Dertlerimiz basitleştikçe çözümleri zorlaşıyor. Dertlerimiz çok basit: Yoksulun mutfaktaki kazanı kaynamıyor çünkü kazanamıyor. Çözümü zor çünkü kazan hep çok kazananlar için kaynıyor.

Demek ki muhalefetin de kazanması için kazanın nasıl kaynayacağını şimdiden ispatlaması lazım. Macaristan bir nevi erken uyarı sistemi olarak günlerdir tartışılıyor. Orban kazandı ve Saraylılar sanki kendi liderleri kazanmış gibi zil çalıp oynadılar. AKP Genel Başkanı da muhalefete Macaristan seçimindeki altılı muhalefet örneğini vererek yüklendi.

Anketlere fazla bel bağlayan muhalefet partilerinin Macaristan örneğindeki benzerliklerden çıkaracakları ibretlik dersler var. Sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem vaadi yoksulların kazanını kaynatmaya yetmiyor. Parlamento “güçlenince” yoksulun karnını doyuracak hangi kanunları çıkaracak? Gelir dağılımını iyileştirmek için neler yapacaklar? Bu konularda somut çareler sunmadıkça seçmen yine kararsız kalacak ve tıpkı Macaristan’daki gibi davranabilecek. Orada da yüzde 16 oranında kararsız seçmen varmış ve sonuçta gidip yine Orban’a oy vermişler işte.

***

Türkiye’de de şu sıralar “Kararsız Seçmenler Partisi” AKP ve CHP ardından üçüncü parti konumunda. Belli ki, kararsız seçmenler partisiyle koalisyon yapanlar kazanacak! Araştırmacılar bu seçmenleri ağırlıklı olarak iktidardan kopanların oluşturduğunu belirtiyor. Yani kim mutfak kazanının içine bir şeyler atılacağını ve ateşin sönmeyeceğini garanti ederse onlar da sandık içine atacakları oylara öyle karar verecekler.

Ama altılı muhalefet ekonomik çöküşe karşı hâlâ inandırıcı bir program ortaya koyabilmiş değil, Babacan’a güvenip AKP’nin eski siyasetlerini tekrarlamakla yetiniyorlar.

Doğan Tılıç “Yoksullukla mücadele her şeyden önce ‘siyasal’ olmalı” diye yazdı ve uyardı: “Ancak, siyasal öznelerin bu mücadelede başarılı olabilmesi yoksullarla iç içe olmaktan, onları ‘gören’ değil onlarla ‘görüşen’ bir ilişkiden, bu ilişki içinde yoksulluğa pratik çözümler geliştirebilmekten ve yoksulları ‘dilenen nesneler’ olmaktan çıkarıp ‘talep eden siyasal özneler’e dönüştürebilmekten geçiyor.”

Tabii ki böylesi çabalar devrimci muhalif güçlerin yapması gerekenlerdir. Peki, düzen içi muhalefet “siyasal” bakımdan neler yapabilecek?

***

Anlaşılan o ki mesela CHP oy kaybederiz gibi saçma bir evhamla laiklik kelimesinden öcü gibi korkmaya siyasal bakımdan devam edecek. Ama hiç olmazsa, yoksulun kazanının kaynaması için “tüm temel gıda maddelerini vergi dışı tutacağız” diyemez mi? Hakkını arayan emekçilerin örgütlenmesinin ve grev hakkının önündeki tüm engelleri kaldıracağız, kıdem tazminatı gaspına son vereceğiz, sadaka değil mesela “yurttaşlık geliri” uygulamasıyla tüm yoksul yurttaşların artık açlık çekmeyeceği çareler bulacağız demek çok mu zor?

Eğitim ve sağlık gibi yaşamsal hizmetler kesinlikle parasız olacak deyince, sadece olması gerekeni söylemiş olacaksınız. Tarım politikalarında vahşi kapitalizmin çıkarları yerine halkın sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşabilmesi için kooperatifçilik, küçük üreticilerin desteklenmesi gibi acil çözümleri devreye sokacağınızı söyleseniz, kararsız köylü seçmen kararını verir, bunu da mı bilmezsiniz?

***

Babacan ve Davutoğlu ikilisi devrinde de kamu varlıkları özelleştirmelerle haraç mezat satıldı, kamu kaynakları yap-işlet-devret politikalarıyla yağmalandı. Şimdi sadece Saray oligarklarına uyarı yapmakla yetinmeyip “yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen halka ait tüm varlıkları yeniden kamulaştıracağız” derseniz, o ikilinin “getireceği” oylardan mı mahrum kalacaksınız, yoksa daha fazlasına mı sahip olacaksınız, bir karar verin ki kararsız seçmen de karar versin.

***

Bütçe yapılırken mesela sınırsız Diyanet harcamaları yerine halkın karnının doyması için bütçeden daha fazla pay ayıracağınızı, o bütçenin de sendikalar, meslek kuruluşları ve diğer demokratik kitle örgütlerinin talepleri doğrultusunda düzenleneceğini açıklayabilirsiniz. Kadınlara yönelik her tür eşitsizliğinin giderilmesi yönünde somut tedbirlerinizi sıralayabilirsiniz.

NATO ve AB sevdasıyla kazan kaynamayacağını yoksullar görüyor, sizler de görün! Uluslararası sermayenin programları ve borçlanma mekanizmalarıyla, enerji hatlarının kontrolüyle yoksullaşmakta olduğumuzu bizler söyleyip duruyoruz. Bunlara bir nebze kulak verseniz, kararsız seçmen partisiyle derhal koalisyon yapabilirsiniz. Sizler de kazanırsınız, kararsız seçmenler de kazanır.

Bizden söylemesi, sadece ve sadece yoksulun kazanının kaynaması için böyle bir yola girdiğinizde bir “kazan kazan” siyasetiniz olabilir.