Kazdağları köylüleri: Adalet bekliyoruz, Danıştay sesimizi duy!
Kazdağları köylüleri, Cengiz Holding'in Halilağa altın ve bakır madeni projesine karşı açılan davanın sonucu beklenmeden ağaç kesimine başlanmasını Danıştay önünde protesto etti. Ellerinde maden alanından getirdikleri kesilen çam dalları ve meşeler olan halk "Ormanlarımız yok olmasın" dedi.
Çanakkale’nin Bayramiç ve Çan İlçesine bağlı Hacıbekirler, Yanıklar, Muratlar ve Halilağa köylüleri, Cengiz Holdingin Halilağa altın ve bakır madeni projesine karşı başlattıkları mücadeleyi Ankara'ya taşıdı. Danıştay önünde bir araya gelen ve hakimlere seslenen halk “Biz de İliç’in köylüleri gibi olmak istemiyoruz. 'Bizi ölüme terk etmesinler, bizi canlı canlı mezara koymasınlar. Maden maden istemiyoruz. Hayatımızdan endişe ediyoruz. Yürütmeyi durdurun ve ÇED olumlu kararını iptal edin” dedi.
Maden sahası sırasında kesilen çam ve meşe ağaçları ile Danıştay önüne gelen halk “Kazdağları’ndan defol Cengiz”, "Hukuksuz kesimi durdurun", "Katliama sessiz kalma" yazılı döviz ve pankart açtı “Havama suyuma toprağıma dokunma” sloganları attı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili İbrahim Akın da destek verdi. Açıklamayı okuyan Sündüs Çelik, köyde 14 gündür ağaç kesimi yapıldığını söyledi. Maden alanının köylerin ortasında olduğunu ifade eden Çelik, “Kesimciler her sabah köylerimizden geçiyor. Testere seslerini bütün gün evlerimizden duyuyoruz. Hayvanlarımızı otlattığımız meralarımız, ekip biçtiğimiz tarlalarımız, bostanlarımız madenin içinde kalacak. Ne yiyip ne içeceğiz biz, bunlar elimizden alınırsa bizim. Yediğimizi, içtiğimizi bu topraklardan çıkarırız, maden hepsini elimizden alacak. Aç mı kalalım? Devlet duysun sesimizi, mahkemelerimiz duysun artık sesimizi” diye konuştu. Dava açtıklarını, keşiflerin yapıldığını anlatan Çelik, “Bilirkişiler geldi, rapor yazdılar. ‘Kamu yararı’ yoktur dediler. Ama mahkeme bunu da duymadı. Madenle pazarlık masasına oturmadık, satmadık topraklarımızı. Satmadığımız topraklarımıza şimdi kamu yararı vardır denilerek kamulaştırma yapılmaktadır. Hakkımızda kamulaştırma davaları açılmıştır" dedi.
SUSUZ KALACAĞIZ
Yıllardır sulu tarıma geçmek için, hayvanlar için gölet beklediklerini anlatan Çelik, şöyle devam etti: “Hacıbekirler’e gölet yapılacaktı. Seviniyorduk. Ama şimdi madenin su ihtiyacı için iki adet gölet yapılacağını öğrendik. Bu göletlerin suyu da köylerimizin su kaynaklarından sağlanacakmış. Biz susuz kalacağız. Bu göletler de yetmeyecek diye Çan’ın Kocabaş Çayı’ndan da kanal ile su alınıp getirilecekmiş madene. Çan’ın 55 köyünü besleyen Kocabaş çayı da susuz kalacak. Biz susuz yaşayamayız. Hayvanlarımız susuz yaşayamaz. Kirazlı köyünde altın madeni projesi için kesilen yüzbinlerce ağacı gördük, ormandan geriye hiçbir şey kalmadı. Biz o manzarayı hiç unutmadık. Devletimiz halkın hukuksuzluğa tepkisine kulak verdi ve projeyi iptal etti. Çok sevindik. Bizim de sesimizi duysun. Cengiz Holding’in hukuksuz kesimi acilen durdurulmazsa, mantarı, kekiği, ahlatı, kuş burnuyla bizi besleyen, kurdun, kuşun, sincapların yuvası olan ormanımız gözümüzün önünde yok olacak. Havamız, suyumuz, toprağımız siyanürle, asitle, diğer kimyasal maddelerle kirlenecek. Kanser olmak istemiyoruz. Daha önce kazandığımız davanın kaybedilmiş olmasına çok üzüldük. Danıştay’dan, acilen yürütmeyi durdurma kararı vermesini ve arkasından da ÇED Olumlu kararını iptal etmesini bekliyoruz. Danıştay hakimlerimizin sesimizi duyacağına inanıyoruz.”
Hacıbekirler köyünden Şerife Canyurt ise “Ayakta zor duruyorum ama buraya geldim. Maden olmasını istemiyorum. Köyümüzü kaybetmek istemiyorum. Ben o fidanları dikerken çoluğumla çocuğumla diktim. Sırtıma ekmeğimi yüklendim, öğlen yayan gittim o dağlara. Çapalarla kazdım, elimle ayaklarımla bastım ormanlara... Sularımızı yok edecekler. İnsanlar burada hayvanlara bakıyor, kasabalara süt veriyor. Biz köy insanları nereye gidelim. Ben 80 yaşına girdim. Bir gün olsun kendim için düşünmedim, her zaman vatandaşı düşündüm" dedi.