Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanan Naci İnci’nin müdahalelerine karşı öğrenciler boyun eğmiyor. Sinema Kulübü’nün İnci tarafından görevden alınan Yönetim Kurulu Üyesi Kızılkaya, “Sansüre karşı birlikteyiz” diyor.

Kayyuma boyun eğmek yasak!
Boğaziçililer sansürün ardından filmlerine Güney Meydan’da telefon ve bilgisaylarından izlemişti. (Fotoğraf: BirGün)

Dilan ESEN

Boğaziçi Üniversitesi’nde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaklaşık bir buçuk yıl önce atadığı kayyum rektörler, üniversitenin altını üstüne getirdi. Önce Melih Bulu, sonra Naci İnci üniversitenin senatosundan eğitimine kadar pek çok konuda yeniden yapmak istedikleri düzenlemelerle hukuksuzluğu neredeyse baştan yarattı. Öğrenci kulüplerinin faaliyetlerine dahi direkt müdahale eden kayyum Rektör Naci İnci, son olarak Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü’nün açık hava gösterimleri kapsamında göstereceği üç filme izin vermedi. Öğrenciler tepki gösterince de kulüp yönetimini görevden aldı.

SANSÜR ÇOK ÖNCE BAŞLADI

Sinema Kulübü’nün Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Kızılkaya, daha önce de Onur Haftası’nda göstermek istedikleri ‘Soldier’s Girl’ filminin de yönetim tarafından sansürlendiğini hatırlattı ve “Kulübümüzde böyle bir durumla tekrar karşılaşabileceğimize dair bir bilinç oluşturmuştu fakat açık hava gösterimlerinde uğradığımız sansürün kapsamı ve bağlamı bizi afallatmadı diyemem. Açık hava seçkimizdeki 11 filmden üçünün sansürlenmesi, okulumuzda hoca da olan belgesel sinemacı Can Candan’ın aynı gün gösterilecek iki belgeselinden ‘Duvarlar-Mauern-Walls’un onay alıp akademik galası okulumuzda gerçekleştirilen ‘Benim Çocuğum’un almaması, sansüre uğradığımızı ilk gösterim günü telefonla öğrenmemiz ve sansürün nedenine dair herhangi bir gerekçe gösterilmemesi gibi şeyler hepimizi endişeli bir ruh haline soktu” dedi.

Hem ‘kayyumluğun’ sansürüne boyun eğmediklerini hem de kulübün yarattığı sosyal alandan olmamak için görüşmeler yaptıklarını söyleyen Kızılkaya, şunları dile getirdi: “Kulüplerle dayanışma yoluna başvurduk. Bizim açımızdan bu sansür Boğaziçili her öğrenciye uygulanmış bir şey. Çünkü açık hava gösterimlerine sadece Sinema Kulübü üyesi öğrenciler değil, üniversitenin her kesiminden insanlar katılım gösteriyor. Bu sebeple sansüre karşı sadece sinema kulübünün değil, üniversitedeki her kulübün ses çıkarması gerekiyor. Diğer kulüpler ile yaptığımız görüşmeler sonucu, sansürlenen bir diğer filmimiz ‘Laurence Anyways’in gösterimini hep beraber yapmaya karar verdik. Bu gösterimin bir ortak etkinlik olduğunu belirten ve 39 kulübün imzasını içeren duyuruyu gösterimden bir gün önce etkinlik sahibi bütün kulüplerce sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık. Fakat gösterim günü elimize BÜ(S)K’ün yönetim kurulunun görevden alındığını ve kulübün faaliyetlerinin 1 aylığına durdurulduğunu belirten bir belge ulaştı.”

ENGELLEMEK DE YETMEDİ

Atanmış Rektör İnci’nin kulübün yönetim kurulunu görevden almasıyla sürecin sonlanmadığını aktaran Kızılkaya, şöyle devam etti: “Güney Kampüs’ün önünde normalden -daha doğrusu normalleştirilenden- çok daha kalabalık bir polis birliğinin olması, güney kampüsün içinin sivil polis dolu olması, öğrenciler toplanamasın diye gündüz vakti meydandaki fıskiyelerin açılması, gösterim ekipmanlarımıza ulaşamayalım diye bir önceki gece kulüp odamızın anahtarlarının değiştirilmiş olması gibi birçok uçuk önlem bize durumun okul yönetimi tarafından ne kadar ciddiye alındığını anlatır nitelikteydi. Tüm bu curcunanın birkaç öğrencinin toplanıp film izlemek istemesi yüzünden çıkmış olması hâlâ anlamlandırabildiğimiz bir şey değil. Sansüre karşı hep beraberiz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz.”

Kızılkaya, söz konusu müdahalenin sadece kendilerine karşı değil, tüm öğrencilere yönelik olduğuna dikkat çekti: “Bizden önce LGBTİ Kulübü de aday kulüp konumundaydı ve iptal edildi. Sadece bize özel de değil. Boğaziçi’ndeki kulüplerden dışlanmış kesimlerin daha da dışlanması söz konusu. Genel bir baskı herkese karşı var. En azından kayyumun istediğine aykırı kulüpler için var.”