Mirabal Kardeşler’den miras kalan mücadeleye sımsıkı sarılan kızları Minou BirGün’e konuştu: Bir kelebeğin kanatlarını çırpmasıyla başlayan hareket, kelebek etkisine dönüşüyor. Durmak yok, 25 Kasım’da sokağa.

Kelebeklerin izinde
Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin çağrısıyla 25 Kasım öncesi İstanbul’a gelen Minou, sorularımızı yanıtladı. (Foto: BirGün)

Yaren ÇOLAK

Kadınlar dünyanın dört bir tarafında gerici, sağcı yönetimlerin hedefinde. İran’dan Macaristan’a, Polonya’dan Afganistan’a, Türkiye’den ABD’ye pek çok yerde zorlu mücadeleler sonrası elde edilen kazanımlar yok edilmeye çalışılıyor. Yaşamları, hakları ve kazanımları için direnen kadınlar artan gerici saldırılara karşı 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü’nde daha kitlesel şekilde meydanlara çıkarak seslerini yükseltmeye hazırlanıyorlar. Dominikli Mirabal Kardeşler’in anısına ilan edilen Dayanışma Günü’ne günler kala İstanbul’a gelen Minerva Mirabal’in kızı Minou Tavarez Mirabal BirGün’ün sorularını yanıtladı, kadınları mücadele etmeye çağırdı.

Mirabal Kardeşler’in yaktığı meşale, patriyarkaya karşı, kadına şiddete karşı, cinayetlere karşı mücadele eden kadınlar tarafından 62 yıldır taşınıyor. Bu isyanı ve gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her daim söylediğim bir nokta varsa o da şudur: Dominik Cumhuriyeti, Latin Amerika ve tüm dünyada bizler Mirabal Kardeşler’in açtıkları yoldan yürüyoruz. Onların mücadelesi bizlere tarihi olarak bir örnek teşkil ediyor ve bugünkü mücadelemize ilham oluyor. Mirabal Kardeşler her ne kadar hayatlarını kaybetmiş olsalar da bugün ruhlarıyla ve temsil ettikleri fikirleriyle bizimleler. Ayrıca onlar varlıklarıyla temsil ettikleri anlamlarla sadece ilham vermeye, güç vermeye devam etmiyorlar, bütün dünyada kadına karşı şiddetin daha da köklenmesine daha da artmasına engel oluyorlar.

DAVALARI HÂLÂ CANLI

Diktatörün devrilmesinde etkin rol oynayan bu üç kadının mücadelesi 62 yıl sonra bugün bize ne anlatıyor?

Benim hikâyemin de bir parçası olan Mirabal Kardeşler ülkemin de tarihinin önemli bir parçası. Neden önem taşıyorlar diye sorarsanız; bir yenilenme bir güç sağlama kapasiteleri var. Yeni bir perspektiften bakabilme imkânı sunuyorlar. Mirabal Kardeşler ve tüm davaları bu nedenle hâlâ canlılar.

Anneniz ve teyzeleriniz mücadele uğruna öldü. Bugün Dominik’in geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dominik Cumhuriyeti’nde kat edilen bir yol var. Ancak daha yapılacak da çok şey var, yolumuz uzun. Örneğin hala Dominik Parlamentosu’nda kadın vekil sayısı oldukça az. Her coğrafyada olduğu gibi Dominik’te de yapılması gereken iyileştirmeler var.

Dünyadaki feminist hareketi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Feminist hareketin atması gereken çok adım var. İktidar sahiplerinin de bu perspektiften bakmasını sağlamalıyız. Örneğin tüm kadınların haklarını doğru şekilde temsil eden eğitim sistemi büyük bir ihtiyaç.

Türkiye’de kadınların iktidarın gerici politikalarına karşı bir direniş hali var. Peki, Türkiye’deki feminist hareketi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’deki feminist hareket hakkında yorum yapabilecek bir noktada değilim. Ancak kız Kardeşlerimi yürekten destekliyorum.

KIVILCIM ETKİSİ

İran’da iki aydır kadınlar kökten dinci rejime karşı mücadele veriyor. Onlara ve mücadelelerine ne söylemek istersiniz?

Rejimin kadınları nasıl istismar ettiğini artık tüm dünya açık bir şekilde biliyor. Ve seslerini duyuracakları mecranın sokaklar olduğunu. Asla sokaklardaki görünürlükten taviz vermesinler. Seslerini duyulur kendilerini ve davalarını görünür kılabilmeleri için asla vazgeçmeden mücadelelerine devam etmeliler. Bundan 2 ay önce böyle bir hareket tahayyül edilemezdi. Bir kıvılcımlar nice kitleleri beraberinde getirdiler. Biz de ellerimizi onların omuzlarından çekmemeliyiz. Bir kelebeğin kanatlarını çırpmasıyla başlayan hareket nasıl da kelebek etkisine dönüşüyor bir kez daha hatırlatmalı.

Anne ve teyzeleriniz diktatöre karşı mücadele ederken, siz daha 4 yaşındayken katledildiler. Hayatta kalan Dedé Mirabal’in bir röportajı var diyor ki: “Çocuklar bana sordu: ‘Dedé sen neden ölmedin?’ ‘Size onların hikâyelerini anlatabilmek için’ dedim. ”Küçük birer çocukken Dedé’ye başka neler sorardınız?

Dedé çok iyi bir hikâye anlatıcısıydı. Kendisine en ufak bir şey sorduğumuzda çok kapsamlı ve detaylı anlatırdı. Tüm hikâyeyi tüm süreci anlatmadaki kabiliyeti, anlatmadaki sevinci, coşkusu hakikaten çok üst seviyedeydi. Hatta önümüzdeki yıl, ‘A life in garden’ (Bahçede geçen bir hayat) isimli kitabı yayımlanacak. Kendi hayatını anlatırken aslında tabii kız kardeşlerini anlatacak.

Onun sayesinde bir de müzemiz var. Adı Casa Museo olan bu müze ile aslında bir tarih aktarılıyor. Dedé’nin kurtulmuş olması nedeniyle belki de omuzlarındaki yük çok daha ağır. Çünkü onun bize ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlü olduğu bir hikâye vardı. Ve tabii bakmak zorunda olduğu 9 çocuk. Kendisinin 3 çocuğu vardı. Birdenbire böyle bir katliam yaşanınca hepimize annelik yaptı. Her daim yoğundu, meşguldü. Ama o gelecek nesillere ışık tutan hikâyelerini anlatmaya hiç ara vermedi.

GÜÇLENEREK BÜYÜYORUZ

25 Kasım’a günler kaldı. Kadınları sokağa nasıl çağırırsınız?

Mücadelemizde güçlerimizi her daim sağlam tutmalı, birlik içinde olmalıyız. Sesimizi daha gür duyurmak görünür olmak zorundayız. Ve ben buna yürekten inanıyorum. Küçük küçük başlayan kadın eylemleri büyüyerek ülke çapında direnişlere dönüşüyor. Güçlenerek büyüyoruz. Şili’deki hareket tüm dünyayı etkisi altına aldı. İran’daki hareket bunun en güzel örneği. Durmak yok. Mücadeleye devam.

***

MÜCADELELERİ MİRAS KALDI

Mirabal Kardeşler -Patria, Minerva ve María Teresa- 1930'dan 1961'e kadar Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten diktatör Rafael Trujillo’ya karşı mücadele etti. Üç kız kardeş, Trujillo'nun, "Ülkede iki tehlike var: Kilise ve Mirabal kardeşler" şeklinde yaptığı açıklamadan günler sonra 25 Kasım 1961’de kaçırılarak katledildiler. ‘Kelebekler’ adıyla anılan Mirabal Kardeşler’in öldürülmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve bir yılın sonunda diktatörlük devrildi. 1981’de Kolombiya’nın Bogoto şehrinde bir araya gelen Latin Amerikalı ve Karayipli Kadınlar Kongresi’nde, Mirabal Kardeşler’in anısına 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. 1981’den beri 25 Kasım, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Etme Günü olarak anılıyor.

kelebeklerin-izinde-1089187-1.