2022’ye herhalde dış politika açısından en hareketli giren ülke Kazakistan oldu. Kazaklar açısından bir hayat memat meselesi bu. Yılbaşını takiben bizde de olmuştu ama Kazakistan’da LPG’ye yapılan fahiş zamlar halkı, özellikle de bu gazın çıktığı Mangistau şehrinde ayaklandırdı. Ardından da Janaözen, ardından yine doğal kaynaklar için önemli olan Atırav’da protestolar başladı. Fakat bu protestolar daha çok işçilerin başlattığı protestolardı. Halkın katılımıyla geliştirildi ama hükümet de buna çok sert yanıtlar vermedi, sınırlı bir itiş-kakışla geçiştirildi başta. Üçüncü güne geldiğinde bütün ülkeye yayıldı. Beklenmeyen şey ne? Madem doğalgaz zammı için ayaklandılar, başkaca da pek fazla bir şey talep etmiyorlarsa eve neden dönülmedi? Zammın geri alındığı haberine rağmen insanlar neden sokaklarda olmaya devam etti?


MESELE SADECE DOĞALGAZ ZAMMI DEĞİL

Buradaki sendikalara, çeşitli oluşumlara baktığımız zaman şunu görüyoruz; mesele sadece doğalgaz zammı değil. Doğalgaz zamları bardağı taşıran son damla oldu. Aslında bütün ücretler enflasyon karşısında geriliyor, fiyatlar artıyor. Bisküviden çocuk bezine, otomobilden kalemtıraşa kadar. Her şeyde fiyat artıyor fakat bizim maaşlar yerinde duruyor; ne kadar tanıdık değil mi? Aslında bu iş de bir yerden patlaması gerekiyordu, LPG’den patladı. Bütün ülkenin buna tepki veriyor olması zaten ne kadar önemli bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Fakat çok sık protesto yapılan bir yer değil burası, ikincisi de çevresindeki ülkelere göre daha müreffeh bir ülke Kazakistan. 5 Orta Asya ülkesi düşünüldüğünde Kazakistan diğer 4 ülkenin çalışmaya geldiği bir ülke. Kazaklar hiçbir yere çalışmaya gitmez herkes Kazakistan’a çalışmaya gelir. Yani yaşam standartlarının daha yüksek olduğu, gelirlerin yüksek olduğu, ortalama gelirlerin daha yüksek olduğu bir yer.

BİZ NEDEN SIKINTI ÇEKİYORUZ?

Peki o zaman neden burada patladı?

Birincisi ekonomik tabii ki. "Bu kadar doğal kaynağın üzerinde oturduğumuz halde biz neden sıkıntı çekiyoruz" denilmeye başlandı. "Belirli bir refah var ama niye böyle bir günü ertesi güne bağlayacak şekilde zor yaşıyoruz. Çocuklarımızı okula nasıl göndereceğimizin hesabını yapıyoruz" diyorlar. "Dolayısıyla ürettiğimiz doğalgaz bizi neden ısıtmıyor?" sorusuyla harekete geçmiş gözüküyor göstericiler.

İkincisi de siyasi. Siyasi baskılar, kısıtlanan özgürlükler, bastırılmışlıklar halkın canına tak etti. Nefes alabilecek durumda değil Kazaklar. Belirli bir refahın sisteme girilmiş olması, oluşan orta sınıfların ekonominin yanında başka siyasi talepler de istemesi hepsi etken.

Şimdi burada bu tür konular olduğu zaman bu bir Çin operasyonu mu, Rus operasyonu mu, batı operasyonu mu diye tartışılır. Hayır, hiçbiri değil; bu bir halk operasyonu. Ama tam da bu nedenle çok büyük riskler barındırıyor. Şu anlamda: Hem yaratıcı bir halk öfkesi olarak, siyaseten, yönetimin dizginlendiği yahut belki değişme sinyallerini verebileceği bir sürece gidebilir. Ama örgütsüz, başıboş, bir yere bağlanamadığı takdirde de ezilir, çeşitli müdahalelere açık hale gelir. Şimdi bu sinyalleri bugün itibarıyla almaya başladık.

HALKIN ÖFKESİNİ ÇALABİLİRLER

Çeşitli kriminal çevreler, klikler birbirleriyle mücadele ediyor. Ne demek bu? Türkiye’deki Soylu-Berat çekişmesi gibi düşünebilirsiniz. İktidar bloğu içerisindeki sermaye gruplarının yahut kesimlerinin mücadelesi bu tür süreçlerde çok belirleyici olabiliyor. Şimdi bu halk hareketi bunlar tarafından çıkarılmadı şüphesiz ve deli gibi de bundan korkuyorlar. Ama bunu bir fırsata çevirmekten de vazgeçmezler.

Şöyle düşünün; büyük şirketler, doğalgaz dağıtımı yapanlar, petrol çıkarma şirketleri falan buradaki yönetimi kaybettiğinde, yepyeni bir yönetim gelecek. Nitekim cumhurbaşkanı Tokayev başbakanı görevden aldı. Kabine istifasını sundu. Bu ne demek? Yeni bir ticaret bakanı, enerji bakanı hatta yeni valiler falan demek. Dolayısıyla evet, yönetim komple gitmedi, duruyor ama kabine değişikliği olacak. Bu da yepyeni ekiplerin yeni fırsatlar elde etmesi demek. Yeni dönemden nemalanacak gruplar da sokaklara kriminal grupları salmaya başladılar.

Şöyle anlaşılmasın: Kazakistan’daki eylemler kriminal gruplar tarafından yönetiliyor. Hayır, Kazakistan’daki eylemler bir halk hareketi, yoksulluğa zamlara itiraz eden uluslararası tekellere ve yolsuzlaşmış bir yönetime itiraz edenlerin hareketi. Fakat bu halk hareketi kendiliğinden olduğu için burada sendikalar, örgütlü toplum, sosyalist partiler, sol, yani halkın temsil edecek kesimler olamadığı, zayıf olduğu için buraya diğer güçler de müdahale edip bunun yönünü değiştirmeye çalışıyorlar ve buradan karlı çıkmaya çalışıyorlar. Tam olarak söylemeye çalıştığım şey bu.

UCU AÇIK BİR MÜCADELE

Bu bakımdan çeşitli sürprizlere açık bu süreç. Ya bu eylemler iktidar içi güç mücadelesi, bilek güreşi ve kaynak paylaşımının bir aracı olarak sonlanacak ya da halkın kendine devşirdiği ve şu ana kadar pek olmayan kendi önderlerini çıkarmaya başladığı bir süreç olacak.

Elbette bu ülkede doktora yıllarında yaşamış bir insan, çok dostu, eşi, sevdiği insanları bulunan birisi olarak ben, Kazakistan halkının bu süreçten olumlu bir sonuçla çıkmasını umut ediyorum, bu da mümkün.

Kazakistan Orta Asya’nın önemli ülkelerinden. Pek çok bölge ülkesinde yaşanılan sorunlar burada yok. Misal, Kazaklar sekülerizm tartışması yapmıyor, bu çok önemli. İkincisi belirli bir endüstriyel altyapı oluşturmuş durumdalar, tamamen dağılmadılar. Okuma-yazma, eğitim, sağlık standartları oldukça iyiye giden bir ülke ama hakkını istiyor halk.

Kazaklar ülkedeki zenginliğe rağmen yaşadıkları sıkıntıların pekala farkında. Çinlilere, Ruslara, ABD’lilere, Kanadalılara büyük payların dağıtıldığını görüyorlar. Keza Suudi şeyhleri gibi Rus oligarkları ve AKP’li zenginler gibi gibi lüks yatlarda, dev saraylarda oturan, sürekli Londra’lardan, Paris’lerden fotoğraf paylaşan yönetici sınıfı görüyorlar. Bu da onların canını sıkıyor.

BİZ ÇALIŞIYORUZ SİZ YİYORSUNUZ

Diyor ki "Bu kadar doğal gaz üretiyoruz, petrol üretiyoruz, sizin çocuklarınız her gün yeni bir saray alıp yeni bir Avrupa başkentinden Instagram fotoğrafı paylaşırken, benim 50 Tenge’lik şeyime göz diktin arkadaş. Benim ürettiğim doğalgazı bana daha pahalı satma hakkını sen nereden aldın." Çok haklı bir itiraz. Doğrusu çok da burunlarını sürttüler yöneticilerin. Ama tekrar ediyorum maalesef örgütlü bir toplum olmadığı için siyaseten bunun günün sonunda bir iktidar içi restorasyonla mı sonuçlanacağı yoksa gerçek ve süreğenleşecek bir halk hareketine dönüşecek sorusu zor bir soru. Bu sorunun yanıtını ben değil, Kazakistan halkı sahada verecek, izlemeye devam edeceğiz.