Kaza değil cinayetti | Popülizmin toplumsal tahribatı: Pamukova
Pamukova faciasında TCDD yönetimi için cezalar askıda kaldı. Eğer adalet tecelli etmiş olsaydı Ankara Marşandiz YHT, Çorlu vb. kazalar yaşanmayacaktı. Ülkemizde yaşanan demiryolu, maden ve iş kazalarının sebeplerinin tercih edilen siyasetle ilişkili olduğu bir gerçek.
İsmail ÖZDEMİR
BTS (Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası) / ITF Temsilcisi
İSG Uzmanı
Haydarpaşa – Ankara arasında 1 Haziran 2004’te seferlerine başlayan ve 22 Temmuz 2004 tarihinde Haydarpaşa’dan 216 yolcusu ile hareket eden 11006 sefer sayılı Yakup Kadri Karaosmanoğlu isimli yolcu treni Sakarya ili Pamukova ilçesi Mekece Köyü mevkisinde demiryolu hattının 183 + 387 km’sinde saat 19.45 sularında raydan çıktı. 37 kişi olay yerinde toplam 41 yurttaş yaşamını yitirdi, 90 kişi de yaralandı. Kazanın oluşu sıradan bir kaza değil cinayetti.
Ülkemiz coğrafyasında demiryolu tarihçesi Anadolu’nun tarımsal ürünlerinin ve madenlerinin İngiliz şirketlerine verilen imtiyazlarla 1856 yılında İzmir – Aydın arasında başlamıştır. Cumhuriyet dönemine kadar yapılan 4.136 km’lik hat kesiminde ağırlıklı yabancı şirketler eliyle işletilmekteydi. Cumhuriyet döneminde millileştirilen ve devlet politikasına dönüştürülen demiryolları 1950 yılına kadar toplam 10 bin km’nin üzerine çıkarılmıştı. Taşıma payı yolcuda % 42.2, yük taşımacılığında ise % 68.2 oranındaydı. 1950'den sonra yatırım yapılmayıp ABD ile geliştirilen ilişkiler nedeniyle kara yolu ağırlıklı ulaşım politikası tercih edildi. Günümüzde bu oran yükte % 5.1, yolcuda % 2.1 seviyesinde.
Demiryollarının günümüz koşullarının ihtiyacına cevap veremez olduğu gerekçesiyle 1995’te Kanada’nın CANAC sonrasında da ABD’nin Booz-Allen&Hamilton danışmanlık firmalarına hazırlatılan raporlar ile TCDD’nin özelleştirilmesi arazilerinin devir edilmesi tavsiye edildi. Bu tavsiyeler ile iktidarlar TCDD’yi sermaye şirketlerine hazırlayıp, ticarileştirip özelleştirmenin alt yapısını oluşturmaya başladı. Yolcu yoğunluğu fazla olan yerlerde prestij trenler çalıştırılıp, gelir getirmeyen halka hizmet eden bölgesel trenlerin azaltılması veya seferden kaldırılması önerilmekteydi. TCDD Meslek Lisesi, TCDD hastaneleri kapatıldı. Özelleştirilip, ticarileştirilmesi için 2004 yılından itibaren hamleler başlatılmış oldu. Kurumların mesleki özerkliği kalmadı!
HIZLANDIRILMIŞ TREN ADIYLA YENİ BİR DÖNEM!
2002 yılından günümüze kadar devam eden AKP iktidarının ilk döneminde TCDD’ye İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı ile üyeleri olarak atanan bürokratlar mevcut hat kesiminde yine mevcut lokomotif ve vagonlarla trenlerin hızını artırarak Hızlandırılmış Tren ismini türetti. Altyapı, üst yapı, statik ve dinamik testlerin yapılmadan trenlerin hızlandırılması ile demiryollarında yeni bir dönem başlatılmış oldu.
Hızlandırılmış trenler için sendikamız, akademisyenler, TMMOB, sivil toplum kuruluşlarının görüş ve eleştirileri dikkate alınmamış, kurum içi özellikle yol ve cer araçlarının daire başkanları mevcut haliyle hızlandırmanın risk taşıdığını ifade ettiği için görevden alınmış ve yeni atamalar yapılarak işletmecilik başlatılmıştı.
Ankara – Haydarpaşa arası 576 km’lik bir mesafe olup, bu mesafenin 5 saatte tamamlanması için karar verilmişti. Bu hat kesiminde sabit bir hızla trenin seyri mümkün olmayıp altyapının coğrafi konumuna göre çok sık olarak 60 km ile 140 km arasında sık sık hız değişimleri ile seyir cetveli oluşturulmuştu.
Tüm uyarılara ve telkinlere rağmen bildiğini okuyan dönemin iktidarı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İETT’den atanan TCDD yönetimi dünyada benzeri olmayan yetersiz alt yapı ve araçlarla mevcut hat kesiminde Hızlandırılmış Tren seferlerini başlattılar. Beklenen kaza 52. günde tecelli etti.
Kaza sonrasında kurum yetkilileri ve sarı sendika yöneticileri yeterli teknik araştırma yapılmadan kazanın nedenini trenin o bölgeden geçmesi gereken hızın üstünde geçtiğinden kaynaklandığını ifade ederek tren personeli ve makinistleri suçlu göstermeye çaba harcayıp, kazaya sebep olan nedenleri ve kurumsal sorumluluğu örtbas etmeye çalışmışlardı.
Trenin raydan çıkıp devrilmesinin sebeplerini kaza yerindeki hız faktörüne bağlayanlar için bilirkişi raporlarına, Pamukova Cumhuriyet Savcılığı'nın ve Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesi'nin raporlarına da bakmak gerek.
Bilirkişi raporlarında hıza bağlı olarak; tren seyir cetvelinde km.173’e kadar 140 km. hızla, 183+100 km.ye kadar 130 km hız ve bundan sonrası da hızın 80 km. ye azaltılması gerekirken azaltılmaması ve merkezkaç kuvveti etkisiyle savrulduğu genel iddialar arasındaydı.
Oysa ki bilirkişi raporlarında olay bölgesindeki kurp (dönemeç) 345 m. Yarıçaplıdır. Bu kurpta merkezkaç savrulması meydana gelmesi için hızın 171 km. üzerinde olması gerekiyordu.
Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Yol Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın EREL, Pamukova Tren kazası ile ilgili olarak, “Eskiden aradaki boşluk raylara esneklik kazandırırdı. Oysa şimdi raylar aşırı sıcakların da etkisiyle baskı altında kalıyor ve eğiliyor. Pamukova’daki facia anında trenin hızı 130 kilometreydi. Faciayı raylara bağladılar. Oysa asıl neden zemindi. Çünkü zemin kötü olduğu için raylar daha çabuk eskiyor.” şeklinde görüş ortaya koymuştu.
Pamukova Cumhuriyet Savcılığınca heyetçe oluşturulan roporda; “1. 27704/2004 tarihli yol muayene ölçümleri MPV 7 ölçümleri hatta geometrik bozukluklar saptamıştır. 2.Yoldan çıkmaya neden olan sebeplerin birikimi, kimi neden için uzun süreli olmasına rağmen kimi neden için kısa süreli olabilir. Örneğin, yeni yapılan bir menfezin çökmesi; raydan çıkmada kısa süreli bir nedendir. Raydan çıkmada bir neden olan ray yorulması ya da ray- tekerlek temasında ortaya çıkan titreşim etkilerinden doğan rayda veya bandajdaki olumsuz etkiler, uzun süreli birikimli nedenlerdir. 3. Yine raydan çıkma öncesinde fren disk balatalarında kırılma meydana gelmesi hem fren tesirini azaltmıştır hem de kırık parçanın sebep tekerlek önüne düşmesi sonucu olabileceği, 130 km hızın tek başına merkezkaç savurulması oluşturmayacağı, 4. gerek lokomotiflerde gerekse hat boyunda hız değişimlerini gösteren yeterli işaretlemenin olmaması, otomasyon sistemi bulunmaması” kaza nedenleri olarak sıralanmıştı.
Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesi Bilirkişi Raporunda; “Trenin 2.vagonun ön bojisinin ön dingil sol tekerleğin, çatlak olan fren diskinin, yol geometresi bozukluğu sonucu oluşan fleş dövmesi darbesi ile kırılması ve yaklaşık 700 devir/dk.hızla dönmekte olan kırık diskin, fren balata gurubu taşıyıcı konsoluna çarparak, konsolu koparması tekerleğin raydan çıkması nedenlerdendir.’’
CEZASIZLIK YENİ KAZALARI GETİRDİ
Yargılananlardan tren şefinin kusursuz olduğu, trenin kumandasında görevli 1. makinistin 3/8, 2. makinistin 1/8, oranında kusurlu oldukları, geriye kalan 4/8 kusurun ise TCDD yönetimine ve yeterli tedbiri almadan Hızlandırılmış Tren icat edip sefere koyanlarda olduğu görülmüştür. Makinistlerin kusurları oranında cezaları infaz olmuştur. TCDD yönetimindeki cezaler ise askıda kalmıştır. Yargılama izni çıkmamıştır. Eğer adalet tecelli etmiş olsaydı Ankara Marşandiz YHT, Çorlu vb. kazalar yaşanmayacaktı.
Popülizm; seçkinler tarafından halkın ekonomik ve sosyal çıkarlarının bastırıldığı ve engellendiği, dar sermaye kesimlerinin, devlet yöneticilerinin ve üst bürokratların çıkarları ile örtüşen niteliksiz bir siyasi ana akım olmuştur.
Sağ popülist siyaset dillerine millet kavramını pelesenk etmiş, emperyalizme / sömürgeleşmeye göbekten bağlı, rant, her türlü gayri meşru çıkarcılığı esas alan ve talanda sınır tanımayan genel siyasi niteliktedir.
Sol popülizm ise emperyalizme mesafeli ve statükocu, seçkinci elitlerin alternatif üretmeksizin yaptığı muhalefet siyaseti haline gelmiştir.
Eşit, özgür, barış ve demokratik yaşamın kronik hastalığı popülizm, demokrasiye ve insan yaşamına büyük tahribatlar yaşatmıştır. Halkın genel ihtiyaçlarını siyasetlerine araçsallaştırarak çoğulculuk karşıtı hatta proto-totaliter ya da totaliter bir partizan siyaset ile sömürgeleşmeci rejimin aracı haline gelmiştir. Popülist siyasetin getireceği tahribatları öngörmek ve bu durumu halka anlatmak bilimsel feraseti, toplumsal sorumluluğu olan ve her nitelikli yurttaşın görevidir.
Tercih edilen siyaset yönteminin amacını okumak çok da zor olan bir durum değil !
Ülkemizdeki iş kazalarının % 98’i önlenebilir niteliktedir. İş kazalarında Avrupa 1.'si, dünya 3.'sü olan ülkemizde yaşanan demiryolu, maden ve iş kazalarının sebeplerinin tercih edilen siyasetle yakından ilişkili olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Bu katliama sebep olan kişilerin, nedenlerin sürecin öncesi ve sonrasını unutmamak, unutturmamak gerekir. Buna benzer kazaların bir daha yaşanmaması için önemlidir.