İsveç Gazeteciler Birliği Başkanı Agneta Lindblom Hulthen, bu hafta içinde yüksek tirajlı bir ulusal gazeteye verdiği demeçte şöyle diyor

İsveç Gazeteciler Birliği Başkanı Agneta Lindblom Hulthen, bu hafta içinde yüksek tirajlı bir ulusal gazeteye verdiği demeçte şöyle diyor; “Gazetecilerin zayıf duruma düşmesi politikacılar için her hangi bir sorun değildir ama demokrasi için bir sorundur.” Türkiye ile karşılaştırıldığında ilginç bir tesadüf; İsveç’te şu sıralar, siyasilerin ve bazı güç odaklarının kendi medyasını yaratma çabasında olduğu tartışılıyor.

Gazeteciler Birliği’nin kadın başkanını, özellikle hükümet kanadındaki politikacıların tutumları rahatsız etmiş durumda. Başkan Hulthen, politikacıların İsveç’te uzun zamandan beri inisiyatifi ele aldığını düşünüyor ve “Gazeteciler, artık daha kurnaz ve hazırlıklı olmalı. Sorun şu ki, günümüzde, redaksiyondaki kişilerin sayısı az ve yetişmiş eleman yok” diye uyarıyor.

Türkiye’de, Oda TV’ye yapılan baskın ve ardından gelen tutuklamalar da yakın kaygıların yaşanmasına yol açtı. Başbakan Erdoğan, basın özgürlüğüne bir zarar verilmediğini beyan etse de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, gözaltıların hemen ardından “Basın özgürlüğünü zedeleyen bu tip uygulamaları ileri demokrasi anlayışıyla bağdaşmadığını hatırlatıyor ve Oda TV’ye yapılan baskını şiddetle kınıyoruz” açıklamasını yaptı.

Aynı hafta içinde, iki farklı ülkede konuşulan benzer konuları böyle alt alta koyunca İsveç’te de gazetecilerin tutuklandığını haber etmemi bekliyor insan ama ne mümkün. AKP buralarda iktidar değil diye, daha demokrasinin o kadar “ileri”lemesine izin verilmedi.

İsveç’te, Gazeteciler Birliği Başkanını, özellikle Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in tutumları çileden çıkartmış durumda. İsveç Dışişleri Bakanı Bildt, net teknolojisini kullanmaya son derece yatkın. Kendisinin bir blogu var. Buraya kadar her şey güzel ama Bakan, son zamanlarda blogunu pek bir aktif kullanıyor. Siyasi tartışmalarda görüşlerini ya da önemli açıklamaları artık zahmet edip basın mensupları üzerinden kamuoyuna duyurmuyor. Carl Bildt, gazetecileri atlayıp internet üzerinden beklenen açıklamayı yapıveriyor.

Bildt’in bu tutumu önceleri basının da hoşuna gitti ama Bakan Bildt’in başlattığı akıma başka siyasetçiler de katılınca ortalık karıştı. Yakında Meclis muhabirliğinin yanına bir de siyasetçilerin bloglarını takip eden kadrolar eklemek gerekecek. En son olarak bu yöntemi İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt de kullandı. Başbakan Reinfeldt, bir gazeteye verdiği söyleşinin ardından atılan başlığı beğenmeyince başbakanlığın resmi sitesinden, söyleşinin tam metnini ve görüşme kasetlerini yayınlayıp gazete üzerinden değil, internet sitesi üzerinden “Ben öyle demedim, böyle dedim” diye düzeltme koydu.

İnternet yoluyla medyayı atlatma vakaları için, Stockholm Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde doçent olan Ester Pollack, “İsveç’te gazeteciliğin öldüğünü açıklamak için henüz erken” diyor. Günümüzde herkesin tam enformasyon edine bileceğini, bunun da olumlu bir şey olduğunu söyleyen Ester Pollack, “Gazetecilikte bilgi elenir ve eleştirel bir bakış getirilir. Sosyal medyalar, kendi gücüyle bir yere varamaz. Mısır’daki devrimi sosyal medyalar yapmadı. İnsanlar olmalı, teknolojiden yardım alan bir sosyal topluluk şartı vardır” diye ekliyor.

İsveç’te siyasiler, şehir kütüphanesinin yenilenmeyeceğinden tutunda, bir belediyede yaşanan yolsuzluklara kadar pek çok konuyu, basının eli bile değmeden internetten üzerinden haber ediyor. Temsili demokrasinin, doğrudan bir haber organı oluşturuluyor. Türkiye’de tutuklanma sırası hangi gazeteciye geldi bilemeyeceğim ama seçime şu kadar süre kala, başbakan hepimizi toptan içeri attırıp işini blog kurup öyle götürmeyi denesin. Onun için de kolaylık olacaktır.