'Kelebek Etkisi' izleyiciyle buluşuyor

Kadri Özayten’in, 'Kelebek Etkisi' başlıklı sergisi 3 Ekim – 30 Kasım 2019 tarihleri arasında Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşacak. Marcus Graf küratörlüğünde hazırlanan sergi için ayrıca geniş kapsamlı bir kitap sunulacak.

Sunulacak kitabın ana metni Derya Yücel tarafından kaleme alındı. Kadri Özayten külliyatının retrospektif analizi olan 'Kelebek Etkisi' 1970’lerden 2000 yılının başına kadar uzanan ve desenleri, baskılarının yanı sıra kolajları ve video çalışmalarınından örnekler sunan sergi, estetik ve düşünsel meseleleri güçlü bir şekilde dengeleyek sanat ve politikayı birbirine ilişkilendirmeyi bilen önemli bir sanatçının çalışmasına dair bir anlayış sunuyor.

Serginin küratörlüğünü üstlenen Marcus Graf sergiyle ilgili şöyle konuştu:

“Kelebek Etkisi, Kadri Özayten külliyatının retrospektif analizidir. 1970’lerden 2000 yılının başına kadar uzanan ve desenleri, baskılarının yanı sıra kolajları ve video çalışmalarınından örnekler sunan sergi, estetik ve düşünselmeseleleri güçlü bir şekilde dengeleyek sanat ve politikayı birbirine ilişkilendirmeyi bilen önemli bir sanatçının çalışmasına dair bir anlayış sunuyor. Millî Reasürans Sanat Galerisi’ndeki sergi kronolojik düzende kurgulandı. 1970'lerin başından itibaren Kadri Özayten'in çalışması esasen kendi hayat hikayesine dayanan resim ve baskılarla belirlenir. Daha sonra 1980'lerde ürettiği işleri sosyo-politik olayların neden olduğu kişisel travmalarla şekillenir. 1990’lar Özayten’in külliyatının ana sembollerinin ortaya çıktığı bir süreçtir: Kelebekler, çakıl taşları, kağıttan uçaklar ve kamuflaj dokusu onun umut ve savaş karşıtı kişisel ikonası haline gelmiştir. Aynı zamanda Kadri Özayten’in resimlerinin yanı sıra kolaj, zaman ve mekâna özgü yerleştirmeler ile Fluxus ve onun süreç odaklı üretim metodlarından etkilenmiş eserlere ağırlık verdiği bir dönemdir. 2000 sonrasında sanatçı tekrar resime odaklanır ve kırk senelik araştırma ve yoğun çalışmasının sanatsal çabalarını özetlediği, büyük eserlerden oluşan önemli bir seri üretir."

Kitap metnini kaleme ele alan Derya Yücel ise “Kadri Özayten’i anlatmak yalnızca sanat tarihine bir katkı sunmak değil, layıkıyla kayda alınamayanın geri çağırılması, telafi edilmesi ve hafızaya aktarılması gibi daha derin bir sorumluluğu da hissettirmektedir. Kendi cümleleriyle de Kadri Özayten’in “şimdisi”nin izini sürmek mümkün görünmektedir. “Sanat insanın bir gereksinmesi, dünyayı tanıması, kendini aşması, daha anlamlı bir çevrenin oluşmasına katkıda bulunmasıdır. İnsanın dünya ile ilişki kurabilmesi, tüm insan olmak istemesi, yalnız us yoluyla, düşüncelerle değil, duygularla, sezgilerle de gelişir.

Kadri Özayten yalnızca sanatçı kimliği ile değil yenilikçi bir akademisyen olarak 1990’lı yıllarda yetişen ve günümüzde de pratiğine aktif biçimde devam eden bir nesil sanatçı kuşağını etkilemiş, onları çağdaş sanat
pratikleriyle karşılaştırmış, postmodern düşünme, güncel, kavramsal ve eleştirel üretme yönünde cesaretlendirmiştir. Bireysel sanat pratiğinde ‘kariyerist’ bir tavırdan hep uzak kalarak mütevazi bir minvalde üretmeyi tercih eden Kadri Özayten, öğrencilerine yalnızca akademisyenlik sürecinde değil aydınlatıcı desteğini yaşamı boyunca sürdürmüştür.

Kadri Özayten’in öğrencilerine sıkça tekrarladığı gibi “sanatçı, en genel ifadeyle çağının tanığıdır”. Çağdaş sanatçı ise geçmişe oranla çok daha gelişmiş bir siyasal ve toplumsal bir bilinç içindedir, böyle olmakla yükümlüdür. Ne var ki, bugünün ‘şimdi’sinde insan ne kadar özgürdür, sanat ne kadar cesur? Kadri Özayten’in resimlerinde özgür ama vaktinden önce ölen kelebek ruhlar hala uçmaktadır, kendinden sonra gelenlerin de kısacık bir özgürlüğe sahip olacağını bilerek. Çünkü sanat uzun ama yaşam kısadır" diye konuştu.