Otomotiv parçası üreten Farplas fabrikasının işgalinde en önde kadınlar vardı. Sefalete, işten çıkarmalara isyan ettiler. Eylemler fabrikanın kapısında sürüyor. Feministler, “Sizin direnişiniz bizim direnişimizdir” diyor.

Kazanana kadar!

Sevgim DENİZALTI

Farplas işçileri 23 gündür direnişte. Aynı çorap fabrikalarında ve Migros Depo’da olduğu gibi, bu direnişte de kadınlar ön planda.

AKP’nin ülkeyi batıran politikalarına pandemi de eklenince giderek derinleşen ekonomik kriz, en çok kadınları vurdu. Ucuz ve ikincil işgücü olarak emek piyasasının en altında yer alan, emeği değersiz görülen kadınlar bu süreçte daha çok iş ve gelir kaybına uğradı, yoksullaştı. İşsizlik ve istihdam verileri bunu açıkça gösteriyor. TÜİK’e göre son bir yılda dar tanımlı kadın işsizliği 164 bin artarken erkek işsizliği 159 bin azalmış. DİSK-AR’ın araştırması ise her 100 kadından yalnızca 17’sinin tam zamanlı ve kayıtlı istihdam edildiğini ortaya koyuyor.


Dolayısıyla son iki aydır birbiri ardına patlak veren, genelde ücret temelli işçi direnişlerinin birçoğunda kadınların öne çıkması şaşırtıcı değil. Zaman zaman emek alanını ihmal etmekle eleştirilen feminist hareketin bu konuyu öncelikli gündemlerden biri haline getirmesi de. Eşitsizlik ve kadın yoksulluğu gün geçtikçe derinleşirken buna karşı direnen kadınlara güç vermek, onların çoğunlukla geri plana atılan sorun ve taleplerini görünür kılmak önemli. Dahası -sevgili Necla Akgökçe’nin de dediği gibi*- feminist hareketin bu talep ve deneyimler üzerinden bir kadın emeği politikası inşa etmesi gerekiyor.

FEMİNİSTLER FARPLAS’TA

Yoksulluğa Feminist İsyan kampanyasından 50 civarında kadının önceki gün Farplas işçisi kadınlara gerçekleştirdiği dayanışma ziyareti, bu açıdan değerli. İki otobüse doluşuyor, Kadıköy’den yola çıkıyoruz. Yolculuk da eyleme dönüşüyor, sloganlar atılıyor, şarkılar söyleniyor. Sosyal medyadan videolar paylaşılıyor. Alana geldiğimizde Farplas işçisi kadınlar bizi coşkuyla karşılıyor. Feministler adına işçileri selamlayan Selin Top, şunları söylüyor:

“Farplas direnişini takip ederken en önde kadın işçilerin olduğunu gördük, heyecanlandık. Kadın direnişçiler bu eylemlerde en önde olduğunda inanın direnişin ayrı bir anlamı oluyor hepimiz için. Çünkü biliyoruz ki aslında kadınlar yalnızca zam için sokağa çıkmıyor. Biz kadınlar hayatta kalabilmek, insanca yaşayabilmek için, insanca koşullarda işimizi yapabilmek için sokağa çıkıyoruz. Eşdeğer işe eşit ücret için de direniyoruz. Bizler bu ekonomik kriz içerisinde yaşadıklarımızı değerlendirirken bütün mücadelelerimizin bir arada olması gerektiğine inanıyoruz, sizin bu direnişiniz bizim de direnişimiz. Nasıl ki Migros işçileri, Alpin Çorap işçileri kazandı, Farplas işçileri de kazanacak.”

Farplas işçileri de aynı fikirde. Kadın işçiler, son olarak Migros depo işçilerinin elde ettiği zaferin kendilerine moral olduğunu, dirençlerini artırdığını söylüyor. Kadın dayanışmasının kendilerine güç verdiğini de dile getiriyorlar. Bu ziyaret, yalnızca Farplas işçilerine değil, o fabrikanın önünde el ele vermiş tüm kadınlara iyi geliyor.

‘EN İYİ İŞ MELEĞİ’

Farplas, ülkenin önde gelen otomotiv yan sanayi şirketlerinden. 54 yıllık köklü bir firma bu, Kocaeli Gebze’de faaliyet gösteriyor. Ford, Toyota, Renault, Hyundai, Mercedes, TOFAŞ gibi otomotiv devleri için üretim yapıyor.

Eskiden 750 kişilik tek fabrikası varken bugün 5 fabrikası, 2 bine yakın işçisi var Farplas’ın. Yöneticileri, bu işçilerin yarısının kadın olmasıyla övünüyor. Hatta Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter, ‘kadının iş dünyasında güçlenmesine destek verdiği’ için 4 yıl önce Avrupa’nın En İyi İş Meleği ödülünü almış. O dönem verdiği röportajlarda kadın işgücünün değerinin yeterince bilinmediğinden, oysa bunun büyük bir fırsat olduğundan filan söz ediyor.
Kısacası kadınlar üzerinden PR’ın bini bir para ama fabrikalarda ‘dışı seni içi beni yakar’ durumu var. ‘Kadın dostu’ geçinen firma, kadın işçileri kölelik koşullarında çalıştırıyor. Direniş alanında konuştuğumuz kadınların ağzından çıkan her cümlede yaldızları bir bir dökülüyor, altından çalışma kampından hallice bir yer ve patronların ikiyüzlülüğü çıkıyor.

SU İÇMEK YASAK

Emine Koç 35 yaşında, 5 yıllık işçi. Farplas ilk işyeriymiş, enjeksiyon operatörü olarak çalışmış. İlk 4 yıl ciddi bir sıkıntı yaşamamış ama “Son 1 yıl tam bir kâbustu” diyor: “Üretim müdürü değişti, sonrasında baskılar çok arttı. Su içmemiz bile yasaktı, ‘mola saatlerinde için’ diyorlardı. Tuvalete de gidemiyorduk, özel günlerimizde çok sıkıntı yaşıyorduk. Sürekli mesaiye kalmak zorundasın, günde 12 saat, kalmazsak devamsızlık primimizi kesiyorlardı. Hızı artırmak için makinelerin çevrim süresini kısaltıyorlardı, bir dakika bile bırakamazdın makineyi, parça geldiğinde orada olacaksın, yoksa tutanak tutuyorlardı.”

Fabrikalarda kreş yok. “Biz üretim yerine yakın tuvalet istedik, onu bile yapmadılar, kreş mi yapacaklar?” diyor kadınlar. Bebeği olan kadınların emzirme izinlerini yeterince kullanamadıklarını, yanlarında pompa getirip yemek saatinde süt sağdıklarını anlatıyorlar.

Bu pek ‘kadın dostu’ şirkette ücret eşitsizliği de söz konusu. 27 yaşındaki Betül Oral, 1,5 senedir çalışıyormuş enjeksiyonda. Takım lideri olmuş. “Ama takım lideri erkekler daha yüksek ücret alıyordu benden” diye konuşuyor.

ÜCRETLER YERLERDE

Birçok yerde olduğu gibi, burada da isyanın fitilini ateşleyen ücret meselesi oldu. Enflasyon uçmuş, iğneden ipliğe her şey zamlanmışken işçiler asgari ücretten 30-40 lira fazla ücrete mahkûm edildiklerini görünce ayaklandı. Üretimden gelen güçlerini kullandılar, bir dakika başından ayrılamadıkları makineleri durdurdular, ilk makineleri durduranlar da kadınlar oldu. Ardından tüm engellemelere karşın sendikalaşmayı tamamladılar, Birleşik Metal-İş çoğunluğa ulaştı. Ve daha önce ‘Hiç kimse işten çıkarılmayacak, talepler karşılanacak’ diyen patronlar 150’den fazla sendikalı işçiyi Kod-49’dan tazminatsız şekilde kapının önüne koydu.

Geçen yıl haziran ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın ziyaret ettiği, öve öve bitiremediği bu firmada 54 yıldır neden sendika yok, neden tek bir toplu sözleşme imzalanamamış, bunu da hatırlatalım. Sendika düşmanlığının kitabını yazmış bir yer burası. Bir girişim olduğunda toplu işçi kıyımıyla yetinmiyor, örgütlenemesinler diye işçileri 8-9 alt şirkete bölüyor. Bu şirketler 4 ayrı işkolunda. Aynı bölümde, yan yana çalışan işçiler bile farklı şirketlerde ve işkollarında görünüyor. Betül “Düşünsenize” diyor, “Makine başında çalışan işçi ticaret, büro, güzel sanatlar işkolunda gözüküyor. Komedi. Buna rağmen DİSK'te örgütlenmeyi başardık ama işten atıldık.”

ŞİMDİ DE SARI SENDİKA

Kısacası Farplas, yıllardır işçilerin anayasal hakkı olan sendikalaşmayı önlemek için her türlü dalavereye, hileye başvuruyor ve devlet buna göz yumuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Migros’la ilgili geçen hafta soruşturma başlattıklarını duyurmuş, “Hiçbir işçimizin, emekçimizin mağdur edilmesine göz yummayacağız” demişti. Sayın Bakan, Farplas’ta olanları, işçinin mağduriyetini görür mü, yoksa daha öncekiler gibi 'bakmakla' mı yetinir ya da patrona mı destek çıkar, merak konusu.

Şimdi de Türk Metal’i fabrikaya sokmaya çalışıyor patron. İddia şu ki Renault ve Toyota patronları vermiş bu aklı. “Türk Metal’i getir, rahat et” demişler. Renault’da 2015’teki ‘metal fırtına’yla birlikte Türk Metal’den istifa eden işçilerin çok kısa sürede Birleşik Metal-İş’te örgütlenmesi, ardından hükümetin ve kolluk güçlerinin ‘yoğun gayretleriyle’ yeniden Türk Metal’e döndürülmesi hâlâ hafızalarda.

Peki ya üst örgütleri IndustriALL’un öncülüğünde üç yıl önce Birleşik Metal ve Türk Metal arasında imzalanan; sendikal rekabeti önlemeyi, sendikaların işverenlere karşı ortak hareket etmesini amaçlayan tarihi anlaşma? Belli ki çoktan yalan olmuş.

Ama Farplas işçileri pes etmemekte kararlı. Sendikalı olarak fabrikalarına dönmek için mücadeleyi büyütecekler. Tüm emek dostlarını dayanışmaya çağırıyorlar.

*Necla Akgökçe’nin yazısı için: https://www.kadinisci.org/2022/02/15/kadin-sinifi-da-ayakta-ama/

***

Direniş ziyaretinden notlar: Çiçekten günler çok yakın

♦ Tarkan’ın insanlara umut veren şarkısı Geççek, direnen işçilere de umut aşılıyor. Aliağa’daki gemi söküm işçilerinden sonra Farplas işçileri de feministlerle birlikte direniş alanında şarkıya eşlik etti, oynadı.

♦ Ziyaret, vardiya giriş çıkışlarına denk geldi. Direnişteki işçiler ve destekçiler, bir kapıdan diğerine koştu, içerde çalışmaya devam eden arkadaşlarına seslendi. “Dik dur eğilme, dışarısı seninle”, “Biz DİSK’liyiz, sarı sendikayı göndereceğiz”, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atıldı.

♦ İçerideki işçilerin tavrı, direnişteki işçilerin motivasyonunu belirleyen unsurlardan. Bir kadın işçi, 31 Ocak’taki şiddetli polis müdahalesinde kendisini yalnız bırakılmış hissettiğini, umutsuzluğa kapıldığını, ama içerideki arkadaşlarının farkındalığının arttığını görünce yeniden umutlandığını söyledi. İşçiler, içerideki arkadaşlarının sarı sendika baskısına direndiğini, Türk Metal’e üye olsalar bile kısa süre sonra DİSK’e döndüğünü anlattı.

Kadın işçiler, feministlerin ziyaretinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi, 8 Mart’ta yine beklediklerini söyledi.