Amazon ve Starbucks işçilerinin sendikal kazanımları sadece ABD’deki değil dünyanın her yerindeki emek mücadelesine güç kattı. Taştan, “Sendikal örgütlenmenin her kazanımı işçiler için büyük önem taşıyor” diyor.

Kazanım kelebek etkisi yaratıyor

Deniz GÜNGÖR

Kapitalizmin merkezi ABD’de Amazon ve Starbucks gibi tekelleşmiş şirketlerde çalışan işçilerin başını çektiği emekçilerin kazanımları dikkat çekici. Salgın dönemindeki ağır çalışma koşulları ve sendikal faaliyetin önündeki engellere karşı verilen mücadelede elde edilen kazanımları değerlendiren akademisyen Onur Can Taştan bunun sadece ABD için değil tüm dünya işçi hareketi için önemli bir adım olduğunu söyledi. Taştan ABD, Türkiye ve dünya genelindeki işçi direnişlerini de değerlendirdi.

Amazon gibi büyük tekelleşmiş firmalarda sendikal mücadelenin başlamış olması yeni bir sınıfı hareketinin habercisi midir?

Amazon, perakende ticaret şirketi fakat aynı zamanda bir teknoloji şirketi, kendi hava taşımacılığı girişimlerine sahip, kendi kargo ağını geliştiriyor. Devasa sermaye grubundan bahsediyoruz. Ayrıca emeğin denetimi için kullandığı sofistike teknikler ve teknolojiler nedeniyle de üretim noktasındaki sınıf mücadeleleri açısından yakından takip edilen bir şirket. Dolayısıyla Amazon’da sendikal örgütlenmenin attığı her ileri adım, işçi sınıfı hareketi açısından büyük önem taşıyacaktır. Nisan ayında Amazon’un ABD’deki işyerlerinde sendikalaşma mücadelesinin kazanımı, ABD’de işçi hareketinin yeniden yükselişe girip girmediğine dair süren tartışmalara ivme kazandırdı. Amazon’un New York’un Staten Island’daki işyerindeki sendikalaşmanın başarı kazanması, Amazon’un küresel faaliyetleri açısından bir ilk değil. Sendikalaşma zaferinin ilgi çekmesinin iki nedeni var. İlki, Amazon’un ABD’deki işyerleri açısından ilk olması… Amazon’un ABD’deki işyerlerinde, içinde sendikaların da yer aldığı mücadeleler daha önce de yaşandı ve çalışma koşulları açısından çeşitli kazanımlar elde edilebildi. Fakat ilk defa bir işyerinde sendikanın başarıyla örgütlenmesi kuşkusuz çok kritik bir gelişme. İkinci neden işyerinde örgütlenen sendikanın ayrıksı özellikleri. Bu mücadeleyi, oradaki işçilerce kurulmuş sendika (Amazon İşçi Sendikası) yürüttü. Aşağıdan örgütlenmiş, kampanyalarla oluşturulan mütevazı bir bütçeye sahip bu hareket, yerleşik ve bürokratik bir sendikal merkezin uzmanlığına, deneyimine ve stratejik yönetimine dayanmadan başarı kazandı. Örgütlenmenin içinde kendisini açıkça komünist olarak tanımlayan işçilerin de yer alması ve komünist hareketin sendikal mücadele tarihinden ilham aldıklarını ifade etmeleri de not edilmeli. Amazon’daki işçi örgütlenmesinin bu zaferi ve eş zamanlı olarak Starbucks’ta yayılan sendikalaşma mücadelesi, işçi hareketinde yeni bir yükselişe ilişkin tartışmaların odak noktası olmuş durumda.

Onur Can Taştan, AkademisyenOnur Can Taştan, Akademisyen

Amazon, Starbucks gibi şirketlerde bağımsız sendikaları görmekteyiz. Bağımsız sendikaların güçlenmesi neye işaret ediyor?

Bu zaferin Amazon işçileri tarafından kurulmuş sendika tarafından gerçekleştirilmiş olması, sol çevrelerde yerleşik sendikaların sendikal mücadeledeki rolündeki tartışmalara neden oldu. Starbucks örgütlenmesi de yeni bir sendikal modelin gelişmekte olduğuna dair yorumları kısmen güçlendiriyor. Kısmen diyorum çünkü aslında Starbucks örgütlenmesinin arkasında Workers United grubunun bulunduğu biliniyor. Starbucks örgütlenmesi öylesine hızlı yayıldı ki burada da aşağıdan gelişen güçlü bir dalga görülebiliyor. Güncel verilere göre 313 Starbucks mağazasında resmî sendikalaşma başvurusu yapılmış durumda. Burada bağımsız sendikayla kastedilen sektördeki yerleşik/köklü sendikalardan bağımsız bir sendikal örgütlenme yaratmaksa, bunun önemli olduğunu düşünmekle beraber bir meseleye dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Buradaki kritik unsurun, işçilerin inisiyatifine dayalı mücadelenin var olup olmaması olduğunu düşünüyorum. İster yerleşik sendikalardan bağımsız bir örgütlenme olsun, sendikanın desteğiyle harekete geçmiş ancak büyük oranda üye inisiyatifine dayanıyor olsun bunların sendikal krize karşı çıkış arayışları olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Amerika’daki sendika kültürü nasıl, bu yeni hareketleri nasıl değerlendirmeliyiz?

Son yıllarda ABD’de işçi hareketinde yeni bir yükseliş evresine geçilip geçilmediğine ilişkin tartışmalar mevcut. 2017-2018 öğretmen, 2019’da Otomobil İşçileri Sendikası’nın ve 2021 yaz ve sonbaharındaki grevler gibi yeni canlanmanın işareti olarak görülen eylemler bulunmaktaydı. Fakat tüm bu önemli mücadelelere rağmen ABD sendikal örgütlülük açısından geriye gidişin durdurulamadığı ülkelerden birisi. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller çok güçlü ve referandum yoluyla sendikalaşmanın sağlandığı durumlarda bile çoğu kez ilk toplu iş sözleşmesinin dahi imzalanamadığı belirtiliyor. Bu yeni hareketleri değerlendirirken yakın tarihlerde çok önemli başka mücadelelerin de olduğunu ama bu mücadelelerin ABD’deki sendikal gerileyişi henüz durduramamış olduğunu da dikkate almalıyız.

New York Staten Island’da Amazon işçileri sendika hakları için eylem yapmıştı.New York Staten Island’da Amazon işçileri sendika hakları için eylem yapmıştı.

Amerika’da sendikal mücadelenin yayılması muhtemel midir?

Sendikal mücadelenin yayılması beklenmeli. İlk olarak, 2010’ların ikinci yarısından itibaren görülen sendikal hareketlilik sürüyor. İkinci olarak da pandeminin yarattığı sorunların da belirli sektörlerde sendikal mücadelelerde artışa neden olması. Fakat Amazon ve Starbucks da dâhil olmak üzere mücadelelerin gelişmesi ve yaygınlaşması açısından kritik unsur, sendikalaşmadaki başarının toplu iş sözleşmesi imzalanmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağıdır. Referandum ya da oylama sonucunda bir işyerinde sendikalaşmanın sağlanması ile toplu sözleşme imzalanması arasında mücadeleler içeren bir süre var ve başarılı sendikalaşma kampanyalarına rağmen ilk toplu sözleşmenin imzalanamadan sendikasızlaştırmanın sağlanmasının ABD’de oldukça yaygın olduğunun altı özellikle çiziliyor.

TÜRKİYE’DEKİ EYLEMLER YOL GÖSTERDİ

Türkiye’de de özellikle kargo, lojistik işçiler başta olmak üzere işçilerin sene başındaki direnişleri oldukça dikkat çekiciydi.

Bir yandan teslimat işçileri eyleme geçti ve bu alana özgü istihdam biçimi sorununu gündeme getirdi. Öte yandan metal sektöründe Çimsataş ve Farplas’ta gerçekleşen mücadelelerde sektörün kendi yakın tarihi açısından ilginç gelişmelere tanık olduk. DGD-Sen üyesi işçilerin Migros deposunda yürüttüğü mücadele farklı nedenlerle önemliydi. Doğrudan eylem biçiminin ısrarla sürdürülmesi ve sosyal medya kampanyalarının oynadığı rol altı çizilmesi gerekenlerden. Antep ve İzmir Aliağa’da da mücadelelere tanık olduk. Bu eylemlerin 2015 Metal Direnişi ve 2018’deki İstanbul Havalimanı inşaatında çalışan işçilerin eylemleriyle birlikte yakın dönemin en önemli eylemleri olarak görülebileceklerini düşünüyorum. Tüm bu eylemlerin birbirleri üzerindeki etkileri de dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, emek çalışmaları alanına katkıda bulunacaktır. İlgimiz sadece bu eylemlerin dinamiklerine değil, aynı zamanda ülkemizdeki konfederasyonların bu eylemler sırasındaki ve sonrasındaki etkisizliğine de yönelmeli. Bir yanda büyük çabalarla örgütlenen işçi direnişleri ve grevleri var. Bu grevlerin azımsanmayacak bir kısmında mücadeleci sendikaları ve hatta yeni sendikaları veya örgütlenme girişimlerini etkin aktörler olarak görüyoruz. Ayrıca, örneğin asgari ücret artışının ve ona bağlı olarak ek zam taleplerinin yaz aylarında yeniden gündeme gelebileceği belliyken, sene başında gördüğümüz mücadele birikiminin daha birleşik, koordineli ve etkili bir biçim alması için parmağını kıpırdatmayan bir ana akım sendikacılık var. Bir yanda aşağıdan ve birleşik bir işçi hareketini hem yeni kurumlar/sendikalar vasıtasıyla hem de eski sendikalar içinde yükseltmek için çaba sarf edenler bulunurken hedefi ve işlevi işçi hareketinin ortaya çıkmaması ve olası hareketlenmelerin denetim altına alınması olduğu anlaşılan sendikalar var. Bu gerilimin, yarılmanın nasıl sonuçlar doğuracağı, sendikal alanda köklü bir yenilenme yaratabilecek dinamiklerin güç kazanıp kazanmayacağı önümüzdeki dönemin en önemli meselelerinden biri olacak.