlarına getiriyor. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını gerçekleştirebilmeleri ve gerekli olan mali kaynakları karşılayabilmeleri için uluslararası sermayeye duydukları ihtiyaca dikkat çekiyor.

Şişman, kitapta ulusötesi kapitalist sınıfın karşısında oluşan karşı hegemonya hareketinin ortaya çıkması ve gelişmesinden bahsederek devleti sermayenin işini kolaylaştırmanın bir unsuru olarak gören neoliberalizm uygulamaların zenginliğin ulusötesi şirketler tarafından ele geçirilmesine aracı olduğu sonucuna varıyor.