Eylemleriyle Kazakistan’ı sarsan halk, ülkenin doğal kaynaklarını ele geçiren sınıfın refahının korunması için uluslararası aktörlerin desteğiyle baskı altında. Kentlerde yapılan operasyonlarda binlerce kişi gözaltına alındı.

Kazakistan'da 'cadı avı' başladı: Yoksula zorbalık zengine güvence

Dış Haberler Servisi

Kazakistan'da eşitsizliğe tepki gösteren halkın öfkesi şiddetle bastırılırken yürütülen cadı avıyla protestoların izi silinmek isteniyor, bir avuç zenginin çıkarları gözbebeği gibi korunuyor. Ülkede "terör" suçlamasıyla düzenlenen operasyonlarda gözaltı sayısı 5 bine yaklaştı. Kazakistan İçişleri Bakanlığı, en büyük kent Almatı'nın bir köyüne yapılan baskında da en az 100 kişinin gözaltına alındığını duyururken güvenlik güçlerinin sokaklarda kontrolü sağladığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, 2 Ocak'ta protestoların başlamasının ardından hükümeti görevden alsa da Almatı başta olmak üzere birçok kentte OHAL ilan ederek ve güvenlik güçlerine "vur" emri vererek korku iklimi yarattı. Tokayev yönetimi, petrol zenginlerinin güvenlik endişelerini gidermek adına protestocuları ağır suçlamalarla karşı karşıya bıraktı.

Toronto Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Edward Schaz, Washington Post gazetesi için kaleme aldığı yazıda, ülkenin birdenbire "alev alması"nın nedeninin, yönetimin halka "orta sınıf rahatlığı" vaat etmesine rağmen eşitsizliğin katlanılamaz boyutlara ulaşması olduğunu ifade etti.

HALK, YALANLARA DAHA FAZLA KANMAK İSTEMEDİ

"Kazakistan'da yaşananlar otoriter yönetimlerin görünürdeki istikrarının ardında pek çok şeyin değişime uğradığını hatırlatıyor" diyen Schaz, ülkeyi 30 yıl yöneten ilk cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in 2000'lerde güvenlik ve maddi refah politikaları uygularken aynı zamanda yurttaşların özgürlüğünü kısıtladığına dikkat çekti. Schaz, yazısında "Otoriterler yarattığı mitlere güvenir, doğruluğu şüpheli olan bu anlatılar yurttaşların dünyayı anlama, yorumlama biçimine müdahale içerir. Kazakistan'da ise bu mit, zengin doğal kaynakların geniş kesimlere rahat bir orta sınıf yaşamı sağlaması için kullanıldığı varsayımı üzerine kuruldu" dedi.

Nur Otan partisinin "refah" vaadiyle iktidar olduğunu belirten Schaz, ülkede petrol yatırımlarının sermaye sınıfı için muazzam bir ekonomik büyüme sağlarken işçilerin adım adım bu kazanımların dışına itildiğini kaydetti. 2011'de maden ve petrol işçilerinin kitlesel grevleriyle iktidarı uyardığını belirten Schaz, yazısında "Orta sınıf olma hayali ile zar zor geçinerek yaşama gerçeği arasındaki fark 10 yılda katlanılmaz boyutlara ulaştı. Orta sınıf yurttaşlar da pandemiyle birlikte artan ekonomik güvencesizlikten etkilendi. Petrol ekonomisi hızla yükselirken halk yolsuzlukları açıkça görmeye ve iktidarın meşruiyetini sarsmaya yöneldi. Şu anda sonuç ne olursa olsun, yaşananlar otoriter yönetimlerin kırılgan olabileceğinin ciddi bir hatırlatıcısı oldu" ifadelerine yer verdi.

MİLYON STERLİNLİK MÜLKLER BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMI

Kazakistan sermaye sınıfının işçilerin sırtına yük bindirerek elde ettiği akılalmaz servetlerin bir kısmı ise İngiltere gibi ülkelerde milyon sterlinlik lüks mülklerin satın alınmasıyla gözle görünür hale geldi. Open Democracy internet sitesinin editörü Thomas Rowley, "Eşitsizlik Kazakistan'ı yakıp kavururken zenginlerin serveti Londra'da güvende" başlıklı yazısında Londra'da bir avuç Kazak zenginin yaklaşık 530 milyon sterlinlik lüks mülklere sahip olduğunu kaydetti. Yazısında, İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'un yakın bir tarihte yayımladığı rapora yer veren Rowley, rapora göre söz konusu mülklerin 330 milyon sterlinlik kısmının Nazarbayev'in kızları, damatları, torunlarına ait olduğunu belirterek "Ülkenin yönetici ailesi ve ortaklarının lüks yaşam tarzları, mevcut protestoların potansiyel bir itici gücü oldu" dedi.

Nazarbayev'in ortaklarından bakır patronu Vladimir Kim'in kızının da Londra'da 27,5 milyon sterlinlik bir daireye sahip olduğu belirtilen yazıda, Fransa'dan protestoları destekleyen "muhalif" lider Muhtar Ablyazov'un Londra'da her biri 18 milyon sterlin olan beş mülk satın aldığı da hatırlatıldı. Yazıda, raporu hazırlayan Dr. Thomas Mayne'in görüşlerine de yer verildi. Kazakistan'da 162 kişinin servetinin mevcut gelirin yüzde 50'sine sahip olduğunu belirten Mayne, "Nazarbayev ailesi ve kilit ortakları devleti muazzam miktarda servet biriktirmek için kullandı. Bunu petrol ve gaz endüstrisini kontrol ederek başardılar. Yıllar içinde halk, bu yaşam tarzlarını öğrenmeye başladı ve bu, büyük bir kızgınlık yaratacak şekilde birikti. Protestolar, ülkenin politik ekonomisinin tüm doğasının gerçek bir eleştirisidir" dedi.

530 milyon sterlinlik mülklerin ise buzdağının yalnızca "görünen kısmı" olduğunu ifade eden Mayne, servetin izlerinin İngiliz Virgin Adaları'ndaki şirketlere ve gizli hisse tahsislerine dek uzandığını belirtti. Yazıda görüşlerine yer verilen İşçi Partisi milletvekili Margaret Hodge ise “Kazak yönetici ailesinin Londra'da sahip olduğu mülkün kapsamı, İngiltere'nin bu otoriter rejimin eylemlerinde nasıl rol oynadığını gösteriyor” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

NAZARBAYEV'İN KAÇTIĞI İDDİALARINA YALANLAMA

Kazakistan basınında, Nazarbayev'in ülkeden kaçtığı iddiaları gündeme getirildi. Nazarbayev'in danışmanı Aydos Ukibay, dün yaptığı açıklamada eski devlet başkanının halen başkent Nursultan’da olduğunu belirtti. Nazarbayev'in dost ülkelerin liderleriyle telefon görüşmeleri yaptığını belirten Ukibay, halka da "Tokayev'i destekleme" çağrısı yaptığını söyledi.

PUTİN-TOKAYEV İŞBİRLİĞİNDEN WASHİNGTON ÇOK RAHATSIZ

Kazakistan yönetiminin Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üyelerine yardım çağrısının ardından ülkeye askerlerini gönderen Rusya, KGAÖ ülkelerinin liderleriyle bir zirveye hazırlanıyor. Kremlin Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev arasında dün yapılan telefon görüşmesinde KGAÖ zirvesi düzenlenmesi konusu ele alındı. Açıklamada, Tokayev’in Putin’e ülkedeki durumun "istikrara doğru gelişme gösterdiğini" söylediği aktarıldı. Eski Sovyet ülkeleri Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Ermenistan’dan oluşan KGAÖ üyesi ülkelerden 2 bin 500 askerin Kırgızistan’da görevlendirilmesi ise Rusya’yla ABD arasında gerilimi artırdı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın söz konusu askerlerle ilgili "Evine Ruslar girdiyse onları evden çıkarmak zor olabilir" şeklindeki yorumuna Moskova’dan tepki geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, "ABD evinize girdiğinde hayatta kalmak, soyulmamak ve tecavüze uğramamak zordur. Bu davetsiz misafirleri kapılarının eşiğinde bulan Kuzey Amerika yerlileri, Koreliler, Vietnamlılar, Iraklılar, Panamalılar, Yugoslavlar, Libyalılar, Suriyeliler ve daha çok sayıda şanssız insanın ekleyecek çok şeyi var" açıklamasıyla yanıt verdi. Rusya Savunma Bakanlığı ise ülkedeki askerlerin varlığına ilişkin gelen tepkilere karşılık "Müttefiklerin ülkeye yolladığı birliklerin yalnızca önemli tesisleri ve stratejik altyapıyı korumakla görevlendirildiğini, protestocularla çatışmalara girilmediğini" savunmuştu.