Kayyum rektöre karşı mücadelelerini sürdüren Boğaziçililer, eylemlerinin bir parçası olan “Yuh Yuh” coverlarının hikâyesini anlattı: “Yazıldığı ve bestelendiği dönemden beri haksızlığa karşı ‘yuh!” demenin bir aracısı olarak karşımıza çıkıyor. Biz de üniversitemize atanan kayyuma ve kayyumların temsil ettiği zihniyete bir ‘yuh!’ demek istedik bu şarkıyla”

Kayyumların zihniyetine bir ‘yuh’ çekmek istedik

HAZIRLAYAN: Cihangir Köroğlu

İsyanın bir anlam ifade etmesi, değişim ve dönüşüm aracı olması için öncelikle kitleselleşmesi gerekir. Müziğin ve isyanın yan yana gelmesi bu kitleselleşmeyi sağlayacak önemli unsurlardan biri. Türkiye tarihi müziğin ve isyanın yan yana geldiği, iç içe geçtiği ve bu birlikteliğe dair sayısız örneğin verilebildiği ülkelerden biri. Ve bu tarih sözlü ve yazılı bir kültür olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak, kendini güncelleyerek günümüze kadar taşındı.

Röportaj dizimizin son gününde Murat Meriç ile müzik, toplum ve isyan ilişkisini, ‘Yuh Yuh’ söyleyip milyonlarca kişiye ulaşan, müziğin Türkiye toplumu üzerindeki etkisini bir kez daha bizlere gösteren Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Ömer Faruk Yılmaz ve Dilruba Akbağ ile konuştuk.

***

EYLEMLERİ KUŞAKLARA TAŞIYAN DA ŞARKILAR

► Türkiye’de hemen hemen her protesto eylemlerinde müzik bir şekilde kullanıldı. Toplum normlarının son derece erozyona uğratılmak istendiği bu zamanlarda da Boğaziçi’li ‘’yeni kuşağın’’ Yuh Yuh’u söylemesi milyonlarca tık alabiliyor. Türkiye toplumu, müzik ve eylemlilik üçgenini nasıl değerlendirirsiniz?

Murat Meriç:
En başından beri insanların tek bir ağızdan konuşmasını sağlayan bir araç müzik. Bu da yine halk ozanlarından gelen bir şey. Eskiden ezilenlerin yanında halk ozanları vardı, sazlarıyla türkü söylerler, insanlar da onlara eşlik ederdi. Değme assolistin gazinoları tek başına anca doldurduğu dönemde Aşık Mahsuni Şerif’in tek sazıyla çıktığı Atatürk Spor Salonu konserlerini üç kere arka arkaya aynı gün içinde doldurduğunu biliyoruz. Bunlar tarihe yazılmış. Şimdi bir kısım eski öğrenci eylemlilikleri ortaya çıktığında orada Yorum’u görüyoruz yanımızda, Bulutsuzluk Özlemi’ni görüyoruz. Bu gruplar hep yanımızdaydı, Moğollar 90’ların ortasından itibaren hep yanımızda oldu. Hem bizimle görüldüler hem de şarkılarını söylediler bizlerle beraber. Nitekim Gezi’de de gördük bu durumu. Boğaziçi Caz Korosu’ndan, Kardeş Türküler’e pek çok insan Gezi döneminde oraya gitti ve şarkılarını hep birlikte oradaki direnişe katılan insanlarla söyledi. Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde Yuh Yuh’un yeniden söylenmesi çok şaşırtıcı değil. Çünkü Gezi sırasında ortalığa yeniden çıkmıştı bu türkü. Aslında Türkiye’nin her döneminde bir şekilde ortaya çıkıyor. Kendine yol buluyor çünkü öyle bir türkü ki, her şeye uyuyor. Yani Yuh Yuh sözlerini değiştirmeden söyleseler bile duruma uyuyordu. Bu Türkiye’de hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor bir taraftan. Ki sözler değiştiğinde çok daha etkili oluyor.

kayyumlarin-zihniyetine-bir-yuh-cekmek-istedik-845062-1.

Gezi’de her gün yeni bir şarkı çıktığında, her yeni şarkıda böyle heyecanlanıyorduk, bu sefer ne yaptılar diye. Kimi iyiydi, kimi kötüydü, kimi kaldı, kimi çoktan unutuldu ama önemli olan o dönemde bunların yapılmış olması. Bugün de Boğaziçi Üniversitesi’ne destek veren bir sürü şarkı var ama aklımızda 3 tane şarkı kalacak belki. Ki tek şarkı kalsa bile bu çok önemli. Eylemleri de bugüne getiren, bundan sonraki kuşaklara taşıyacak olanlar da şarkılar.

***

‘YUH YUH’ HAKLI DİRENİŞİMİZİN SEMBOLÜ OLDU

►Toplumun büyük kısmı, iktidarın sizi hedef ve ‘’kötü’’ göstermesine karşı, size desteğini kısıtlı alan ve imkânlarda da olsa ortaya koyuyor. Toplum nezdinde sempati topladığınız pratiklerden bir tanesi de Yuh Yuh şarkısını söylemek olmuştu. Neden Yuh Yuh?

Dilruba Akdağ:
Çoğumuzun Selda Bağcan’dan dinleyip sevdiği Aşık Mahzuni Şerif’in Yuh Yuh şarkısının orijinal sözlerine baktığımız zaman gücünü kötüye kullanan bir iktidarın eleştirisi olduğunu anlıyoruz. Yazıldığı ve bestelendiği dönemden beri haksızlığa karşı “Yuh!” demenin bir aracısı olarak karşımıza çıkıyor. Biz de üniversitemize atanan kayyuma ve kayyumların temsil ettiği zihniyete bir “Yuh!” demek istedik bu şarkıyla. Sözlerini de bu bağlamda değiştirerek söyledik. Protest müziğin ilk akla gelen örneklerinden biri olan Yuh Yuh, bizim de haklı direnişimizin sembollerinden biri oldu.

kayyumlarin-zihniyetine-bir-yuh-cekmek-istedik-845067-1.

►Basın açıklamaları dışında atölyeler, açık dersler, konserler yapıyorsunuz. Buradan kültür sanat alanına dair olan üretimleri bir yerde toplamayı veya sergilemeyi düşünüyor musunuz?

Dilruba Akdağ
: Kampüste çeşitli eserlerin kendine yer bulabildiği sergilcer düzenlendi. Bunun yanında da yaptığımız her türlü üretimi internet ortamına da yüklemeye çalışıyoruz. Bunların bir kısmına Boğaziçi Direnişi YouTube hesabından ulaşabilirsiniz. Bu 40 günü aşan sürede farklı kanallar üzerinden bir arşiv tabi ki oluşmaya başladı. Bunları toparlamak ve kamusallaştırmak üzere bir platform üzerinde de çalışılıyor.

***

MÜZİK YELPAZEMİZ DE TIPKI RENKLERİMİZ GİBİ

► Melih Bulu’nun size kendini şirin göstermek için hard-rock dinliyorum açıklaması özellikle sosyal medyada gündem oldu. Boğaziçi öğrenci profiline bakıldığı zaman elbette her çevreden insan var ve buradan her çeşit müziğin dinlenme yelpazesi olduğu değerlendirmesi yapılabilir. Özellikle şu süreçte neler dinlediniz?

Ömer Faruk Yılmaz:
Öncelikle müziğin, direnişimizin büyük bir bölümünde yer aldığını söyleyebiliriz. Biliyorsunuz direnişimiz 40 günü aştı ve direniş boyunca da kayyumluk (eski rektörlük binası) önüne çadırımızı kurarken hoparlörümüzü de kurduk. Bu çadırda her çeşit müziği dinledik. Çünkü Boğaziçi bir sürü rengi bünyesinde barındıran bir kültür. Dolayısıyla dinlenen müziklerin yelpazesi de çok geniş oluyor. Mesela Gizli Özneler bu süreçte ortaya çıkan anonim bir grup ve kendilerini rap ve elektronik müzikle ifade ediyorlar. Boğaziçili müzisyenler adıyla paylaşılan şarkılara baktığımızda da daha refleksif olduklarını ve toplumsal hafızada yer eden şarkıların sözlerini direnişe uyarlayarak kendilerini ifade ettiklerini görüyoruz. Mahzuni’den Sibel Can’a, Metallica’ya çeşitli sanatçılardan şarkıları dinleme fırsatını bulduk bu üretimler sayesinde. Sanatlı söyleyişin gücü direniş boyunca bizi her şekliyle motive ederek bizim yanımızdaydı diyebiliriz.

kayyumlarin-zihniyetine-bir-yuh-cekmek-istedik-845063-1.

► Başta üniversitelerde olmak üzere, kültür ve sanat alanına dair düzenleme yapılmasını istediğiniz bir şey var mı?

Ömer Faruk Yılmaz:
Özellikle pandemi döneminde yaşanan ekonomik sıkıntılarla beraber kültür sanat ortamı en büyük darbelerden birini aldı. Bu süreçte kültür sanat üretiminin sürdürülebilirliği için devlet desteğinin yetersiz kaldığını düşünüyoruz. Okulumuzdaki kültür sanat ortamından bahsedecek olursak bu üretimin öğrenci kulüpleri tarafından yapıldığını söyleyebiliriz. Bizler aynı zamanda kulüplerde çalışma yürüten öğrenciler olarak okuduğumuz bölümler sanatla ilgili olmasa bile bu alanlar üzerinden çalışma yürütebildiğimiz, Boğaziçi geleneğini, kültür sanat faaliyetlerini sürdürebildiğimiz ortamları oluşturuyoruz. Kulüpçülerin bir kısmı mezun olduğunda bu alanlarda yürüttüğü çalışmaları profesyonel alanda devam ettiriyor. Bu açıdan yönetimler değişse bile kulüp çalışmalarının desteklenmesi ve bu geleneğin sürdürülmesini çok önemli buluyoruz.