Kazın ayağı öyle değilmiş!
Altın arama faaliyetleri nedeniyle kamuoyunda çokça tartışılan Kaz Dağları, tamamen 'milli park' ilan edilse bile kurtulamayacağı or
AYŞEGÜL SAVAŞTA
Zengin bitki örtüsüyle Ege ve Marmara bölgelerinin akciğeri olarak görülen Kazdağı'nda maden şirketierinin önünü kesebilecek hiçbir engelin bulunmadığı ortaya çıktı. 2005 ile 2007 yıllarında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 5177 Sayılı Maden Kanunu'nda yaptığı iki değişiklik maden şirketlerinin elini güçlendiren nitelikte.
'KUŞ DAHİ UÇURTMAYIZ' DEMİŞTİ
Ekim ayının yaşam ve çevre konularında en çok tartışılan gündem maddelerinden biri Kaz Dağlarındaki altın arama faaliyetleri olmuştu. Çanakkale ve Balıkesir ili sınırları içerisinde kalan Kaz Dağ-ları'nda bir süredir devam eden altın arama faaliyetleri yoğunlaşınca bölge halkı ve demokratik kitle örgüderi yaşam kaynaklarına sahip çıktı ve çalışmalara tepki gösterdi.
Bölgenin altın arayan şirketlerce delik deşik edilmesine karşı çıkanların en önemli taleplerinden biri 'Kaz Dağları'nın tamamen milli park ilan edilmesi' olmuştu. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise bu talebe önce karşı çıktı. Sonrasında Kaz Dağları'nın yüzde 30'hık bölümünün hala milli parklar içerisinde bulunduğunu söyleyen Eroğlu, şirketlerin kazı çalışmalarını milli parklar içerisinde kalmayan diğer yüzde 70'lik alanda gerçekleştirdiğini belirterek, "orada kuş dahi uçurtmayız" demişti.
YÖNETMELİK MİLLİ PARKLARI DA KAPSIYOR
Jeolojik, kültürel ve arkeolojik açıdan çok değerli bir bölge olarak değerlendirilen Kazdağı'nın bir bütün olarak milli park ilan edilmesi halinde bile altın arayan şirkeüerin faaliyet alanı içerisinde bulunduğu 5177 Sayılı Maden Kanunu'nda yeralırken, Çevre Bakanı'nın "milli parklarda kuş dahi uçurtmayız" sözlerinin madencileri engellemeyeceği ortaya çıktı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın isteği üzerine Bakanlar Kurulu'nda 24 Mayıs 2005'de görüşülüp dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imza altına alınan 'Madencilik Faaliyederi İzin Yönetmeliği', madencilik faaliyetlerinin hangi esaslara göre yürütüleceği ve bu esaslarla ilgili olarak bakanlıklar ve diğer kamu kuruluşlarının vereceği izinlere dair usul ve esasları düzenliyor.
Yönetmeliğin dikkaderi çeken bir diğer yanı ise maden arama ruhsatı sahiplerinin Milli Parklar da dâhil olmak üzere Tabiat Parkları, Tabiat Anıtı, Tabiatı Koruma Alanları ve Askeri Yasak Bölgeler de bile faaliyetlerine izin veriyor olması. Yönetmelik incelendiğinde ortaya çıkan manzara ise neredeyse Türkiye'nin her yerinde maden arama faaliyetlerinin yürütülebilecek kadar geniş bir alanı kapsaması. Belirlenmiş alanlar şöyle; "Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel çevre koruma bölgeleri, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şerideri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, imar alanları ve mücavir alanlar..." Kaz Dağları, yeraltı su kaynakları, geniş zeytinlik alanları, uçsuz bucaksız çam ormanları, özel bitki örtüsü ve içerisinde barındırdığı yaban hayatıyla Anadolu'nun en önemli tabiat yapısına sahip yer olarak gösteriliyor.
Ayrıca çevresinde hayatını sürdüren yaklaşık 1,5 milyon insan için de en büyük yaşam kaynaklarından birisini oluşturan bölge, bakalım bir avuç altın için toprağı delik deşik eden maden arama şirketlerinden kurtulabilecek mi?
* * *
Yeni 'altın ihaleleri' sırada
MADENİşleri Genel Müdürlüğü 5 altın madeni sahasının işletilmesi için ihale hazırladı. İhaleler, Kasım ayında yapılacak. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğünce yapılan ön etütlere göre Balıkesir, Çanakkale, Gümüşhane ve Kırşehir'deki altın sahalarında toplam 5 bin 300 kilogram görünür altın rezervi bulunuyor. Bugünkü fiyatlarla yaklaşık 160 milyon YTL değerinde altın rezervine sahip sahalar arasında en yüksek altın rezervi 3 bin 320 kilogram ile Çanakkale'de bulunurken, bu ili bin 72 bin tonla Gümüşhane, 605 ton rezervle Kırşehir izliyor. Raporlar, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde de 206 kilogram görünür altın rezervinin bulunduğunu gösteriyor. Altın sahaları ile ilgili ihalelerin bu yıl içinde gerçekleştirilerek arama faaliyetlerinin başlatılması planlanıyor.
* * *
Kanunlar halkın aleyhine
KANUN daki ilk değişiklik 21 Haziran 2005'de Resmi Gazete'de yayınlanırken ikinci değişikliğe yaklaşık bir buçuk yıl önce giden AKP hükümeti böylelikle maden ve madencilikle ilgili toplam 10 yasada yenileme gerçekleştirmiş oldu. 'Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği' başlığı altındaki maddelerde yapılan değişikliklere bakıldığında artık 'milli parkları'nda altın arama faaliyetlerine açıldığı görülüyor. Böylelikle altın arayan maden şirketlerine karşı çevreyi ve yaşamı koruyan yasal güvenceler ortadan kaldırılmış bulunuyor.
* * *
Tahkime dikkat etmeli
JEOLOJİYüksek Mühendisi Tahir Öngür, AKP döneminde çıkarılan yasaların en büyük engellerden birisi olduğunu belirtirken "önemli olan bir başka nokta uluslararası tahkimdir. 1990'da TBMM'de kabul edilen tahkim ile bugün Kaz Dağları'nda altın arayan şirketlerin zaten güçlü dayanakları bulunuyor. Ayrıca varolan yönetmelik şirketleri engellemiyor. Bu yüzden önce yasa değişmelidir. Yasa değişmeden şirketleri engellemeye çalışılırsa tahkimden kaynaklı şirketlere bakanlık tarafından büyük tazminatlar ödemek gerekebilir" diyor.
* * *
Yasa hemen değişmeli
EGEÇEPSözcüsü Avukat Arif Ali Cangı, "Çevre Bakanı 'milli parklarda kuş uçurtmayız' dedi. Bakan, kuşların uçuşunu engelleyebilir mi bilmiyorum ama bu şardarda madencileri engellemesi çok zor" yorumunu yapıyor. Maden Yasası'nda son yapılan değişiklikler ile şirketlerin önünün açıldığını belirten Cangı, "Madencilik Faaliyederi İzin Yönetmeliği'ndeki, Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıdan, Tabiatı Koruma Alanlarında Madencilik Faali-yederiyle ilgili düzenlemeler altın madencilerini engellemeyecek nitelikte. Yapılması gereken tek şey şu an da yasanın yeniden düzenlenmesidir" dedi.
* * *
Altın yenmez, içilmez insanı öldürür
MARÇEPSözcüsü Didem Yılmaz, dünyadaki en önemli ekolojik bölgeden biri olan Kaz Dağları'nın Alpler'den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten ikinci bölgesi olduğunu belirtti. Yılmaz, "Yöre orman, or-manaltı bitki örtüsü ve sahip olduğu endemik türleriyle çok zengindir. Ayrıca bölge, salt bitkisel açıdan değil doğa varlığı ve hayvan varlığı açısından da özellikli ve kıskançlıkla korunması gereken bir bölgedir" dedi. Bölgenin yabani bitkiler için bir gen bankası olduğuna dikkat çeken sözcü Yılmaz "Kaz Dağları'nın 37 noktasında n firma tarafından yürütülen altın arama faaliyetleri, bu ender güzellik ve zenginlik abidesini yıkmaya yönelik bir saldırı niteliğindedir. Altın işletmelerince kullanılan siyanür, bölgedeki tarihsel ve kültürel mirası doğayla birlikte yok edeceği gibi ileriye dönük olarak onarılamaz zararlar verecektir." dedi.
ALTIN SUYU ÖLDÜRÜR
İzmir Selçuk'tan gelen ve boynuna mandalina, zeytin ve üzüm asarak Kaz Dağları'nda altın arama çalışmalarını protesto eden ESEFÇET Başkanı Tekin Karadağ, "Altın yenmez, içilmez, koklanmaz, okşanmaz. Altın ısıtmaz. Altın kandırır, aldatır, zehirler ve öldürür. Toplumu, doğayı, suyu öldürür yaşanmaz hale getirir" dedi.